Mutluluğun Sınırları

1.5K 102 8
                                    


......

Vaktiyle zamanında deli gibi inandıklarım, bütün kalbimle güvendiklerim oldu. Geçmiş bana çok şey öğretti. Mesela yüreği çöl olana çiçek dahi açamıyorsun...

....

Kayra şaşkın bakışlarla bana bakarken zil çalmıştı. Hadi ama konuşmanın en önemli yerinde kim gelebilir ki? Harbiden kim gelebilir? Kayra zilin çalmasına sevinmiş gibiydi. Muhtemelen benden böyle bir konuşma beklemediği için afallamış olmalı.

Oturduğum yerden kalkarak koridora ilerledim. Kapıya yöneldiğimde Kayra'nın da arkamdan baktığını hissetmiştim. Kapıyı açmamla karşımda Akif'i gördüm yanında da bir başkasını. Akif beni görür görmez kendini açıklama moduna sokmuştu bile.

"Şey... Ben anahtarı bulamayınca evde abimler var sanmıştım. Birkaç tadilat işleri için ustayı getirdim." dediğinde farkettirmeden adama baktım. Zaten güneş gözlüğümden de görüp görmediğim anlaşılmıyordu. Usta dediği adam oldukça gençti. Kayra Akif'i görünce;

"Gelsenize, yemek hazırlıyordum ben de. Yarım saate olur." dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Akif sesin geldiği yöne doğru kafasını uzatarak;

"Aaa Kayra Hanım, siz de mi buradasınız?" diyerek yanımdan geçerken; "Benimki de soru işte..." demişti. Usta dediği adam da içeri girerken önüne geçip;

"Şahsen tanıştırılmadık." diyerek elimi uzatmıştım.

"Erkan ben, Akif birkaç tadilat işlerinden bahsedince geldim." demişti uzattığım eli sıkarak;

"Miraç Ege Aktaş." diyip önünden çekilerek eve girmesine izin vermiştim. İçeri girerlerken kapıyı kapattım ve onları takip ederken Akif merdivenlere yönelmişti. Erkan ise Kayra'yı görünce durup elini uzatırken;

"Siz Kayra Akın? Elfa Bar'ın sahibinin kızısınız." diyip düşündü ve devam etti; "Melek Akın'ın?" demişti. Kayra'ya gelince ışık hızında tanıdı ama annesinin ismi aklına kaplumbağa hızında geldi öyle mi? Kayra şaşkınlıkla Erkan'a bıkıyordu. Tabi ben de öyle... "Erkan ben." dediğinde Kayra uzattığı eli sıkarak;

"Adımı söylememe gerek yok o zaman." demişti. Hızlı adımlarla yanına gidip Akif'e seslenerek;

"Akif? Erkan ustanı tadilat yaptıracağın yeri göster." dediğinde Erkan Kayra'dan elini çekmişti.

"Hemen Miraç Bey." dediğinde Erkan Akif'i takip ederek merdivenlerden çıkarken Erkan'ın gitmesini izliyordum. Bir insan bu kadar mı itici olur? Kayra'nın gördüğümü farketmemesi için bar taburesine oturdum. Kayra yemeğini yapmak için ankastre ocağa döndüğünde onu izlemiştim. Kettle'a sıcak su koyduğunu farkedince;

"Sıcak su ne için?" diye bir anda sormuştum. Evet, sözde gördüğümü belli etmemeye çalışıyorum. Kayra elini yıkarken bu sorumu duymasıyla birlikte gözlerini şaşkınlıkla açıp bana bakmıştı. Zar zor yutkunurken Kayra;

"Misafirlerine kahve ikramı." demişti kaşlarını çatarak. Anlamaması için içimden defalarca kendime saydırıyordum şu an.

"Onlar kahvesini dışarıda içebilirler." diyebilmiştim sakince. Ellerini havluya silerek bana döndü ve;

"Sen iyi misin?" diye sordu.

"Evet, evet iyiyim." dediğimde tekrar ocaktaki yemeklerine dönmüştü. Ben de ayağa kalkıp dolaplardan birini açtım ve içinden tabakları çıkarıp masaya koymuştum. Birini Kayra'nın oturacağı yere koyarken diğerini de kendi önüme koymuştum. Kayra iki tabak daha getirip birini sağa diğerini de sola koyunca; "Yemeğe davet ederken ciddi miydin? Ben nezaketen soruyorsun sanmıştım?"

YAŞAM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin