Hepinize merhaba Melek okurlarım...❤❤ Yeni bir bölüm daha geldi ve umarım severek okuyacağınız bir bölüm olur. Şimdiden iyi okumalar.
Vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen...
........
Kayra'nın anlatımıyla;
Dışarıdan gelen ve kulaklarımı dolduran bir gürültüyü duymamla birlikte ayağa kalkmıştım. Miraç ise birkaç adım atarak durdu ve bana doğru dönüp;
"Kayra? Yardım edebilir misin?" diye sormuştu zar zor konuşarak. Ben ise donup kalmıştım. Ne yapacağımı bilemez bir şekilde dışarıya doğru bakmaya devam ederken Miraç bu sefer sertçe devam etti; "Kayra!"
"Tabi." demiştim kendime gelerek. Miraç'ın yanına gidip koluna girdim ve onu yönlendirerek otelin çıkışına doğru ilerledik. Annem ve Miraç'ın babası Selim Bey arkamızdan geliyorlardı. Ilgın da koltuğundan fırlamış hızla bize doğru gelirken Beyza'yı da görmem geç olmamıştı. Otelden çıktığımız anda olduğum yerde kalakalmıştım. Sanki göğüs kafesim sıkışmış ve nefes almakta güçlük çekiyor gibiydim. Beni kendime getiren yine Miraç'ın sesi olmuştu;
"Kayra? Neler oluyor?"
"Akif... O, yerde öylece yatıyor." diyebilmiştim. Akif'in başında iki kişi duruyordu ve biri ağlamaklı sesiyle konuşuyordu;
"Hayır, hayır! Akif! Lütfen kardeşim, yapma bunu!" diyordu. Miraç kolunu benden ayırıp sesin geldiği yöne doğru ilerleyip yanlarına gitmişti. Ben de zar zor yutkunup Miraç'ın arkasından gideceğim esnada annem arkamdan seslenmişti;
"Neler oluyor?" dedimde anneme döndüm ve;
"Sen sadece burada kal." diyip Beyza'ya çevirdim gözlerimi. O da olanlardan bir hayli şaşkındı. "Beyza?" demiştim.
"Tamam, burası bende." dediğinde Miraç'ın yanna gidip Akif'in başında ağlayan adama;
"Anahtarları ver!" demiştim elimi uzatarak. Olabildiğince yerde yatan Akif'e bakmamaya çalışıyordum. Bu gibi durumlar beni şoka girmeyi tetikliyordu. Adam Akif'ten kafasını kaldırıp bana anlamamış gözlerle bakarken; "Zaman kaybedemeyiz." dediğimde otelin sağlık kısmında çalışanlar ellerinde bulunan sağlık malzemeleriyle bize doğru geliyorlardı. O sırada elini cebine atıp anahtarı bana uzatmıştı ve sağımdaki bir yere doğru işaret ediyordu.
"Oradaki." dediğinde anahtarları alıp gösterdiği arabanın yanına koşarak gitmiştim. Hızla arabayı açıp sürmeye başladım ve Akif'in tam yanında durup arabanın arka koltukları olduğu kapıyı açtığımda sağlıkçılar Akif'in boynuna boyunluk takıp sedyenin üstüne yatırmışlardı.
"Pekala, Akif'i arabaya taşıyın." demiştim. Sağlıkçılardan biri ayağa kalkıp yanıma gelerek;
"Onu öylece götüremezsiniz." demişti.
"Ambulansın gelmesi uzun sürecek, vakit yok. Bir an önce hastaneye gitmeliyiz." dediğimde iki kişi Akif'i arabaya taşıyordu. Karşımdaki sağlıkçı kadın ise;
"Bakın hanımefendi! Bu böyle ---" diyemeden sözünü kesmiştim.
"Dediğim gibi acelemiz var!" dediğimde şoför koltuğuna oturmuştum. Yanıma da Miraç otururken az önce Akif'in başında duran adama seslenmişti;
"Doğan... Kardeşini yetiştireceğiz. Merak etme."
"Teşekkür ederim Miraç Bey." dediğinde Miraç arabaya biner binmez hareket etmiştik. Arabayı olabildiğince dikkatli ve bir o kadar da hızlı kullanmaya çalışıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM MELEĞİ
Teen FictionYağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiy...