Londra'da Ameliyat

1.7K 114 29
                                    

Veee siz çok sevgili melek okurlarım... Yeni bölüm gelmiş bulunmakta. Tabiki sözü fazla uzatmayacağım. Direkt iyi okumalar dilerim. 😇 Umarım beğeneceğiniz bir bölüm olmuştur. Oyları ve yorumları unutmayınız...

.....

Kayra'nın anlatımıyla;

Rahat bir uyku çektiğim esnada bana seslenen birini duymuştum.
"Kayra Hanım?" diye seslenmişti ama uykum daha ağır basıyordu. Birinin omzuma dokunduğunu hissetmiştim. Beni hafif sarsarak "Kayra Hanım?" diye seslendi tekrar. Gözlerimi araladım. Bana seslenen Doğan'dı. Yattığım yerde doğrulurken üstümdeki ceketi farketmiştim. Miraç'ın ceketiydi. "Miraç Bey nerede?" diye sormuştu. Evet, Miraç neredeydi? Dün akşam uyuyakalmıştım ve Miraç da uyumuştu. Peki şimdi?

"Aslında bunu ben de bilmiyorum." dediğimde doktor yanımıza gelmişti. Ceketi elime alıp ayağa kalktım.

"Akif Bey'in yakınları siz misiniz?" diye sormuştu doktor.

"Evet, kardeşiyim." diye cevapladı Doğan.

"Hastayı zamanında getirmişsiniz. Hayati tehlikeyi atlattı. Biraz sonra normal odaya alınacak. Uyanması uzun sürebilir. Öğleden sonra görebilirsiniz."

"Teşekkür ederiz Doktor Bey." dediğinde doktor gülümseyerek yanımızdan ayrılırken bize doğru gelen Miraç'ı görmüştüm. Yüzü düşmüştü. Belli ki birşeylere morali bozulmuştu. Yanımıza geldiğinde;

"Sen neredeydin?" diye sordum merakla. Gözleri net görmüyor sonuçta. Tabi her yeri avucunun içi gibi ezberlediğini saymazsak...

"Elimizi yüzümüzü yıkamaya da mı gitmeyelim?" diyince ters davrandığının farkına vararak sözü uzatmadan;

"Akif normal odaya alınacak, hayati tehlikeyi atlatmış." dediğimde yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirmişti ve;

"Bak buna sevindim işte." demişti. Ardından cümlesine devam etti. "Doğan, bizim eve gitmemiz lazım. Sen de kardeşini gör ve başına bir iki adam yerleştir, gel. Yapılacak işlerimiz var." demişti sert bir şekilde. Ne oldu bu adama böyle? Çok fazla gergindi. Miraç çıkışa doğru yürümeye başladığında ben de tam onun arkasından giderken Doğan arkamızdan seslendi;

"Kayra Hanım?" durdum ve Doğan'a döndüm. "Çok teşekkür ederim size." demişti minnettar bakışlarıyla. Belli ki ailesinden ona kalan tek yadigarı kardeşiydi ve kıymetini de biliyor gibiydi. Ne kadar çok sevip değer verdiği de hâl ve hareketlerinden belliydi.

"Ne demek, rica ederim." diyip Miraç'ın arkasından ilerledim. Koridorda yürürken sola döndü ve tam çıkacağı esnada gazetecileri farketmiştim. "Hadi ama, bunlar uyumak bilmez mi?" diye yakınmıştım. Miraç'ın bu söylediğime sırıttığını farkettim. Hayret, Miraç da tepki verebiliyormuş demek ki.

Hastaneden çıkarken bir anda bütün dikkatler üzerimizde toplanmıştı. Bir sürü sorular ard ardına gelmeye başlamıştı bile. 'Miraç Bey geçmiş olsun, sonuçlarınız nasıl?' 'Miraç Bey evlilik ne zaman?' 'Miraç Bey şirketin başına ne zaman geçeceksiniz?' 'Kayra Hanım Miraç Bey'i nasıl tanıdınız?' falan filan. Gerçekten bu kadar çok soru sormak zorundalar mı?

Miraç cevap vermeden ilerliyordu. "Sağ tarafta 3 metre uzaklıkta araba." demiştim Miraç'ın duyacağı bir şekilde. Miraç arabaya doğru yöneldi. Şoför koltuğuna ben bindiğimde Miraç da yanıma binmişti ve hızla oradan uzaklaşmıştım. "Halk arasında baya sevilen birisisin?" demiştim sorarcasına.

"Evet, hayranlarımın çok olduğu doğrudur." dediğinde gözlerimi devirerek arabayı sürmeye devam ettim.

"Evine mi?" diye sorduğumda başıyla onaylamıştı. Bir şeyler düşünüyor gibiydi. Arada attığım kaçamak bakışlardan farketmiştim. "Sorun mu var?"

YAŞAM MELEĞİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin