Ertesi Gün Sabah 11 Civarı;Kayra'nın anlatımıyla;
"Alp? Ben çıkıyorum." diyip arabanın anahtarını da aldım ve spor salonundan çıktım. Miraç'ın spor arabasını kendisine verecektim. Almak için kimse gelmeyince mecbur ayağına gideceğiz artık. Aslında ben getireceğim demiştim. Arabaya bindim ve arabayı çalıştırıp ana yola çıktım. Şu arabanın içinde oturmak insanı ayrı bir havaya sokuyor. Tamam benim de arabam var ama bu farklı. Her neyse, fazla övmeye gerek yok, araba işte.
On dakikalık yolculuğun ardından Miraç'ın evinin önüne gelerek arabayı park ettim ve arabadan indim. Eve girip merdivenlerden çıktığımda iki koruma kapının önünde duruyordu. Korumalardan biri kapıyı açıp;
"Hoşgeldiniz Kayra Hanım." dediğinde tebessüm ederek içeri girdim. Koridorda yürürken yabancı müzik sesi işitmeye başlamıştım. Koridorun sonuna yaklaştıkça sesler de artıyordu, müzik sesi muhtemelen mutfaktan geliyordu. Mutfağın kapısında durup etrafa bakındım. Miraç yemek yapıyordu, aynı zamanda da müziğe ritim tutuyordu. Bu yaptığına gülümseyerek bakıyordum. Cidden eğlenmeyi ve mutlu olmayı bilen birisiydi. Hem de her şeye rağmen.
Yemeğini karıştırırken bir anda müzik durmuştu ve Miraç konuştu; "Ne kadar daha orada duracaksınız? Ona göre yemek faslını hızlandıracağım." dediğinde bir anda ciddileşerek boğazımı temizledim ve mutfağa girdim. Elimdeki araba anahtarlarını tezgahının üstüne koyarak;
"Aslında ben arabanızı getirmiştim." dediğimde ocağın altını kısarak bana döndü;
"Zahmet etmeseydiniz, acelesi yoktu. Ben de aldırabilirdim."
"Nasıl aldıysam öyle de geri getirdim."
"Sizi görmeye geldim demiyor da arabanızı getirdim diyor." diyip yemeğine geri dönmüştü. Ben ise bu dediğine şaşırmış ve öylece bakakalmıştım. Ne tepki vereceğimi de bilmiyordum. Açıkçası böyle bir cümle hiç beklemiyordum. Bir anda durup bana döndü ve "Kardeşiniz var mı?" diye sordu merakla. Afallamıştım. Kaşlarımı çatarak sordum;
"Ne?"
"Kardeş... Bir boy küçüğünüz veya bir boy büyüğünüz. Cinsiyeti kız veya erkek olan ve aranızda kan bağı bulunan bir adet insandan söz ediyorum." demişti. Şuna bakın, bir de dalga geçiyor. Ne kardeşinden söz ediyordu bu?
"Hayır, yok." diye cevaplamıştım. Dudaklarını birbirine bastırıp önüne döndüğünde; "Neden sormuştunuz?"
"Sadece merak, Kayra Hanım." dediğinde korumalardan biri yanında bir kadınla eve girdi. Kadını sanki bir yerden tanıyor gibiydim. Bu kadın... O gün çatıdan Miraç'ı vurmaya çalışan kadın. Evet, ta kendisi. Hâlâ ne işi vardı ki burada? Polise haber vermemişler miydi?
Kadın beni görünce sinirlenmişti ama belli etmemeye çalışıyordu. Koruma mutfağa girdiğinde;
"Miraç Bey, son olayla ilgili birkaç gelişmeler var." dediğinde Miraç hâlâ yemeğiyle ilgileniyordu. Koruma sözlerine devam ederek; "Ayrıca Azra Hanımın da söyleyecekleri varmış." dediği anda Miraç ocağın altını kapatıp üzerindeki önlüğü çıkarırken konuştu;
"Kayra Hanım da tam gitmek üzereydi zaten." demişti. Az önce kibar bir şekilde kovuldum mu yoksa bana mı öyle gelmişti? Cevap vermeyince; "Değil mi Kayra Hanım?" diye sormuştu. Kendime gelip;
"Evet. Teşekkür ederim... Yani arabanız için." diyip mutfaktan çıktığımda koruma arkamdan kapıyı kapatmıştı. Bu kadar önemli ne olabilir ki? Benim yanımda da konuşabilirlerdi. Kimseye engel değilim ki sonuçta. Yavaş adımlarla mutfağın kapısına geri gelip içeride konuşulanlara kulak kabartmaya çalıştım. Miraç'ın sesi duyuldu;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM MELEĞİ
Teen FictionYağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiy...