"Jace'yi yakalamışlar." demişti Miraç. Yüzümde oluşan tebessüme engel olamamıştım. Telefondan neşeli gelen Miraç'ın sesi beni oldukça rahatlatmıştı. Tekrar Jace'in oyuncağı olmak istemiyordum. Ağır adımlarla oturduğum dairenin bulunduğu binaya giriş yapmıştım. Merdivenlerden çıkarken;
"Güzel haber." dedim sevindiğimi belli ederek. Kolumdaki saate bakmıştım. 22:55 idi. Bu saatlerde oluşan sonbaharın soğuğu tüm vücudumu etkisi altına almıştı. Spor salonumla oturduğumuz evin yakınlığını göz önünde bulundurarak arabamı bırakmış ve yürüyerek gidip gelmiştim. Ama bu mevsimin soğuk havalarını göz önünde bulundurmayı unutmuştum.
"Seni almamı ister misin?" diye sormuştu. Yorgun olan vücudum şu anlık sadece dinlenmek istiyordu. Miraç'ın hevesle sorduğu bu güzel teklifini geri çevirmek zorundaydım. Merdivenlerden çıkıp deri ceketimin cebinde bulunan anahtarı alarak kapıyı açmaya çalışırken;
"Annem geç gelecek zaten, biraz dinlenmeliyim. Başka zaman olur mu?" diye sorduğumda kapıyı açıp içeri girmiştim. Anahtarı kapı deliğinden çıkararak cebime geri koydum ve sol ayağımla kapıyı ittirerek sertçe kapatmıştım.
"Elbette olur." dediğinde göz gözü görmeyecek derecede karanlık olan koridorda yürürken salonun kapısından içeri girmiştim.
"O halde yarın--" dediğim anda salonun ışığını açmamla küçük çaplı bir çığlık atmam bir olmuştu. Şaşkınlık ve korku ile oluşan bu ani refleksim telefonun diğer ucunda bulunan Miraç'ı da korkutmuştu.
"Kayra? Güzelim iyi misin?" diye sorduğunda tekli koltuklarda oturan Emir ve sözde babamı görmüştüm.
"E-evet, iyiyim." diyerek kekelemiştim Emir ile babama bakarken. "Elim vazoya çarptı, o yüzden. Ben seni sonra arayayım mı?" diye sorduğumda rahat bir nefes vermişti.
"Tamam hayatım." dediğinde telefonumu kapatmıştım. Gözlerimi sözde babam olan Aras, yani şu anki adıyla Aras'a dikmiştim.
"Ne işin var burada?" diye sorduğumda Emir araya girerek;
"Ben özür---" diyemeden Emir'e çevirmiştim bakışlarımı. Tamamlamakta olan cümlesini yarıda keserek öfkeyle konuştum.
"Sana değil!" diyip babama tekrar döndüm. "Sana soruyorum!" demiştim. Babam sehpanın üzerinde bulunan dosyayı eline alarak;
"Hisselerimden senin de hak sahibi olmanı istiyorum. İmza atman için sana geldik."
"Defol evimden!" diyerek salonun ortasına kadar ilerlediğimde kapıyı işaret etmiştim.
"Kayra abla, sadece bir imza." demişti Emir. Ayak uçlarımdan gelen sinir tüm vücudumu ele geçirerek öfkeyle Emir'e döndüm.
"Sen değil miydin hak sahibi olmamam için beni ortadan kaldırmaya çalışan? Az daha bunu başarmak üzereydin üstelik! Şimdi ne değişti? Neden bu sefer hak sahibi olmam için ısrarcısın?" diye sormuştum. Sorduğum bu soruyla afallamıştı. Ne diyeceğini bilemediği gibi haklılık payımın da olduğunu düşünürsek şu an mantıklı bir açıklama yapması makul bir cevap olurdu. Lakin susmayı tercih eden Emir'in yerine bu sefer babam konuşmaya girmişti.
"Herhangi bir sorun çıkarmak için burada değiliz." dediğinde babamın bu cümlesine küçük çaplı kahkaha atarak karşılık vermiştim. Yüzümdeki sırıtışımla kaşları çatılmış, anlamaz tavırlarıyla bana bakıyordu. "Annemle evliyken, başka bir kadına gidip ondan çocuk yaparak dünyaya getirdiğin oğlundan sonra tekrar başka bir kadını sevip o kadını sevginle nasıl öldürebildin? Nasıl yapabildin bunları?" diye sormuştum. Bu yaptığım bir nevi hesap sormaktı aslında. Sorduğum soruyla donakalmış olan babama bakarken Emir'in;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM MELEĞİ
Teen FictionYağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiy...