Kitabı yeniden düzenlemeye aldım. Bazı mantık hatalarıyla karşılaşınca biraz hevesim kaçtığı için yazmayı bıraktım. Hayal gücümün de yerine gelmesiyle tekrar başlamak istedim. Herhangi bir mantıksızlık söz konusu ise üzgünüm. İyi okumalar dilerim.
Kelime sayısı: 1949
Baekhyun, gözlerini açmadan önce susadığı için yatağının yanındaki masadan gece uyumadan önce koyduğu şişeye uzandı. Ancak eli boşluğa düşünce gözlerini açtı.
Odayı incelerken eli usulca ağzına kapandı ve şaşkınlıkla çığlık attı. Bir süre korkuyla yatakta öylece uzandı. Buraya nasıl geldiğini bilmiyordu. "Tanrım, burası neresi böyle. En son yatağımdaydım." Aklındaki sorular cevap bulamayınca onu çıldırtacak raddeye getiriyordu.
Ardından derin bir nefes alarak ayaklandı. Korkmanın zamanı olmadığını düşündü. Ayakları soğuk betona değince içi ürperdi. Yerde gördüğü eskimiş terliği giymesi gerektiğinden emin olmasa da gri betondaki tozlar terliği giymenin daha iyi olduğunu söylercesine belirgindi. Bu yüzden korkarak da olsa terlikleri giydi ve ayağa kalktı. Gözleri hala uçları aşınmış eski terlikteydi. Kaliteli bir deriden yapıldığı belliydi. Ama terlik kaç yıllıktı henüz emin değildi.
Demirden yapılmış üçgen pencereye yaklaştı. Böyle pencereler genellikle çatı katında olduğunu düşündü. Pencereden bakınca bunu doğruladı. Bulunduğu yerin yerden uzaklığını görünce dilini yuttu. Bir gökdelende mi yaşıyordu? Yükseklik gözünü korkutunca pencereden uzaklaştı. Bu yükseklikten atlasa, hızından dolayı bedeni aşınır, toz tanelerine dönüşebilirdi.
Beynine saçma düşünceler doluşunca kafasını hızla salladı. Ne zaman bu kadar aptalca düşünmeye başlamıştı? Ülke birincisi olmaya yakın bir liseli gencin böyle düşünmesi olası değildi. Mantığını çalıştırması gerekiyordu. Fakat bu durum onun için de ilkti. Olanları kavramaya çalışması aptallığından değildi.
Taşları aşınmış odada gözlerini gezdirirken duvara dayalı boydan aynayı gördü. Kırık aynaya doğru ilerleyerek inceledi. Aynanın etrafını sarmış altın rengindeki kenarı ovuşturdu. Bu gerçek bir altın mıydı? Bronz olduğunu düşündü. Ancak bu sarı renk parlıyordu. Tek kusuru aynasındaki büyük çatlaktı. Altın kenarlıklara dokunurken parmağı aynanın kırık bir parçasına değince refkleks ile geri çekti.
"Ah!"
Kanayan parmağını emerken aynadaki bozuk görünüşüne baktı. Gecelik türü bir elbise giyiyordu. Ancak beyaz olduğu belli olan geceliğin kirliliğinden dolayı beyazlıktan eser kalmamıştı. Baekhyun giydiği kıyafet ve odadan dolayı grinin tonlarını keşfetmeye başlamıştı bile.
Gözleri elbiseden sonra solgun tenine ve zayıf vücuduna odaklandı. "Ben bu kadar zayıf mıydım?" Geceliğin geniş yakasından köprücük kemikleri bayağı belirgin haldeydi. "Tanrım, bir su kuyusu kadar derin." Parmaklarını köprücük kemiklerinde dolaştırdı. "Farklı bir bedenin içine mi girdim?" Bu sorusunun cevabını yüzünü görünce aldı.
"Aman Tanrım!" Yüzü hala aynıydı. Ancak elma yanaklarının yerini içe çökmüş yanaklar almıştı ve tenindeki esmerlik gitmiş, yerini ay gibi parlayan beyazlığa bırakmıştı. Saçlarına dokundu. Koyu kahverengi düz saçlarının yerini canlı kar beyazı bir renk almıştı. Uçlarına doğru hafifçe dalgalanıyordu. Baekhyun en beğendiği yerin yüzü olduğuna karar verdi. Farklı bir bedenin içindeydi ama bu beden tıpatıp ona benziyordu.
Gözlerinin rengi daha parlak ve daha açık kahverengiydi. Hatta gözbebeklerinin etrafını gri noktalar doldurmuştu. Baekhyun bir anda kendini deliğin içine çekiliyormuş gibi hissetti. Gözlerine inen karanlıktan dolayı korkmaya başladı. Ancak o karanlık yerini bazı olay şeritlerine bıraktı. Baekhyun, gördüğü şeylerin ışık hızında geçmesine rağmen olanları çok net bir şekilde anlıyordu. Beyni aktarılan son anılardan sonra görüşü yerine gelmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Benefits Of Being A Nerd
FantasyNOT: Kapaktaki kahverengi saçın hiçbir şekilde konuyla ilgisi yoktur. Kahverengi saçın nedeni; benim başka fotoğraf bulamamış olmamdır. Saygılar... 1. Not: Beyaz saç yapabilirdim ama üşendim. 2. Not: Kahverengi saçın alakası varmış. Baekhyun'un diğe...