18. Bölüm ❝Çay❞

377 65 11
                                    

Kelime Sayısı: 1411

Uykum gele gele bunu yazdım. Çünkü yazmadan önce uykum kaçmıştı. Şimdi uykum geliyor. Bence bu normal. Sizce de öyle olmalı. Beynim ağrıdığı için gidiyorum. Malum çok çalıştırdım. Kendinizi iyi bakın. Muah muah

"Kim göndermiş?"

Baekhyun, soruyu soran Kyungsoo'ya baktı. "Prens William..." Kağıdı katlayarak zarfa geri koydu. "Ben ve İmparator Chanyeol ile bir buluşma düzenlemek istiyormuş. Bunun haberini verdi." Kyungsoo başını salladı. "Ne zaman gelecekmiş?" Baekhyun Yoongi'ye gülümsedi. "Sanırım bir saat içerisinde gelecek."

Ayağa kalktı. "Üzgünüm, ilk ben ayrılıyorum. Misafirimizi karşılamam için hazırlanmam gerekiyor." Yoongi Baekhyun'un gülümsemesine karşılık verdi. "Önemli değil. Sen hazırlan. Zaten Kyungsoo yanımda." Son cümlesinde Kyungsoo'ya bakınca Kyungsoo başını salladı.

"O zaman ayrılıyorum. Daha sonra görüşürüz." Arkadaşlarıyla vedalaştıktan sonra ayrıldı. "Baekhyun'u sevdin mi?" Yoongi, Kyungsoo'ya bakıp gülümsedi. "Sırtımı yaslayabileceğim biri." Kyungsoo Yoongi'nin bu kadar çabuk güvenmesine şaşırsa da konusu olan kişi Baekhyun olunca şaşırmaması gerektiğini düşünüyordu.

O sırada hazırlıklarını tamamlayan Baekhyun, Yoona ile misafirlerin karşılandığı salona indi. Fakat salon boş değildi. Chanyeol koltuğa oturmuş çayını içiyordu. "Merhaba majesteleri." Baekhyun eğilerek selam verdi. Ardından karşısındaki tekli koltuğa oturdu.

"Prens William ne zaman gelecekler?" Chanyeol, Baekhyun'a baktı. "Birazdan gelir. Neden buluşmak istediğini biliyor musun?" Baekhyun omuz silkti. "Muhtemelen bir anlaşma imzalamak istiyorlar." Chanyeol kaşlarını çattı. "Bunu düşünmene neden olan şey nedir?" Baekhyun hafifçe gülümsedi. "Yakında anlayacaksınız." Bu sözden sonra kapı açıldı.

"Majesteleri, Prens William geldiler." Chanyeol, Prens William'ın gelmesi için işaret etti. İçeri giren Prens William ile ikisi ayağa kalktı ve sırasıyla Prens William ile el sıkışıp selamlaştılar. "Merhaba Majesteleri Chanyeol. Sizinle tekrar buluşmak Tanrı tarafından bana verilen bir lütuf." Chanyeol gülümserken Prens William Baekhyun'a döndü.

"Sizi de tekrar görmek güzel Baekhyun." Baekhyun karşısında bacak bacak üstüne atmış sarışın adama gülümsedi. "Sizi de öyle Prens William." Chanyeol konuştu. "Umarım günün güzel geçmiştir. Festivalden geldiğinin öğrendim." Prens William inci dişlerini göstererek gülüş sergiledi. "Ülkeniz keşfedilmesi gereken bir cennet Chanyeol. Doğal harikalık beni hayrete düşürdü doğrusu. Birleşik Krallık'taki sadelikten sıkılmıştım."

Baekhyun nazikçe kıkırdadı. "Birleşik Krallığın modernliği bütün ülkeler tarafından beğenildiği bir gerçek de var." Prens William başını salladı. "İnsan eliyle yapılamayacak bir şey yok. Fakat doğanın işleyişi insan eliyle yapılamayacak kadar mucizevi bir şey. Aynı bu ülke gibi-" Kapının çalmasıyla sözü kesildi. Chanyeol kapıyı çalan kişiye girmesi için izin verdi.

Kapının ardından Haerim göründü. "Saygılar Majesteleri ve Prens William. Size içecek bir şeyler getirmek istedim." Haerim hizmetçileriyle içeri girerken Prens William düzgün telaffuzu ile teşekkür etti. Hizmetçiler tatlıları ortaya getirdikleri küçük masaya koyarken Haerim çayları servis etmeye başladı. Baekhyun ise çay servisini yapan Haerim'i kaşlarını çatarak izliyordu.

"Lütfen beni umursamadan konuşmanıza devam edin." Prens William gülümsedi. "O zaman konuya geçmek istiyorum." Chanyeol başını salladı. "Evet, devam edin." William önüne koyulan çaydan bir yudum aldı ve konuşmaya başladı. "Tanrı'nın size verdiği kutsal güç inkar edilemez. Çoğu kişinin buna sahip olmak için can attığı güce ben de katılmak istiyorum." Konuşmalarının ilk dakikalarındaki sakinlik yerini ciddiyete bırakmıştı.

Benefits Of Being A NerdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin