9. Bölüm ❝Büyücü❞

394 65 12
                                    

Şu an iki saatlik uykuylayım. Ağlamalı mıyım ya da çıldırmalı mıyım? Bu bölümü de kâh ağlayarak kâh delirerek tamamladım. Güzel bir bölüm olmadığı için üzgünüm. Ben bitiğim.

Kelime Sayısı: 1311

Chanyeol aradan geçen bir saat ile tekrar pencereye baktı ve yeniden Baekhyun'u kılıç çalışırken gördü.

"Ne zamandan beri çalışıyor?"

Onunla aynı şekilde pencereyi izleyen Jongin cevap verdi. "Güneşin doğumundan beri çalıştığını söylediler. Yaklaşık 5 saat oluyor."
Chanyeol Baekhyun'un bu azmine hayret etti. Kılıç derslerine başladığından bu yana 6 gün geçmişti ve o pes etmeden her sabah bu kadar saat kendini geliştirmek için çalışıyordu.

Kapı çalınca hafifçe bir irkildi ve kendine gelerek masasına geri döndü. "Selam! Beni özlediniz mi?" İçeri giren imparator sözcüsü -ama Chanyeol'ün en yakın arkadaşı- olan Sehundu. "Neden geldin?" Chanyeol'ün bu sorusu Sehun'un yüzünü buruşturmasına neden oldu. "Kaç gün sonra geri dönüyorum ve söylediğin şey bu mu?" Başını iki yana salladı.

"Çok fazla konuşmadın mı sence?" Sehun'un yeni fark ettiği Jongin konuştu. "Ah, Chanyeol 2. Zaten ben de sizi özlemedim. Sadece bir haber vermeye geldim." Chanyeol'ün bıkkın bakışları çok uzatma da söyle der gibiydi. "Ming Hanedanı'nın size bir haberi var." Jongin bunu duyar duymaz iç çekti.

"Yine mi geliyorlar?" Sehun neşeyle başını salladı.
"Ama endişelenmene gerek yok. Ailecek değil." Jongin'in derin bir nefes vermesiyle Sehun güldü. Jongin Kyungsoo'nun babasından çok korkuyordu. Babası da aynı kendisi gibi bir askerdi. Jongin savaşta kaybettiği gibi aşkta da kaybetmek istemiyordu.

"Ne zaman geliyorlar?" Sehun sırıttı. "Yarın." Yine her zaman olduğu gibi yoldayken haber vermişlerdi. "Ama bu sefer başka bir nedenden dolayı geliyorlar." Chanyeol sordu. "Ne gibi nedenleri varmış?"
"Büyükler Baekhyun'u görmediği için söylenmeye başlamışlar. Onlar da önden tanışmak için gelmeye karar vermişler."

3 ay önce iki imparatorluğun da büyükleri bir aile yemeğinde buluşmuşlardı. Fakat Chanyeol o yemeğe Baekhyun'u getirmek yerine Haerim'i getirmişti. Bu da büyüklerin hoşuna gitmemişti.
"O zaman mutfağa haber verin hazırlık yapsınlar." Jongin öne atıldı. "Ben söylerim." Jongin giderken Sehun arkasından mırıldandı. "Fırsattan istifade." Bunu duyan Chanyeol güldü.

"Oh, çok ferahlatıcı."

Soğuk havaya rağmen Baekhyun yaptığı hareketlerden dolayı çok fazla sıcaklıyordu. Mart ayına girmiş olmalarına rağmen hava bir sıcaklayıp bir soğuyordu. Baekhyun ani hava değişimlerine uyum sağlayamasa da iyi idare ediyordu. Şimdi ise karpuzlu içeceğinin tadını çıkarıyordu. Bu mevsimde karpuzun ne aradığını sorgulasa da fantastik bir dünyada olduğunun farkına varmış, daha fazla sorgulamamıştı.

"Çok terlemişsin. İçtikten sonra banyo yapmaya git." Baekhyun sırıttı. İçeceğini içmeden önce yıkamış olduğu elini Kyungsoo'nun boynuna sürtünce Kyungsoo bağırdı. "Baekhyun-ah!" Ona böyle seslenecek kadar yakınlaşmışlardı. Baekhyun, gülerek Kyungsoo'nun kıstırmalarından kaçmaya çalıştı. İkisi gülerek eğlenirken bu bağırışları merak eden kişi kapıyı hızla açarak içeri girdi.

"Bir sorun mu var?" Jongin'in ani bağırışı Baekhyun'un korkmasına sebep olurken Kyungsoo buna alışık olduğu için etkilenmesi. Jongin her zaman bu katı ve güçlü sesini diğer şövalyeler için kullanırdı.

"Oh, kalbim hızlı atıyor." Baekhyun gülerek kalbini tuttu. "Korkuttuğum için özür dilerim majesteleri." Baekhyun başını iki yana salladı. "Önemi yok. Soo,  içecek için teşekkürler. İyi günler." Baekhyun son kez gülümsedi ve mutfaktan ayrıldı. Jongin Baekhyun çıktıktan sonra Kyungsoo'ya döndü. "Yakınlaşmışsınız." Kyungsoo başını salladı.

Benefits Of Being A NerdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin