~düzenlenecek~
Hepinize merhaba, bu benim ilk hikayem olacak. Şimdi kısaca hikayenin konusundan bahsetmek istiyorum.
Delphi sıradan bir kız değildi. Öyle olmak ister miydi? Belki. Normal, onun yanında olacak bir anne babaya sahip olmak, sürekli bela...
(Heyecanlı şarkılardan ne dinlerseniz dinleyin artık. Ben hepsini defalarca dinledim.)
Büyülerin kalkmasının üzerinden 3 gün geçmişti. Bugün pazartesiydi. Bütün ülkelerin bakanlıkları alarma geçmiş, büyünün kaynağı kişiyi arıyorlardı. Ama takipçi olmadığı için hangi ülkede yapıldığını bilmiyorlardı. Sadece Arnavutluk'un yakınlarında olduğunu biliyorlardı. Çevredeki çoğu ülkeyi boydan boya arıyorlardı. Delphi ise hala uyanmamıştı. Bellatrix daha çabuk iyileşmesi için sürekli büyüler yapıyordu. Dumbledore okuldaki öğrencilere durumdan bahsetmişti. Zaten o söylemese bile herkes Gelecek Postası'ndan öğrenebilirdi. Ama Delphi'den şüphelendiklerini söylememişti. Draco ise bunu anlamıştı. Okuldan kaçtığını biliyordu. Annesiyle birlikte olmalılardı. O da aramaya gitmek istemişti ama Dumbledore ve Snape onu durdurmuştu. Bu iş bakanlıklara aitti. O gün akşama doğru, Bellatrix hala kızının uyanmasını bekliyordu. Sabah kalkınca kontol ediyor, kahvaltıdan sonra Voldemort'u aramaya çıkıyordu. Bütün gün geziyor, bulamayınca geri dönüyordu. Bulabilmek için Delphi'ye ihtiyacı vardı. Kalkıp akşam yemeği hazırlamaya başladı. Yemekten sonra yine kızının yanına gidip şifa büyüleri yapmaya başladı. Bir değişiklik olmasa da işe yaradığını hissediyordu. Belki uyanmasını hızlandırabilirdi. Bir süre sonra yorulup salona döndü. Koltuğa oturup gözlerini tavana dikti. O sırada Delphi yavaşça gözlerini araladı.
"A-a anne."
"Delphi!"
Bellatrix heyecan ve telaşla oturduğu yerden fırlayıp kızının yanına koştu.
"Hadi tatlım biraz daha uyu. Yarın tekrar aramaya çıkacağız."
Delphi tekrar gözlerini kapattı ve uykuya daldı. Bellatrix de bir süre sonra yattı. Yarın zor bir gün olacaktı.
*********************
Ertesi gün Delphi erkenden uyandı. Günlerdir uyuduğu için çok uykusu gelmemişti. Kahvaltıyı hazırladıktan sonra annesini kaldırdı. Kahvaltı ederken konuşmaya başadılar;
"Anne buradan bir an önce gitmeliyiz. Bu kadar güçlü bir büyü bütün bakanlıkları alarma geçirmiş olmalı."
"Biliyorum. Ama 3 gündür bulabilen olmadı. Umarım asla bulamazlar. Ama yine de elimizi çabuk tutmalıyız."
"Büyüler kalktığına göre artık rahatça bulabiliriz. Hissedebiliyorum. Ama çok uzakta. Bulmamız birkaç gün alabilir."
"Merak etme. Bulacağız. Aklıma gelmişken, sana bir şey vermek istiyorum."
Masadan kalktı ve yatak odasına ilerledi. Elinde bir hançer ile geri döndü.
"Bu benim hançerim. Zamanında çok işime yaradı. Şimdi sıra sende. Artık senin olmasını istiyorum."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.