Sonunda o gün gelmişti, Gryffindor ve Slytherin arasındaki ilk maç. Bütün takım kazanmayı çok istiyordu, tabi diğer Slytherin'ler de öyle. Ravenclaw ve Hufflepuff ise Gryffindor'u destekliyordu, Slytherin kazanırsa onların kazanma şansı da düşecekti. Maç bu öğleden sonra yapılacaktı, bu yüzden bütün okulun öğleden sonraki dersleri boşaltılmıştı. Tüm okul maç için oldukça heyecanlı görünüyordu, tüm binalar için kritik bir maç olacaktı. Öğle yemeğini hızlıca bitirdiler ve sahaya doğru yola çıktılar.
***
Ve nihayet maç başlıyordu. Herkes süpürgelerine bindi. Bütün oyuncular karşı takımı yenmek istiyordu ama Draco ve Delphi özellikle bunu istiyorlardı. Maçı kazandıklarında paslı üçlünün (onların altın üçlüye taktığı lakap) yüzlerinin aldığı hâli düşündükçe gülümsüyorlardı. Delphi Draco'nun Harry'den ne kadar nefret ettiğini bildiğinden altın snitchi ondan önce yakalamak için her şeyi yapacaktı.
Gryffindor'ların çok çeşitli süpürgeleri vardı. Bir Kayanyıldız, iki tane Silsüpür ve üç tane Nimbus 2000. Delphi'nin gözü Harry'nin süpürgesine kaydı. Ve ağızı açık kaldı. Onda bir Ateşoku vardı! Delphi çok kıskanmıştı ama Harry'nin de onun süpürgesini kıskandığını nereden bilebilirdi?
Slytherin takımında ise Delphi dışında herkesin Nimbus 2001'i vardı, Lucius'un parası ile ödenmişti hepsi. Delphi'ninki ise kimsenin görmediği bir süpürgeydi. Kar beyazı bir sapı ve krem rengi çalıları vardı. Çalıların hepsi geniş bir şekilde başlıyor, ucuna doğru gidildikçe toparlanıyor, en ucunda ise biraz dışarı doğru giderek güzel bir şekil oluyor ve daha iyi bir uçuş sağlıyordu. Sapının uç kısmından ise beş ayrı parça çıkıyor, sarmal şekilde küre olacak şekilde ilerliyor, ve en uçta birleşiyorlardı. Gerçekten çok estetik görünüyordu. Karlı ve sisli havalarda çoğu kişi Delphi'nin süpürgesini görmekte zorlanırdı. Ama simsiyah Quidditch cüppesi onu ele veriyordu.
En sonunda maç başladı. İlk 20 dakikada Gryffindor 5 isabetli atış yapmış, buna karşılık Slytherin sadece bir kere atabilmişti. Delphi skoru takip etmekte zorlanıyor, yükseklerde uçarak altın snitchi arıyordu. Ara sıra Draco'yu görmek için biraz alçalıyor, sonra tekrar yukarı çıkıyordu. Harry ise sürekli etrafındaydı. Ve birden aklına bir fikir geldi. Harry'nin snitchi gördüğünü sanmasını sağlayacaktı. Aşağı baktı. Onun gözlerinin üstünde olduğundan emin olduğunda dalışa geçti. Harry de hemen arkasından geldi. Yere gittikçe yaklaşıyordu. Hızını biraz yavaşlatıp Harry'nin ona yetişmesini sağladı. Son bir metre kala dalıştan çıktı. Harry ise yere yapışmak üzereydi. Süpürgesi yere sürttü ve aşağı düştü, ama zaten yere çok yakındaydı. Dean'in maçı anlatımını duyabiliyordu, onun dalışından ve Harry'nin yere çakılmasından bahsediyordu.
Aniden Delphi'nin gözüne bir şey çarptı. İleride, Gryffindor kalelerinin yanında parıldayan altın snitchi görmüştü. Hızlıca oraya yöneltti süpürgesini. Harry onu fark etti ama artık istese de yetişemezdi. Delphi snitchi tuttu ve maç sona erdi. Durum 70'e 40 iken Delphi'nin yakalayışı ile 190'a 70 onlar kazanmıştı.
Tüm Slytherin'ler bağırıyor, ıslık çalıyor, tezahürat yapıyorlardı. Alkışların en büyüğünü ise aldatmacalı dalışı ve snitchi yakalaması ile Delphi almıştı. Bütün gece Slytherinlerin zafer kutlamaları ile geçti. Ta ki yatma ışığı çakana kadar...
(düzenlendi)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELPHİ LESTRANGE
Viễn tưởng~düzenlenecek~ Hepinize merhaba, bu benim ilk hikayem olacak. Şimdi kısaca hikayenin konusundan bahsetmek istiyorum. Delphi sıradan bir kız değildi. Öyle olmak ister miydi? Belki. Normal, onun yanında olacak bir anne babaya sahip olmak, sürekli bela...
