❄BAKANLIK❄

395 57 59
                                    

Not: Zaman konusuna çok dikkat ettim. 1 saattir birbirlerine denk getirmeye çalışıyorum ama sorun çıkarsa da çok dikkate almayın.

Haftalardır bakanlık ölüm haberleriyle sallanıyordu. İntihar değil, cinayetti. Hepsi. Kimin yaptığını da herkes biliyordu. Savaştan sonra bir daha haber alınamayan, Voldemort'u öldüren ünlü cadı Delphi Lestrange...

1 AY ÖNCE

Delphi gideli sadece 1 hafta olmuştu. Yine sıradan bir gündü. En azından sabah postası okula ulaşıncaya kadar öyleydi. Baykuşlar ulaştığında herkes şoka uğramıştı.

BELLATRİX LESTRANGE EVİNDE ÖLÜ BULUNDU!

Draco anlamıştı. Harry ve Hermione de öyle. Bunu Delphi yapmıştı. Ama, neden kendi annesini öldürmüş olsun ki?

1 HAFTA SONRA

1 hafta içinde 15 eski ölüm yiyenin ölüm haberleri geldi. Ama ölülerin hepsinin yanında bir not vardı:

Onları gömmeyin. Sadece 1 ay tutun yeter.

Delphi

Neden böyle bir şey yazdığını kimse anlayamamıştı. Ama Delphi'ye güvenmek zorundalardı. Bakanlık bütün ölüleri saklamak için bir yer ayarladı. Artık herkes Delphi'nin peşine düşmüştü. İyi de, neden kendi adını yazmış olsun ki?

2 HAFTA SONRA

Delphi'nin gidişinin üzerinden 1 ay geçmişti. Her gün ölüm sayısı artıyordu. Ama ölenlerin hepsi eski ölüm yiyenlerdi. Ve hepsinde aynı not vardı.

"Gömmeyin!"

3 hafta içinde ölüm yiyenlerin neredeyse hepsi ölmüştü. Peki, Delphi bunu neden yapıyordu? Zaten kendisi artık ölüm yiyenlerin olmadığını söylememiş miydi?

GÜNÜMÜZ

Delphi tek kişiye bile görünmeden bütün ölüm yiyenlerin kökünü kurutmuştu. Geriye son bir ölüm yiyen kalmıştı. Lucius Malfoy. Draco babasını da öldürmesinden çok korkuyordu. Bakanlık Lucius Malfoy'u korumaya almıştı. Bu öğlen ise bakan basının karşısında açıklama yapacaktı. 

***

Açıklama saati gelmişti. Bakan açıklama yaparken birden herkesin kulaklarını bir uğultu doldurdu. Sonra koridorda uçan siyah şeritler hızla onlara doğru gelmeye başladı. Biraz uzakta karartı yok oldu ve Delphi yere atladı.

"Selam sayın bakanım. Beni özlediniz mi? Kabul edin özlediniz."

"Burada ne arıyorsun?"

"Beni arayan siz değil miydiniz? Ayağınıza geldim işte. Bu arada sözüme uymuşsunuz. Bütün ölüleri saklıyorsunuz. Umarım boşuna Bellatrix'i tutmuyorsunuzdur."

"Ne diyorsun?"

"Açıklayayım. Bellatrix Lestrange öldü."

"Bunu zaten biliyoruz. Ama neden kendi anneni öldürdün?"

"Ne yani onun genlerine sahip olduğum gerçeği kötü olduğum veya kötü olduğunu değiştirmez. Diğerlerine gelirsek, yarın Rodolphus uyanacak."

"Ne!"

"Gerçekten safsınız. Sizden boşuna elinizde ceset bulundurmanızı istemezdim değil mi? Neyse, yarın Rodolphus uyanınca onunla konuşun. Rabastan da yakında uyanır. Bu arada, Lucius'u boşuna saklamaya çalışmayın. O da ölecek. Sadece Draco üzülmesin diye onu sona bıraktım. Ve yerini biliyorum. Boşuna uğraşıyorsunuz."

"Söyleyeceklerin bitti mi?"

"Benim bitti ama sizin hala sorularınız var. Ayağınıza kadar geldim, sorun."

"Neden bu zamana kadar bekledin? Niye daha önce ortaya çıkmadın?"

"Basın açıklaması yapmanızı bekledim. Kimseye görünemezdim, onları beni saklama suçundan yargılardınız, hatalı mıyım? Şimdi gelmemin sebebi ise her şeyin gazetede yazacak olması. Eminim Hogwarts'takiler de öğrenmek ister. Endişelenmene gerek yok Draco. Babana bir şey olmayacak. Cevapları aldığınıza göre izninizi istemek durumundayım. Malum, daha Lucius'la görüşmeliyim."

"Hiçbir yere gidemezsin! Yakalayın onu!"

"Ne kadar misafirperversiniz, ama almayayım."

Onlar daha saldıramadan Delphi çoktan havalanmıştı. Bütün seherbazlar büyüler fırlatıyorlardı. Delphi ise hepsinden kaçarak çıkışa ulaştı. Ama son lanet için hazırlıksız yakalandı. Sectumsempra laneti ona isabet etmişti. Yine de çıkmayı başardı. Şehrin üzerinden uçtu. İlerledikçe yere kan dökülüyordu. Üzerine kan dökülen insanlar kafalarını havaya kaldırıyordu.

"Meteoroloji bugün kan yağacağını söylememişti."

Çok kan kaybetmişti. Kaldığı orman ise buraya çok uzaktı. Çok geniş kalkanlar vardı. Yakınlarına cisimlense bile kaldığı yere gidene kadar ölebilirdi. O da aklına gelen tek yere cisimlendi. Hogwarts'a.

***

Hogwarts sınırlarına gelmişti. Hızla içeri daldı. Ormanın üzerinde biraz alçaldı. Çok hızlı uçuyordu. Üç dakika sonra büyük salonun kapısının önündeydi. Tekrar insana dönüştü. Ama çok güçsüz düşmüştü. Her tarafı kanlar içindeydi. Zorlukla kapıyı ittirip açtı. Bütün yüzler ona döndü. Delphi ise içeri bir adım atar atmaz yere yığıldı.

*******************

Yine bir yeni bölümle karşınızdayım. Hiç boş bırakmıyorum şükredin bence. Kısa ama güzel oldu. Delphi'nin planlarından bahsetmek istedim biraz.

DELPHİ LESTRANGEHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin