Saat gece yarısını geçiyordu. Harry ve Delphi hala ödev yapıyorlardı. Aniden bir anahtar sesi duydular. Delphi hemen elini sallayıp her şeyi tekrar yok etti. Filch geldiğinde son birkaç kupayı yerine kaldırıyor gibi yaptılar. Sonra çıkıp asalarını geri aldılar ve yatakhanelerine döndüler. Ardından Filch iksir sınıfına gitti. Draco ve Hermione kapı sesi ile uyanıp hemen ayağa kalktılar. Sınıfın temiz olduğunu görünce onların da gitmesine izin verdi. Hiç kimse büyü kullandıklarını anlayamadı.
Draco ortak salona girdiğinde Delphi koltukta oturmuş onu bekliyordu. Bir süre ne yaptıkları ile ilgili konuştular. Sonra Delphi şöminenin önüne geçti. Çok uzun zamandır bunu yapmıyordu. Ama artık herkes hastalığını bildiğine göre bir an önce yenmesi gerekiyordu. Yoksa bunu ona karşı kullanabilirlerdi. Bu sefer kendine inanıyordu. Şömine yanmadan önce eli ile ağzını kapattı. Çığlık atmamaya çalışacaktı. Draco şömineyi yaktı. Canı çok yanıyordu ama direndi. Sonuna kadar gitmeye kararlıydı. 17. saniyede daha fazla dayanamadı. Ama bu onun için gerçekten çok büyük bir gelişmeydi. Daha önce 10 saniyeyi hiç geçmemişti. Draco hemen iksiri içirdi ve koltuğa yatırdı.
"Delphi bu harikaydı. Tam 17 saniye! Bunu nasıl başardın?"
Delphi zorlukla konuştu;
"Bu sefer gerçekten istedim. Annem gibi olmayı, artık yenip kurtulmayı istedim. Başarabileceğimi düşündüm."
"Başardın Delphi! Merak etme az kaldı. Yeneceksin ve annen seninle gurur duyacak."
Delphi kısık sesle "Umarım" dedi.
Ama belli ki onu duymadı. Draco biraz daha şöminenin önünde oturdu. Yatmak için ayağa kalktığında Delphi'nin koltukta uyuya kaldığını gördü. Yatakhaneye çıkıp bir battaniye getirdi ve üzerini örttü. Asasını yanına aldı. Sabah başka biri gelip alabilirdi. Gidip üstünü değiştirdi. Ama Delphi'yi orada tek başına bırakmak istemedi. Tekrar aşağı indi ve yanına yattı. Sabah biri onları görse ne diyeceğini düşünmemeye çalıştı. Sonuçta kuzen olsalar da bunu kimse bilmiyordu. Bunları düşünürken uykuya daldı.O gece Draco korkunç bir kabus gördü ve korkuyla uyandı. Saat daha altıydı. O kalkınca Delphi de uyandı. En azından herkesten önce kalkmışlardı.
"Ne oldu? Niye bu saatte uyandın ki?"
"Bir kabus gördüm."
"Ne kabusu?"
"Tam olarak hatırlamıyorum. Annen ve baban vardı. Ve arkalarında koca bir ordu. Karşılarında öğrenciler vardı. Sen de tam ortada duruyordun."
Bunu duyunca Delphi'nin kanı dondu. Draco onun bu halini fark etti.
"Hey. Sadece aptal bir rüya. Hadi biraz dışarı çıkalım. Ne dersin?"
"Tamam."
O gün hiç olmadığı kadar olağan geçti. Ondan sonraki hafta da öyle. Tabi herkes hala Delphi'den korkuyordu. Çoğu Slytherin yaptıklarını bazen haklı buluyordu. Çünkü herkes Harry'nin gerçekten haddini aştığını düşünüyordu. Çoğuna göre ölmediği için şanslı sayılırdı. Bu güne kadar sadece bir kişi ona 'Riddle' demeye cüret etmişti. O kadar kötü duruma gelmişti ki, 3 ay boyunca ayılamamıştı. Bunun karşılığında Delphi 2 hafta okuldan uzaklaştırma almıştı. Aslında hala 'Keşke Cruciatus lanetini kullansaydım.' diye düşünüyordu Delphi. Ama sonunda bu yıl, amaçlarına daha da yaklaşmış olacaktı. Bu lanet okuldan derhal kurtulmak istiyordu. Ama annesi de babası da eskiden çok başarılı ve okulunu bitirmiş öğrencilerdi. 'Kızlarının okulu bitirmemiş olduğunu duysalar, eminim çok üzülürlerdi.' diye yatıştırıyordu Delphi kendisini.
Öğle yemeğinden sonra bir boş dersleri vardı. Dışarı çıkıp göl kenarında oturdular.
"Draco?"
"Efendim?"
"Hiç iyi olduğunu düşündün mü?"
"Nasıl yani?"
"Yani sanki çok daha iyiymiş gibi hissediyorum kendimi. Sıradan kötülüklerimi bile uzun zamandır yapmıyorum. Annemle babama bir bak. İnsanlar babamın adını söylemeye bile korkuyorlar hala. Peki ya ben? İnsanlara benimle dalga geçme fırsatı mı tanıyorum cidden?"
"Delphi. Bir düşün. Belki de böylesi daha iyi olacaktır. İkimiz için de. Hatta herkes için."
"Hayır! Bu kadar yeter. İnsanların benim yanımdan geçerken titremesini istiyorum. Hiç kimse, bir daha beni o Potter gibi küçük düşüremez!"
"Delp-"
"Hayır Draco. Kararım kesin."
Kalkıp oradan uzaklaştı.
Her şey onun yüzündendi. O aptal Potter yüzünden. Babası onun yüzünden ölmüştü. Annesi onun yüzünden şimdi azkabandaydı. Onların bütün müritleri de o babasını yok ettiği için yakalanmıştı. Delphi mutlaka ondan intikamını alacaktı. Okulu bitirince hapsedilen bütün ölüm yiyenlerin çocuklarını toplayacaktı. Kendine genç bir ordu kuracak, ve yepyeni bir devrim başlatacaktı. Ama Draco'ya asla bu fikirlerinden bahsetmemişti. Çünkü reddedeceğini biliyordu. Ama eğer ordusunu kurarsa Draco'nun da mutlaka onun yanında olacağını biliyordu. Şuan odaklanması gereken tek şey hastalığını yenmesi ve yapabildiğince, başta kara büyüler olmak üzere, yeni büyü öğrenmeliydi. Sonra Azkaban'da olan, başta annesi olmak üzere, bütün kötü cadı ve büyücüleri çıkaracaktı. Ama bunun için 2 yıl daha beklemeliydi. Düşünceler içinde zindanlara geri döndü. Girince Asmodeus onu karşıladı. Görünüşe göre ortak salonda dolaşıyordu. Birkaç kız korkup sandalyelerin üzerine çıkmıştı. Onu da eline alıp yatakhanelere çıktı. Ders saati yaklaşınca kalkıp derse gitti. Günün devamında Draco ile pek konuşmadılar. Yemeği sessiz ve hızlıca yiyip yatmaya gitti.
Ertesi gün
Bugün cumartesiydi. Delphi erken kalkıp üstünü giyindikten sonra kütüphaneye gitti. Bundan sonra amaçlarını gerçekleştirmeye her gün daha çok yaklaşmak için çabalayacaktı. Zamanını boşa harcamamalıydı. Ama sonra aklına bir fikir geldi. Neden bunları öğrenciyken yapamasın ki? Eline bir parça parşömen, bir tüy kalem ve ölüm yiyenler hakkında birkaç kitap aldı. Bütün ölüm yiyenlerin listesini çıkardı. Bazıları ölmüş, ama çocukları ve eşleri hala hayattaydı. Çoğu ise Azkaban'daydı.
Sonra başka bir parşömen aldı ve çocuğu olan bütün ölüm yiyenlerin çocuklarını yazdı. Ölüm yiyenler o kadar fazlalardı ki. 100'e yakın çocuk vardı. Bazıları Hogwarts'ta okuyordu ve tanıdıkları vardı. Bazıları ise diğer okullarda okuyor veya evden eğitim görüyorlardı. Eğer onları ikna etmeyi başarırsa işi çok kolay olurdu. Çünkü neredeyse hepsi ailesinin intikamını almak isteyecekti. Neyse ki babasından aldığı güçlü bir ikna gücü vardı. İşini bitirip kahvaltıya gitti.Birkaç haftada ailesinin intikamını almak isteyen 12 kişi toplamıştı. Her şeyi Draco'dan habersiz yapmak çok zordu. Araları biraz açılmıştı. Gün içinde ders ve yemekler dışında görüşmüyorlar, ve az konuşuyorlardı. 1 hafta sonra 3 kişi daha eklenmiş ve 15 kişi olmuştu. Daha fazla beklemek istemeyip bir toplantı yapmaya karar verdi. Toplantıda neler konuşulacağına dair küçük bir hazırlık yaptı ve gelecekteki ordusunun temelleri için topladığı herkese haber verdi. Toplantıyı 3 gün sonra ihtiyaç odasında yapacaklarını söyledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DELPHİ LESTRANGE
خيال (فانتازيا)~düzenlenecek~ Hepinize merhaba, bu benim ilk hikayem olacak. Şimdi kısaca hikayenin konusundan bahsetmek istiyorum. Delphi sıradan bir kız değildi. Öyle olmak ister miydi? Belki. Normal, onun yanında olacak bir anne babaya sahip olmak, sürekli bela...