Yeni yıl yaklaşıyordu. Jaehyun hiçbir yerde yoktu bahsettiği sürpriz ortadan kaybolmaksa bunu başarıyla halletmişti. Taeyong ise bu aylarda daha kötüleşmişti. Bir gün önce tanıdığı adama bu kadar yaklaşması başlı başına bir hatayken bir de o adam ona hiçbir şey demeden ortadan kaybolmuştu. İçi içini yiyordu, ilk defa birine bu kadar güvenmişti en önemlisi ona aşık olmuştu. Sıradan arkadaş konumunda olsalar kendini bu kadar bitirmezdi ama sevdiği adama aylardır ulaşamaması onu mahvediyordu.
"Sipariş vermek istiyorum."
"Hey sipariş vermek istiyorum!"
Taeyong karşısında bağıran kızı duyamayacak kadar dalmıştı.
"Çok özür dilerim hemen alıyorum."
"Bir dilim çilekli pasta ve ice americano."
"Tamamdır 20$ ödemeniz gereken."
Sertçe önüne atılan kartla şaşırmış, bozmadan devam etmişti.
"Siparişiniz hazır olunca size sesleneceğim."
Müşteriden cevap alamamıştı ama pek umrunda değildi. Böyle gelen insanlar hep olduğu için alışmıştı.
Pastayı tabağa koyup hızlıca espresso shotını buz dolu bardağa aktarıp üstüne soğuk suyu eklemişti. Bardak ve tabağı siyah yuvarlak tepsiye koyup kıza seslenmişti. Kız oflayarak yerinden kalkıp siparişini almıştı.
Tezgahın arkasındaki taburesine oturmuş gene bir şeyler karalıyordu. Rastgele bir şeyler çizmek istese bile istemsiz Jaehyun'un yüzünü çiziyordu. Onu asla unutamıyordu sevgisinin yerini yavaş yavaş nefret dolduruyordu ama tekrar o geceyi hatırladığında kalbine yenik düşüyordu.
Kapının açılma sesiyle defterini kenara koyarken kafası hala aşağı eğikti gelen müşteriye selam vermişti.
"Hoş geldiniz!"
Kafasını kaldırdığında ise siyah kıyafetler içindeki Jaehyun'u görmüştü.
"Jaehyun?!"
O sevdiği adam Taeyong'un suratına kısa bir bakış atıp kafeden dışarıya koşmaya başlamıştı. Bir köşeye oturup çilekli pastasını yiyen kız da konuşmaya başlamıştı.
"Jaehyun asla değişmiyorsun!"
Taeyong duyduklarını ve yaşadığı olayı tam anlamayarak Jaehyun'un peşinden koşmaya başlamıştı. Yağan kara ve kaygan yola aldırış etmeden koşuyorlardı. En sonunda ise Taeyong Jaehyun'u ceketinin kapüşonundan çekerek durdurabilmişti.
"Bu kadar zamandır hangi cehennemdeydin?!" bütün sinirini püskürtüyordu ona.
Karşısında cevap vermeyen Jaehyun'u gördükçe daha çok sinirleniyordu.
"Sana soru sordum!"
"Özür dilerim."
"Bana her şeyi açıklamak zorundasın!"titreyen elleri ile gözlerini silmişti.
Jaehyun başıyla sakince onaylamıştı Taeyong'u.
Park gibi bir yere geldiklerinde siyah bir banka oturmuşlardı.
"Her şey bir oyundu."
"Ne? Ne saçmalıyorsun?"
"Duydun, sadece bu kadar."
"Peki ya o gece bana çarpıp beni gerçekten yaralasaydın ne olacaktı? Ya da nasıl o geceyi tutturabildin, o köşeyi döneceğimi nasıl bildin? Anlat!"
"O sadece tesadüftü."
"Durduk yere neden ben, benden ne istedin?!"
"Ben değil başkaları istedi ben sadece paramı almak için onların dediğini yaptım."
"Yönelimin peki? O da farklı değil mi? İğrenmiş olmalısın. Umarım bir daha görüşmeyiz Jaehyun. Tabii gerçek ismin Jaehyun ise."
Taeyong parkı koşarak terk etmişti. Aşka olmayan inancı iyics bitmişti. Arka cebindeki telefonu çıkartıp hızlıca bir taksi çağırmıştı. Kısa süre içerisinde gelen taksiye binip Doyoung'u aramıştı. Eve gitmek istemiyordu, en azından birkaç gecelik onlarda kalıp kalamayacağını soracaktı.
hikayenin böyle ilerleyeceğini ben bile bilmiyodum yazdım gitti hadi bakalım
umarım beğenmişsinizdir
sizi seviyorum
<3
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Flawless| • Jaeyong
Fanfiction"Dudakların Taeyong.. onlar benim için yaratılmış." İstenmeyen çocuk olarak büyümüştü Taeyong. Hayatta kalması için genç yaşına rağmen çalışmak zorundaydı. Eve gitmek için bindiği metroda büyülenerek çizdiği adam aynı günün akşamı ona çarpmak üzerey...