Uyandığımda salonda olduğumuzu anladım. İkimizde uyuyup kalmışız kanepede.Kalktım , kahvaltı hazırlayıp Hakan'ı uyandırdım. Geç kalmıştı hastaneye. Hemen bir şeyler atıştırdı, çıkarken:
" Miray gelebilir bugün buraya . Selman ile gelmişlerdi evi biliyor. Sıkılmazsın hem tek başına. Gün içinde ararım seni." dedi.
"Tabiki gelsin . Hatta benim için provasını ertelemişti. Gideriz belki."
"İyi olur güzelim . Kız kıza gezersiniz biraz .Akşam görüşürüz, hem yarın Cumartesi .Beraberiz" dedi ve beni öpüp çıktı.Masaya dönüp kahvaltımı yaptım. Bütün işerimi bitirmiştim ki Miray geldi. Kahve bile yaptırmadı bana . 'Dışarıda içeriz' dedi. Bende hazırlandım , çıktık evden.
Yürümeyi tercih ettik. Biraz uzak buraya dedi ama ben etrafı gezmek istedim. Yol boyunca nerdeyse bütün vitrinlere baktık. Sonunda Miray'ın mağazasına geldik. İçeriye girdik. Ne güzel bir yerdi burası. Gelinliğin olduğu kat ayrı, deneme kabinleri ayrı katta , dinlenme yeri bile vardı.
Miray nişanda giyeceği elbisesini deniyordu. Gerçi elbise değil güzel bir nişanlılık seçmiş. Ne güzel de yakışmış. Kahverengi saçları ve uzun boyuyla elbiseyi çok iyi taşıyordu. Bana dönüp:
" Yasemin elbise getiremediysen buradan bir tane seçebiliriz" dedi.
Ne tatlı bir kızdı bu böyle.
" Getirdim canım teşekkür ederim" dedim.Miray elbisesiyle ilgilenmeye devam etti.Son değişikliklerini de belirtince çıktık oradan. Zaman ne çabuk geçmişti, ikindi olmuştu nerdeyse. Bir kafeye oturduk. Birer kahve söyledik. Miray Selman ile nasıl tanıştıklarını anlatmaya başladı:
"Bir gün arkadaşlarla korku filmine gidecektik. Ben geç kaldım , karanlıkta da yanlış yere oturmuşum. Yanımda arkadaşım var zannettim korkunca sarıldım. Tabi yanımdaki hiç bozmadı beni. Ara verilip ışıklar açılınca arkadaşlarımın yanında olmadığımı anladım. Tabi ben bir sürü özür filan. İlk tanışmamız böyle oldu. İkinci de ise arkadaşım Ezo kolunu kırdı yanlışlıkla, hemen hastaneye gittik tabi . O'nu hastanenin girişinde görünce birisi için geldi sandım. Hatta arkadaşıma baktı. Bende biraz dalga geçtim. 'Madem kırık çıkıkcısın ilaç da yazıver' diye güldüm. Taki bir hemşire acilde bir hasta var gelebilir misiniz doktor bey diyene kadar . Yine özürler diledim. Tesadüf gibi ortak arkadaşlarımız oldu. Sonradan açıldı bana . Böyle işte kısaca" dedi.Komik bir karşılaşmaları olmuş. O anlattıkça ben gülme krizine girdim. Sonra ben anlattım nasıl tanıştığımızı. Birlikte gülüşerek kahvelerimizi içtik. Sohbeti de tatlıydı kendi gibi. Akşama doğru Hakan aradı. Selman ile birlikte çıkmışlar. Miray nerde olduğumuzu söyledi. Yanımıza gelecekler ve hep beraber yemeğe gidecektik. Öyle söylediler.
Yarım saat içinde geldi bizimkiler. Hep beraber biraz dolaştık.
" Ben acıktım. Söyleyin bakalım buranın nesi meşhur ? Ne yiyeceğiz." Dedim.
"O zaman yemek için gittiğimiz lokantaya gidiyoruz ." dedi Miray.Biraz daha yürüdük. Dikkatimizi çeken birkaç mağazayı bile dolaştık. Hepimiz iyice acıktığımızı anlayınca lokantaya doğru yürüdük.
Dışarıdan bakınca normal lokanta gibi görünen ama içeriye girince muazzam dizayn edilen bir yerdi burası. Çok güzeldi.
Üst kat aile yeri olduğu için yukarıya çıktık. Masalar genelde dört kişilikti. Her masanın rengi farklıydı. Mavi masanın mavi sandalyeleri, yeşil masanın yeşil sandalyeleri vardı. Göz yormayacak şekilde renk cümbüşü hakimdi odaya.
Selman :
"Nasıl oturalım ?" dedi.
Biz daha bir şey demeden Hakan : ' yeşil masaya' dedi.
Birbirimize bakıp gülümsedik. Miray bize bakınca ona " en sevdiğim renk benim."Dedim.Masamıza oturduk ve garson geldi. Bizimkiler ne olduğunu bilmediğim , ismini duymadığım yemeklerin siparişlerini verdiler. Bakalım önümüze nasıl yemekler gelecekti.
Hakan :
" Eminim çok seveceksin yemekleri" dedi.
Biz sohbet ederken yemekler geldi. Hepsi de çok güzel görünüyordu. Tatlarını merak ediyordum. Miray önce yemekleri tanıtmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülüşüne Hasret Gözlerim
Teen FictionTam her şey bitti derken biri çıkar karşınıza. Tesadüf mü kader mi tahmin edemezsiniz. Seversiniz sevilirsiniz. Peki sonra hayat bizi nasıl yönlendirir? Yasemin de böyleydi : üzgün, hayata küsmüş.... Sevdiği adam da terk etmişti. Ama bir sür...