Bölüm -21

36 7 0
                                    

       Mehmet hala sessizdi.  Hakan'ın neden yalan söylediğini düşündüm. Üzülmemi istemiyor biliyordum ama yine de yalan söylemesi canımı fena halde sıktı. Mehmet bana baktı . Üzüldüğümü görünce anlatmak istediğini ama bildiğimi asla belli etmememi söyledi. Bunu da nasıl başaracaksam artık.
Ben biraz heyecanla biraz korkarak onu dinlemeye başladım.

"Dün Hakan birkaç arkadaşını aramış, işimiz var demiş onlara. Tabi onlarda hiç bişey demeden Hakan'ın yanına gitmişler. Ve de Aykut'u dövmek için bir araya gelmişler. Sakin bir yer denk gelince sıkıştırmışlar. Hakan hiç gözükmemiş ortalıkta. Çok geriden bir yerden izlemiş olanları. Arkadaşları da maske takmış. Sizle uğraşmaması için tehdit etmişler işte. Çok hırpalamadan bırakmışlar. Sonra..."

Yasemin:
" Ne kadar dövmüşler doğru söyler misin?"
Mehmet:
"Gözünden de bişey kaçmıyor ha.. İşte Hakan'ın halinden biraz daha kötüsünü düşün. Neyse sonra oradan uzaklaşmışlar. Hakan da arkadaşlarıyla sanayi de arabayla uğraştıklarını bir şekilde kanıtlamış . Dolayısıyla da serbest kaldı.Artık olanları biliyorsun . Ama sakın belli etme olur mu?"
"____"
Mehmet:
" Anlaştık mı ? Ses versene kuzen ."
Yasemin:
" Ta .. Tamam , söz dedim ya. Sonra ne olacak peki Aykut ne yapacak diye huzursuz mu olcaz?"
Mehmet:
"Sen rahat ol , biz burdayız . Bişey olmayacak . Bak hem geldik Meltemlere in hadi sen".
Yasemin:
"İnşallah öyle olur. Görüşürüz o zaman kuzen sağol her şey için ."

       Meltemlere gedim. Annemler de oradaydı. Onların yanına geçtim hemen. Biraz önce duyduklarımın etkisindeydim hala. Aykut bunun altında kalmayacak emindim.  Olanları gözlerimde canlandırmaya çalıştım biraz. İnşallah benim tahminim gibi olmaz hiç bişey.

Kötü senaryolar çizmeye başladım. Annemin " ne güzel olmuş kızımız" demesiyle kendime geldim. Canım arkadaşımı beyazlar içinde görünce herseyi unuttum. Ne güzel olmuştu ve gelinlikle çok güzel görünüyordu . Birbirimize baktık, yanına gittim .Sarılırken son durumu sordu şimdilik sıkıntının olmadığını söyledim.

( Baba evinden çıkardı gelin kızlar. Meltem de öyle istemişti. )

    Vedalaşmalar , sarılmalar bitince düğün salonuna doğru gitmek için arabalara bindik. Ne çok araba vardı. Biz de kendi arabamızla çıktık Meltemlerden.
Annem: " Seni de görmek istedim beyazlar içinde Yasemin. Kim bilir sen de ne güzel oludun."
" İnşallah annecim . Hem sen üzülme her gün görüşürüz seninle." dedim.
Babam araba kullanıyordu. Sadece gülümsedi konuştuklarımıza.

Salona geldiğimiz de Hakan gelmişti bile. Bana bakarken öyle güzel gülümsüyordu ki. Yanıma geldi ve  beraber masamıza geçtik. Ben etrafımı izlerken o da beni izliyordu.
" Neden öyle bakıyorsun ki" dedim.
"Bu kadar güzel olmak zorundamıydın sen?  Gözlerin öyle bir bakıyor ki bana engel olamıyorum kendime. Alamıyorum gözlerimi senden."
Gülümsedim o an .
" Benim gözlerim senden başkasına bakmaz asla. Ve tabikide güzel olurum. Gayet de iyi görünüyorum sanki."dedim pişkin pişkin.
" Bir dakika ... Bir dakikaaa.. Bu benim yarısı neden yok dediğim elbise değil mi ?"
" Evet o sevgili nişanlım."
" Ben beğenmemiştim sen neden gidip aldın?"
Ayağa kalkıp "Nasıl olmuş?" diye  sordum .Hemen oturttu beni.
" Şimdi giydin mağdem birkaç gün sonra ver de imha edeyim." dedi pis pis sırıtarak.
"Ama neden yaaa?"
" Öyle güzel olmuşsun ki herkesin gözü sende kalacak. Tatsızlık çıkarmayayım şimdi . Yanımdan hiç ayrılma bugün ."
" Tamam ayrılmam . Sen yeter ki yanımda dur hep" dedim gülerek .

Beni ilk defa bu kadar kıskandığını fark ettim . İçimdeki uçuşan kelebekler kalbimin yerinden fırlamasına sebep olacaktı nerdeyse.

Bizim çift nihayet geldi salona.
" Hakann baksana şunlara . Çok güzeller değil mi"
" Bilmem.."
" Nasıl bilmiyorsun ki görmüyor musun yoksa" dedim .
" Ben senden başkasını görmüyorum bugün."

Ne diyeceğimi bilemedim yine. Nerden buluyordu ki bir an da böyle kelimeleri. Doktorluk yerine edebiyat mı okuyordu acaba. Bu düşünceme biraz sesli güldüm sanırım. " Ne oldu , neden güldün?" diye sordu. " Hiiiçç" dedim sadece. Ah be Kara Gözlüm sen ne güzel seviyorsun beni.

Müzisyenlerin solisti:
" Şimdi çiflerimizin özel dansı için bir alkış alalım" dedi.
Müziğin başlamasıyla vals yapmaya başladılar. Herkes onlara hayranlıkla bakıyordu. Tıpkı benim gibi. Ne zaman, hangi ara çalışmışlardı ki . Hem benim neden haberim olmamıştı bundan. Salonun ortasında uyumlu olarak ne güzel dans ediyorlardı. Gözlerimi alamamıştım onlardan. Dansları bittiğinde salonda alkışlar yükseldi. Bir an kendimi dans yarışmasında hissettim .
Sonra bütün çiftler dansa kalktı. Dans eserek yanlarına yaklaştık. " Süperdiniz" dedim. Meltem göz kırptı sadece.
Okan:
" Biz çıtayı yükselttik bakalım siz ne yapacaksınız"
" Ben anlamam öyle oyunlardan uğraşmaya ne gerek var ki."
Hakan'ın söylediğine hepimiz güldük ama birazcık da olsa üzmüştü bu söylediği beni.

Oyun havalarına geçildi. Erik Dalı olmadan düğün mü olurdu. Oynayanlar, zıplayanlar herkes ritme uyuyordu.Pistte sadece dördümüz kalmıştık en son. Pasta kesimi için müziğe ara verildi.

   Pasta kesiminin ardından takı töreni başladı. Salon çok kalabalıktı ve takı töreni çok uzun sürdü. Sonunda altınımızı takmayı başardık . Masamıza geldiğimizde pastalar ikram ediliyordu. Hakan'a :
" Şu takı merasimini sevmiyorum çok uzun sürüyor" dedim. 
" Uzun ama karlı , inşallah bizim  düğün de böyle kalabalık olur."
"Düşündüğün şeye bakar mısın yaa." dedim gülerek.
" Komik buluyorsun ama gerçek bu , ne yapalım."
Yani doğru da söylüyordu aslında. Takı töreni çiftlere bir yardımdı sonuçta.

Biz sohbete devam ederken takı merasimi bitti. Tekrar oyun havaları başladı. Biz de kalkmıştık Hakan ile. 
Ankara'nın bağları ile piste çıkmıştık, ne zaman halayla devam ettik anlayamadım. Düğün bitene kadar hiç çıkmadık oyundan. Meltem ile karşılıklı ne çok oynadık. Yine ayakkabılarımı çıkardım. Ben bu gidişle kendi düğünümde kesin babet giyerim diye düşündüm bir an. 

    Oynamaktan  ne çok yorulmuştum. Düğünün sonlarına doğru iyice tempoyu arttırdılar. Bizde ritme kendimizi kaptırdık.
Düğünün sonu geldi. Herkesten önce ben bedalaştım arkadaşımla. Meltem'e sarılırken ikimiz de çok ağladık.
Okana sarılıp:
" Arkadaşım sana emanet , üzme onu" dedim.
"Başımın tacı o benim. Hem daha çok görüşcez baldız" dedi gülerek.
  Hakan da  hemen:
" Zaten bizden kurtulamazsınız bacanak" dedi Okan'ı tebrik ederken.

  Sonra bir kaç fotoğraf çektirdik. Masamıza oturduk. Resim çektirenler, vedalaşanlar, ağlayanlar... Ve son sahne gelinin babasının kuşak bağlaması. Meltem babasına sıkı sıkı sarıldı . Artık göz pınarları iyice akmaya başladı . Hem de hiç durmamak üzere. Ben sadece izledim . Çok üzülsem de bu sahneye,ağlayamadım. Biz de mi böyle olacaktık. Nasıl ayrılacaktım ailemden. Sonra Hakan 'a baktım . O beni izliyordu yine. Gülümsedi , ellerimi tuttu.

  Meltemlerin salondan çıkmasıyla biz de çıktık salondan .
Hakan:
" Ben ne zaman görcem seni gelinlik içinde?"
" İnşallah bir gün tarih belirleyeceğiz. Ama o güne kadar sabır diyecez."
" Diyelim demesine de evlenelim artık istiyorum" .
" Ben de istiyorum canım hem babamın dediğini unutma. Tayin belli olduktan sonra tarih belirlenecek" .
" Bekleyeceğiz napalım". dedi.
      Babam öyle istemişti ilk önce tayin yeri belli olsun da düğün tarihine öyle bakarız. Kesin ve net konuşmuştu babam. Vazgeçmezdi bu sözünden.

Annemler yanımıza geldi .Belli etmese de annem de ağlamış ve gözlerini silmişti. Ama ben hemen anladım ağladığını.
"Hadi kalkalım artık" dedi buruk bir sesle.Biz de salondan çıktık.

Günün yorgunluğunu bakalım nasıl atacaktım. Hemen üzerimi değiştirip banyoya girdim . İşte şimdi yorulduğumu daha çok hissetmeye başladım. Ayaklarım ne kadar çok ağrıyordu. Ben kim topuklu ayakkabıyı giymek kim. Pijamalarımı giyince Meltem'in dediği aklıma geldi. Gülümsedim.

Sonra yatmadan Datlım'a mesaj attım .
" Çok mutlu olun emi"...

Gülüşüne Hasret GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin