Bölüm-2

128 17 8
                                    

Bir an göz göze geldik. Uzun boylu , esmer bir gençti. Hemen kalktım yerden.
" Ben dikkatsiz değilim" dedim kaşlarımı çatarak.
" Belli oluyor yola bakmak yerine , bir yere giderken telefona bakan insanların sayısı çok nedense" dedi alay eder bir tavırla.
" Belki önemli bir mesajdı , bakmam gerekiyordu olamaz mı? Sanki siz hiç böyle yapmıyorsunuz" dedim.
"Ben genelde yolda yürürüm, etrafıma bakarım".
" Tabi tabi, belki size mesaj yazan yoktur, aaa yoksa okuma yazmanız mı yok . Vah vah.."

Genç adam hiçbirşey demeden yanımdan gitti. Bende markete doğru gittim. Meltem sabahçıydı. Beni görünce :
" Yasemin , eski sen olmuşsun çok sevindim"
"Oldum oldum ama.."
"Ne oldu . Yoksa ... O mu?"
"Hayır yaaa . Değişen birşey yok, artık takmıyorum, tuttuğum yas yeterince fazla oldu.  Biraz önce gelirken.... " diyerek başladım ve olanları anlattım.
" Öncelikle  eski haline geri döndüğüne çok sevindim. Hep böyle ol. Demek öyle oldu haaa... Sanki kara gözlerden etkilendik sanırım" dedi.
Ben ise
" Hiç de bir kere ." Dedim.
Meltem yine güldü.
" Neyse canım , gülmek sana iyi geliyor , hep böyle ol takma birşey." Dedi.
Gün boyunca espiriler, gülüşmeler derken Meltem'in mesaisi nasıl bitti anlamadım. Meltem çıkarken :
"Hadi yine iyisin . Yarın izinlisin"dedi.

Kara gözlü ile çarpışmamızı düşündüm bir an . Acaba kaba mı konuşmuştum. Omuzlarımı silkerek  işlerime döndüm.Sonunda benim de mesai bitti.Marketten çıkıp eve gittim.

Eve geldiğimde annemler yoktu, teyzemlere gideceklerdi. Bir kahve yapıp balkona çıktım. Sonra aklıma geldi . Liseliler buluşması... Telefonumu çantamdan çıkardım, mesaj çoktan gelmişti.

"Liseliler buluşmasına davetlisiniz. 11 -F Üç yıl sonra buluşuyor. Bu hafta sonu Pazar saat 20.00 de El Ele Çay Bahçesinde. "

" Nee . Dört gün mü var yani" dedim yüksek bir sesle. Annemlerin gelişini duymadım.
" Ne oldu Yasemin" deyince yerimden sıçradım.
" Ah annee korkuttun beni. Liseli arkadaşlar  üç yıl sonra buluşma düzenlemiş. Gidermiyim
bilemedim"
" Gidersin tabi kızım . Gidersin de Peki ne giyeceksin?"
" Bilmem ki bir kot tişört yetmez mi"
" Sen bilirsin ama yeni kıyafet al bence kızım. Üç  yıl sonra da olsa arkadaşların farklı birşey giydiğini görsün" dedi annem gülerek.
Annem odamdan çıkınca bende Meltem'e mesaj attım. Oda kot olmaz dedi annem gibi.

Meltem: " Ne kotu yaa . Yarın izinlisin, güzel bir elbise al . Altına da biraz topuklu ayakkabı ile güzel olur".
Yasemin : Meltem topuklu sevmiyorum biliyorsun , zor yürürüm onunla. Alışkın değilim ki!
Meltem: "Alışırsın merak etme, rahat bir ayakkabı alırsın" dedi.
Yasemin: Ahhh ahh. Tamam yarın bakarım. Elbise rengi ne olur bil bakalım.
Meltem: Geçmeyecek bu yeşil sevdan.
(Yeşim taşı bilekliğime baktım. )
Yasemin : Bilekliğime uygun bir elbise olsun işte.
Meltem : Elbiseye göre takı bakılır , takıya göre elbise bakılmaz .
Mesajına karşılık gülücükler gönderdim. "Saat geç oldu. Yarın işe gideceksin, görüşürüz" yazdım ve gönderdim .
Aslında ikisi de haklıydı. Özel bi durum olmadıkça etek ya da elbise giymem ben. Kot ile daha rahat olurdum hep. Ama bu kez farklı özel bir gün sayılırdı.
Bakalım yarın neler bulabileceğim.
.....

Güzel bir kahvaltı yapıp, çarşıya çıktım. Elbise kolaydı iş topukludaydı. Alsam da nasıl giyecektim ki. Rengi siyah bir ayakkabı denedim. Diğer kızlar nasıl giyiyordu ki bunu. Zor yürüyordum, ileri giderken ayağım acıyordu. İki ileri bir geri dans eder gibi dolanıyordum küçücük yerde. Alışmak ne zordu buna.

Erkek ve kadın ayakkabıları karşılıklı dizmişlerdi.Sanki bunu ben alayım, bu da sana güzel olur der gibi .. Gelenler için iyi fikirdi. Birbirine uyumlu ayakkabılar vardı genelde.

Ben ayakkabıya alışma dansı yapıp, geri geri dönerken birden birine çarptım. Çarptığım kişi su içiyormuş. Arkası dönüktü. Sanırım üstüne biraz su dökülmüştü.

"Burası su içme yeri mi?"diye çıkıştım adama.

Adam arkasını dönüp:

"Burası ne kadar dans etme yeriyse o kadar da su içme yeri!"dedi.

Kara gözlü ile yine karşılaşmıştık. Bıyık altından gülümseme diye bir deyim vardır ya, işte öyle bir kaçamak gülümsedim. Sonra:

"Siz dikkat edin, sonuçta ayakkabı deniyoruz, dans da ederim, koşarım da size ne!"dedim.

Kara gözlü hafif bir gülümsemeyle:
"Ben de istediğim yerde su içerim bundan size ne?"dedi. Yanağındaki tek gamze dikkatimi çekti bir anda.

"Ooff of!"diyerek ayakkabıyı yerine koydum ve mağazadan çıktım. Bu kez son lafı o söyledi, diyecek bir şey bulamamıştım.

En iyisi elbise bakmaktı. Üç yıldır arkadaşlarımın çoğunu görmüyordum, herkes işinde gücündeydi. Evlenen bile olmuştu. Genç yaşta niye evlenirler ki diye düşündüm. Ya da evlenmek doğru insanı bulmakla mı alakalıydı. Bu görüşme iyi gelecekti bana.

Hiçbir şey bulamamıştım, üstüne de yorulmuştum. Yarın öğlen gidecektim. Birkaç elbise aklımdaydı. Yarın dener alırım diye düşündüm.

Annem:" Hiçbir şey bulamadın mi yani?"dedi şaşırarak.

"Aklımda birkaç elbise var sabah gidip bakmayı düşünüyorum anne" dedim.
"Tabi beğenebilirsen artık, alırsın elbiseni."
     Annem çok iyi biliyordu. Kıyafet alırken ne kadar  kararsız olduğumu.

Sabah 09.00 gibi çıktım evden. Direkt elbise için mağazaya girdim. Burası Antalya idi ve gün erken başlardı. Beyaz renkli bir elbiseyi alıp, deneme kabinine gittim. Çıkıp aynaya baktım, düşük kolları, pembe iri çiçekleri olan uzun bir elbiseydi.

Aynada kendimi incelerken biri :
"Bu renk olmamış."dedi.
Baktım, kimseyi göremedim. Turkuaz renkte bir elbise denedim. Aynaya bakmak için tekrar dışarı çıktım. Bu kez kısa bir elbise seçmiştim.

"Bu da pek olmamış."diyen sese döndüm. Kara gözlüydü.

"Size fikrinizi soran olmadı."dedim.

"Çarpışmadan da karşılaşabiliyormuşuz."dedi gülerek.Gülmek bir insana bu kadar mı yakışır ki.

"Kendinize mi elbise bakıyorsunuz?"diyerek ben de sırıttım ona.

"Farkında değilsiniz sanırım, arka tarafta erkek kıyafetleri var"dedi ve o yöne doğru ilerledi.

Yine son kelimeyi o söylemişti ve ben sinir olmuştum.

Üçüncü olarak belirlediğim elbiseyi alıp denedim. Aynaya bakmak için yine çıktım. Nedense gözlerim onu aradı. Ama yoktu, gitmişti.

Elbisem su yeşili, biraz kalın askılı, kısa sade bir elbiseydi. Tam da üzerime oturmuştu. Kilolu değildim, hatta biraz kilo alsam iyi olurdu. Elbiseyi alıp çıktım. Evdeki ipli sandaletimi giyecektim altına. Sonuçta sahilde buluşucaktık.

Direkt işe gittim. Olanları Meltem'e anlattım. Keşke anlatmasaydım. Devamlı gülüyor, bana ihtimalleri sıralıyordu. Etkilenmiştim aslında haklıydı. Meltem'in her dediğine bir kulp takıyordum. Bu olanlar iki gün boyunca onun temposunu düşürmedi. Neşe ile gülüşmelerle iş yapıyorduk. Müdür ara sıra bize uyarı için geliyor, gidiyordu....

Annem de elbisemi beğenmişti. Yarın sabah ben işe gidecektim. Meltem ile anlaşmıştık. İşi olan olursa vardiya değiştirebiliyorduk.

Gülüşüne Hasret GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin