Akşamki sınıf buluşmasını hatırladım . Birden aklıma o geldi, inşallah gelmez dedim. Bizim sınıftan sırnaşık biriydi. Çok ilgiliydi bana karşı ama benden asla karşılık görememişti o zamanlar. İnşallah haberi yoktur diye dua ettim.
Fazla düşünmeyi bırakıp işe gittim. Zaman ne çabuk geçti ki. Öğlen olmuş Meltem de gelmişti."Saçlarını nasıl yapacaksın , düz yap değişik olsun."dedi.Göz attım ben de.
Öyle yapacaktım zaten uzun zamandır yapmıyordum düz olarak. İşten gelip hemen hazırlanmaya başladım. Saçlarımı düzleştirip, hafif makyajımı yaptım. Elbisemi de giyince hazırdım. Babam aşağıdan seslendi.
"Yasemin hazırsan in hadi seni götüreyim."
"Geliyorum baba çantamı alıp iniyorum."Aşağı inince annem:
"Ne güzel olmuşsun.Arada böyle elbiseler mi giysen acaba."Babam da onayladı. Anneme öpücük kondurup babamla evden çıktık. Sahile geldiğimizde 'El Ele Çay Bahçesi'nin önündeydik. Babamı öpüp inmek için kapıyı açtım. Babam:
"Yine de çok geç kalma, ararsın gelip alırım seni."dedi.
"Kalmam baba arkadaşlarım da bırakır, haberleşiriz."dedim.
Giriş kapısından içeriye girdim. Biraz ilerledim, çoğu arkadaşım gelmişti. İnşallah gelmez demiştim ama o da gelmişti, Aykut... Beni görünce:
"İşte beklenen kişi de geldi."diyerek yanıma geldi.
"Yasemin uzun zaman oldu . Seni gördüğüme çok sevindim ,yine çok güzelsin."
Hiç oralı olmadım. Lise son sınıfta hep bana askıntı olmuştu, 404 misali yapışıyordu. Bense onu sadece arkadaş olarak görmüştüm. Ama O bir türlü anlamamıştı.
Her neyse gördüğüme sevinmesem de, selam verip arkadaşlarımın yanına oturdum.İlerleyen saatlerde herkes geldi. Eskilerden konuşuyor, hocalarla olan anılardan bahsediyorduk. Kim anısını anlatmaya başlasa kahkahalar yüzünden sözü kesiliyordu. Bende aklıma gelen bir anımı hatırladım. Arkadaşlar bakın aklıma ne geldi diye anlatmaya başladım:
" Hatırlıyor musunuz coğrafya derslerini? Hoca devamlı beni ön masalara oturtuyordu ya. Bir gün serbest bırakmıştı derste. Ben yine en öndeydim. Sizlerde arka sıraya toplanıp konuşuyordunuz. Bende bir sıra bir sıra geri gide gide yanınıza gelmiştim. Tabi Mesut bir espiri yapıp ben yüksek sesle gülünce hoca bize bakıp:
" Yasemin sen ne zaman gittin oraya. Herkesi konuşturan sensin gel buraya "demişti. Sonra beni bir kitabı için öğretmenler odasına göndermişti. Ben gelmeyince pencereden bakıp biriyle konuştuğumu görmüştü . Sınıfa geldiğimde " Konuşmayı madem bu kadar seviyorsun yarın ki derse hazırlanıp geliyorsun sen anlatıyorsun ? Demişti hatırladınız mı dedim . Seda da :
" Hatırlamaz olur muyuz . Okul çıkısı gideceğimiz sahil keyfine gelemedin. Derse hazırlanacağım diye"dedi.
Hasan da : " Gelmedi ama sözlü için de 100'ü kaptı" dedi.
Sonra hepimiz gülmeye başladık yine. Ne güzel günlerdi o günler. Nasıl da özlemişiz birbirimizi...Birden çay bahçesinin kasa tarafında kara gözlüyü gördüm. İçimde bir kıpırtı oldu. Acaba burada mı çalışıyordu? Bakmamaya çalışıyordum, ama gözlerim arada ona bakıyordu. 10-15 dakika sonra ilerimizdeki masa da oturan gençlerin yanına geldi. Birden göz göze geldik. Başıyla selam verip, sohbetine geri döndü. Ben de hafif selamladım onu.
Ara sıra göz göze gelmeye başladık. Onun her baktığını gördüğümde içimde bişeyler oluyor kalbim hızlanıyordu.Bu sıcak bakışmaları Aykut bozdu:
"Ooo Yasemin'ciğim, uzaklara dalma sebebiniz ne, yoksa beni mi düşünüyorsun?"deyip yanıma oturdu."Seni düşünmek mi? Pardon da sen kimdin arkadaşım, çıkaramadım!"dedim.
Elini omzuma atıp, "Tanışalım mı o zaman prenses" dedi.Ne kadar terslesem de asla vazgeçmiyordu. Elini indirdim, terslemeye devam edecektim ki Seda geldi.
Bana göz atıp "Aaa Aykut gel içecek bir şeyler alalım."dedi ve onu çekiştirerek götürdü.
Tekrar yan masaya baktım, kara gözlü 'Ne oluyor?' der gibi başını salladı. Ben de omuz silktim sadece. Neden bu şekilde bakıştık anlam veremedim o an .
Aykut bize doğru geliyordu.Tam bişey söyleyecekken:
"Kızlar hadi sahile geçelim.Biraz kız muhabbeti yapalım"dedim.
Kalktık ve deniz kenarına geçtik. Geriye baktım. Mesut ve Hasan, Aykut'u durdurdu ve sohbete başladılar. İçimden "Oh!"dedim.
Kızlarla sohbeti koyulaştırmıştık. Herkes hayatındakileri anlatıyordu. Ben de o tatsız olayı anlattım kızlara. Başına böyle şeyler gelen sadece ben değilmişim aslında. Biz sohbete dalmıştık ki Aykut'un sesini duyduk."Kızlar sohbeti koyulaştırdınız. Yanımıza da gelmediniz. Sohbetinize beni de alın!"diyerek yanımıza geldi. Elini yine omzuma attı:
"Eeee Yasemin, var mı hayatında birisi? Ben liseden beri kimseyi sevmedim, seni unutamadım, sen de beni unutamamışsındır belki"dedi.
Ben de elini çekmeye çalışarak:
"Tabi tabi ne demezsin."dedim.
Aykut:
"Hadi kızlar siz gidin, Yasemin'le bir şey konuşacağım, sonra hemen geliriz.
Kızlara bakıp " Gidin kızlar"dedim.
Elvan:
" Emin misin Yasemin?""Eminim Elvan. Siz gidin ben de geliyorum, bu laftan anlamayacak."dedim. Aykut ne içmişse, kötü kokuyordu. Ayakta zar zor duruyordu.
"Seni seviyorum ne olur anla artık , evet de bana"dedi.
"Seni sevmiyorum, sen de bunu anla artık"dedim. Ardından :
"Kızlar bekleyin geliyorum." Diye seslendim.
Birden kollarımı tuttu:
"Müzik sesinden kimse seni duymaz. Beni seveceksin, çok bekledim, sence bu toplanma fikri kimindi sanıyorsun, geleceğini biliyordum."
"Sen mi düzenledin bu görüşmeyi" dedim.
" Ne sandın sana olan sevgim aşka dönüştü. Artık sana söylemem gerekiyordu. Ben arasam gelmezdin . O yüzden başka birinden geldi mesaj " dedi .
Kollarımı daha da sıkmıştı, kurtulamıyordum elinden."Bırak beni, bırak beni!" diye sesimi yükselttim ama kimse duymuyordu. Gözlerimden yaşlar dökülmeye başladı.
"Sanki kızın canı acıyor, bıraksan iyi mi olur acaba?!"dedi biri.
Oydu. Kara gözlü. Aykut hiç oralı olmadı:
"Denesek nasıl olur, sen de beni seversin, vazgeçmem senden"diyordu.Benim canım acıyordu. Sadece "Bırak" diyebiliyordum. Kara gözlü:
"Bırak kızı, kendi iyiliğin için bırak bence"."Gel de al sıkıyorsa"demişti ki Aykut ne olduğunu anlamadan burnunun üzerine bir kafa inmişti.
Kara gözlü:
"Yasemin hanım arkama geçin."demişti.Aykut ona vurmak istedi, ama ikinci yumruğu da yiyince sendeleyip düştü. Kalkamaz oldu. Zaten bir tuhaftı. Bu kadar kısa sürede ne içmişti ki böyle sarhoş gibi olmuştu. Ben de şaşkınlık içerisinde onları izliyordum. Kara gözlü:
"İyi misin?"dedi.
"Biraz canım acıyor ama iyiyim."dedim.
" Sizi arkadaşlarınızın yanına götüreyim".
" Sağolun" dedim.Arkadaşlarımın yanına gittik. Olanları hemen uzatmadan anlattım. Mesut ve Hasan ,Aykut'a bakmaya gittiler. Bense afallamıştım, kızlar etrafıma toplanmıştı. 10 dakika sonra babamı aradım. Gözlerim kara gözlüyü aradı ama göremedim. Babam hemen geldi ve oradan ayrıldık.
" İyimisin kızım bişey mi oldu. Yüzün kireç gibi olmuş".
" İyiyim baba birkaç kişi kavga etti de , sanırım korktum biraz" dedim . Ne diyebilirdim ki başka.
" Beni hemen araman iyi olmuş o halde" dedi ve arabayı evin önüne park etti.Eve girdiğimizde annem çoktan uyumuştu. Üzerimi değiştirdim . Mutfağa inip kendime kahve yaptım. Balkona oturdum.
Orada ne olmuştu, kara gözlü adımı nerden biliyordu ve en önemlisi sahilde yaşananlar. Oof of sonra nereye kaybolmuştu bu adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gülüşüne Hasret Gözlerim
Novela JuvenilTam her şey bitti derken biri çıkar karşınıza. Tesadüf mü kader mi tahmin edemezsiniz. Seversiniz sevilirsiniz. Peki sonra hayat bizi nasıl yönlendirir? Yasemin de böyleydi : üzgün, hayata küsmüş.... Sevdiği adam da terk etmişti. Ama bir sür...