Bölüm-40

14 2 0
                                    

        Hakan iki gün önce gelmişti. Düğün telaşından pek görüşemedik. Bütün hazırlıklarımız tamamdı.O da kendi işeriyle uğraştı durdu hep.
       Sabah sabah ayrı bir telaş vardı evde.Bugün kına gecemiz vardı . Hala inanamayordum. Sonunda mutlu bir yuva kuracaktık.
    "Kızım güzel yap şu kahvaltını, bir daha fırsat bulamazsın."

       Ben evin içinde dolanırken annem yine peşimden kahvaltı yapmam için bağırıyordu. Yine haklıydı annem. Koşturmaktan  fırsatım olmayabilirdi. Masaya oturup bir güzel kahvaltı mı yaptım.
       Hazırlıklara yardım etmek için Ezgi gelecekti. Meltem de gelmek istedi ama Okan pek  izin vermemiş. Gelmemesi daha iyi oldu aslında . Zaten hala loğusaydı. Tabi benim arkadaşım kabul eder mi akşam uğrayacağımı üstüne basa basa söyledi.

       Biz işe koyulmuştuk bile. Ezgi de gelince işlerimiz biraz daha hız aldı. Kına gecem evde olacaktı. O yüzden hazırlıklar biraz zahmetli olacaktı tabi. Biz üzerimize düşenleri yaptık. Annem gerisini halledeceğini söyledi.
       Kına gecemizin evde olmasını ben istedim.  Hakan da sağolsun kabul etti bu isteğimi.
       İlerleyen saatlerde Hakan geldi ve kuaföre gittik Ezgi ile. Annelerimiz yarın gitmek istediler kuaföre.
        Evde olacağı için çok da süslenmeye gerek yoktu. Ben :
" Saçımı şöyle yapın yeterli, hafif de makyaj istiyorum."dedim.
     Ezgi hemen müdaheleye başladı:
"Siz yengeme bakmayın. Saçları bence açık kalsın daha iyi olur gibi. Makyajı da güzel olsun.Bir daha kına gecesi mi olacak sanki."
        Ezgi'nin son cümlesiyle salondaki herkes güldü. Aslında haklıydı. Bugün benim günümdü. Her şeyin en iyisini yapmalıydık. Önce bindallı mı giyip oturdum masaya. Hep kırmızı düşünürüz ya kına gecesinde ben yeşilin çok tatlı bir rengini seçtim.
       Bir taraftan Ezgi'ye laf yetiştiriyordum bir taraftan da saçımı şekillendiren kızla konuşuyordum. Ben hiç karışmadım , saçlarım makyajım bitince ayna da kendimi güzel gördüm. Orda çalışan kızlardan birinin bindallıma bir nazar boncuğu takmasıyla gitmeye hazırdık. Hakan 'a hazırız diye mesaj attım. On dakika sonra geldi. Beni görünce hayran gözlerle  bana baktı. Bakışlarına gülümsemeyle karşılık verdim.
    Kuaförden çıkınca , fotoğrafçıya geçtik. Sadece bu günden bir kaç poz hatıra kalsın istedik. Bu yüzden de çok sürmedi sütüdyo  da işimiz. Eve gitmek için arabamıza bindik. Ezgi 'nin yerli yersiz espirilerine ne çok gülmüştüm.

Gülmeye devam ederken Hakan'a:
"Canım , gelinliğimi nereye koydunuz?"dedim.
"Nasıl nereye koyduk. Ben gelinliği hiç görmedim ki."
"Hayır yaa.. sen uğraşma ben alırım demiştin ya bana."
"Öyle mi demiştim. Unutmuşum ..."
"Hakan ciddi değilsin değil mi?"
"......."
          Ezgi de arkamızda gülünce iyice sinirlendim.
"Gülme sen de Ezgi arkadan."
" Ama yenge çok komiksiniz."
         Ezgi gülmeye devam ederken Hakan da gelinlikçiyi aradı. Ya gelinlik bu nasıl unutur ki insan . Mağazadaki kadın kapatmak üzerdeymiş. Bizi  bekleyebileceğini söylemiş. Hemen geri döndük ve gelinliği almaya gittik.
    "İçine telefon numaramı koydum. Eksik bir şey çıkarsa arayın."dedi oradaki bayan.
"Çok teşekkür ederiz."dedim.
       Hakan arabadan inmek istese de  ben indim almak için . Ne olur ne olmaz diye kendi ellerimle teslim almak daha iyi oldu.
     Eve doğru yol aldık. Yolda giderken Ezgi yine tutamadı kendini.

"Yaa gelinliği unutmak nedir canlarım. Hele kına gecesinde gelinliği unutup almaya giden  çift olarak tarihe geçebilir siniz."diye gülmeye başladı.  Biz de Hakan ile aynı anda :
"Sus Ezgi" dedik.
"Özür dilerim güzelim aklımdan çıktı bir anda gelinliği almak ." Dedi Hakan.
" Olsun canım benim . Aldık işte önemli değil."
    Ezgi gözlerini açarak bize baktı. Bu gecemizi mahvedecek değildik .Bizim ev biraz kalabalıktı. Büyük bir merasim istemedim. Hakan kınalarımız yakılıncaya kadar yanımda kalacaktı. Sonra arkadaşlarıyla biraz eğleneceklerdi.   
       İçeriye geçip oturduk. Herkesin gözü üzerimizdeydi fark edebiliyorduk. Ezgi bizdeyken  müzik işini de halletmişti. Tek tuşa basmasıyla dans müziğimiz başladı. Biz de dans için kalktık. Hakan gözlerini hiç çekmiyordu üzerimden. Gülümsedi.
"Bana hep böyle gülümse olur mu" dedim.
"Sen yanımda olduğun sürece gülümseyeceğim" dedi.
         Dans müziği bitince hareketli müzikler başladı. Ezgi de yanımıza geldi oyunumuza eşlik etti. Komşu kızlarımız da birer birer yanımıza geldiler.Uzun bir oyun havasından sonra sıra kına merasimimize geldi. Hakanla yerimize oturduk. Annem kına için yüzümü örttü. Ve kızlar o bilinen türkü ile salona geldiler.
    "Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar.
      Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler....."

     Kızlar etrafımızda dönerek türküyü söylüyorlardı. Salonumuz da çok büyük değildi, biraz da kalabalık olmuştu içerisi. Kızlar biraz zorlanıyordu dönmekte. Ben ise bir damla gözyaşı bile dökemedim. Kızlar türküyü bırakınca yüzümü açtılar. Ağlamadığımı görünce yüzümü kapatıp tekrar türküye başladılar. Ağlayamıyordum ki .Bu şekilde iki kez daha baktılar ağlayıp ağlamadığıma.Ben de ağlamayınca ellerimize kına yakmaya geçtiler. Ezgi elimi açmamı istedi, adettendir ya ben de açmadım.
"Gelin elini açmıyor Sevgi hanım!"
Sevgi teyzem de gelip elime altınımı koydu ve Ezgi de kınamızı yaktı. Sonra tekrar dans için kalktık Hakan ile. Hakan hala gülümsüyordu.
"Kına günü kızlar ağlar , sen ağlamayan ilk gelin oldun."
"Yaa öyle deme ağlayamadım işte hem mutluyum neden ağlayayım ki."
Hakan biraz daha yaklaştırdı kendine beni.
"Nasıl olursa olsun ağlama sen güzelim."

Oyun havalarına geçtik yine. Hakan bir kaç parçadan sonra gitmek istediğini söyledi. Annelerimiz de onaylayınca Hakan gitti.
Biz oynamaya geri dönmüştük ki Meltem geldi. ' Ne güzel olmuşsun' diye sarılarak bizimle oynamaya başladı. Yorulunca biraz oturdum, Meltem de yanıma oturdu. Biraz sohbet ettik tabi. Saatine baktı.
"Okan gelir birazdan . Duru uyanır ,yarın annemi çağıracağım . Düğünde daha fazla kalmak istiyorum. Bu kız beni çok yoruyor"dedi gülümseyerek.
Cümlesi bitince Okan aradı ve gitti Meltem. Gülümsedim arkasından. Ezgi ' bugün oturmak yok' diyerek tekrar oyuna kaldırdı beni.

Evimizdeki kalabalık yavaş yavaş dağılmaya başladı. Eğlenceli bir gece olmuştu benim için. Herkes gidince annem be babam ile baş başa kaldık. Annem bana odaklanmış bakıyordu, bir yandan da gözyaşlarını siliyordu.
"Senin yokluğuna nasıl alışacağız kızım" deyince annem, sarıldım sımsıkı beraber ağladık.
Babam biraz bekleyip:
"Kızı üzme artık hanım. Hadi ağlamayı bırakın bir konuşalım."

Annemle gözlerimizi silip babamı dinlemeye başladık.
"Yarın ayrılıyorsun burdan ama burası senin evin istediğin zaman gelebilirsin. Herhangi bir durum karşısında yardıma ihtiyacın olursa burada baban olduğunu unutma sakın. Seni mutlu görmek bizi de mutlu edecek."
"Biliyorum babam arkadam da olduğunu bilmek beni daha da güçlü yaşıyor. Mutluyum baba hem de çok"
"Yeni bir şehre yeni bir hayata başlayacaksın. Hakan seni gözünden bile sakınır biliyorum. Seni çok seviyoruz ve yanındayız asla unutma kızım."
"Biliyorum babacım iyiki varsınız."
Annem bu konuşmadan sonra daha çok ağlamaya başladı. Babam yine anneme ağlamamasını söyledi.Zaten babamın da gözleri doldu. Ben de onları öpüp odama çıktım. Eğer çıkmasam sabaha kadar ağlayabilirdik.
Üzerimi çıkarıp ılık bir duş aldım. Banyodan sonra yorgunluğumu daha da hissettim . Ne tuhaf bir gündü benim için. Kına anında ağlayamadım ama ailemle baş başa kalınca gözyaşlarımız dinmedi hiç.
Yatmıştım ki mesaj geldi telefonuma.
"Bugün son yalnız uyuyuşumuz güzelim. Ben de evdeyim ve yattım şimdi. Seni çok seviyorum."
" Tamam canım . Ben de seni seviyorum."
Yorgunluğa daha fazla dayanamdım , gözlerim yavaş yavaş kapandı.Yarın büyük gündü , şişmiş gözlerle dolaşamazdım değil mi?

Gülüşüne Hasret GözlerimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin