Bölüm 37

457 56 29
                                    

Kar taneleri soğuğun varlığını yoğun bir şekilde hissettiriyordu fakat pencerenin önünde dururken gökyüzünden süzülmelerini seyretmek bambaşkaydı.

Sımsıcaktı.

Aralık ayının sonları Hills'in karla yeni yeni buluştuğu zamanlar olurdu. Yağan kar birkaç ay boyunca zeminden kalkmazdı ve neden olduğu soğuk insanın içine işlerdi. Keskin bir bıçağı alıp elini kesmek gibiydi, acıtırdı.

Gün ayalı fazla olmamıştı.

Uykumu yeterince alamadığım halde bir kez uyanan zihnimi tekrar uykuya döndürmeyi becerememiştim ve şimdi pencerenin gerisinde, beyaz gökyüzünden süzülen iri kar tanelerini seyrediyordum. Her bir kar tanesi bazen hızlanan bazen de yavaşlayan bir tempoyla zemine konuyordu. Üst üste biniyor ve gittikçe kalınlaşan bir örtüyü oluşturuyordu.

Kollarımı geceliğimin üzerine giydiğim hırkanın üzerinde birleştirmiştim. Havayla beraber, büyük olan bu yatakhanenin de ısısı düşüyordu ve her geçen gün soğuğu net bir şekilde hissettiriyordu.

Soğuktan nefret ederdim.

Bakışlarımı her yeri beyaza bürüyen kar tanelerinden çekerek yatağıma yönlendirdim. Yatağımın ucunda yine kar beyazı olan elbise gelişigüzel bir şekilde sarkıyordu.

Elbiseye doğru yönelmeden önce dışarıya son bir kez baktım, kar taneleri aceleci bir şekilde koşturarak bir tipi oluşmasına neden oluyordu.

Beyaz elbiseyi alarak düzenlediğim yatağın üzerine serdim.

Elbise bir gelinliği andırıyordu.

Boğaz kısmına kadar kapalıydı, kolları uzun ve dar, eteği ise düzdü. Sade bir elbise olarak değerlendirmek mümkündü fakat sadeliği bozabilecek detayı işlemelerinde ortaya çıkıyordu. Dantellerle ve küçük inci taneleriyle süslenmiş olan üst kısmı göz alıcıydı.
Söylenmesi mümkün olan bir diğer şey ise fiyatıydı; bu elbise kesinlikle pahalı görünüyordu. Özel olarak dikilmiş gibi, usta eller üzerinde uzun saatler geçirmiş gibiydi.
Kimdi?

Bu elbiseyi gönderen kim olabilirdi?

Eğilerek elbiseyi aldım ve parmaklarımın kumaşın üzerinde dolaşmasına izin verdim.

Bugünkü Noel kutlamaları henüz başlamamıştı.

Uyanan, heyecandan uyuyamayan çoğu kız yataklarından kalkar kalkmaz heyecanla kıpırdanıyor, odadaki işlerini kutlamalara hazırlanmak için bitirmeye çalışıyordu.
Mystery uyandığında elimdeki elbiseyle yatağımda oturuyordum ve yeterince uzakta olan pencerenin perdeleri kar tanelerini izlemem için açıktı.

"Günaydın," diye mırıldandı uykulu bir ses tonuyla. "Uyuyamadın, değil mi?"

"Uyuyamadım." diye karşılık vererek ona doğru döndüm.

"Heyecanlı mısın? Döndüğünden beri prova yapmadın." dedi ve yatağından doğruldu. "Ah, bu ne soğuk!"

"Vaktim olmadı," diyerek dolaptan ona bir hırka çıkardım. "Bunu giy, sonra da inelim. Kahvaltıya inmek için seni bekledim."

"Tamam, daha hazırlanacağız." diyerek kalktı ve hırkayı üzerine geçirdi. "O elbiseyi giyecek misin?"

"Karar veremedim," dedim hala elimde tuttuğum elbiseye bakarak. "Bunun yanında benim siyah elbisem çok sıradan duruyor, değil mi?"

Lavender HillsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin