Cezalandırılan iki ayrı ailenin arasında kendimi de görebiliyordum.
Tamamen yabancıydım fakat bir şekilde cezalandırıldığımdan emindim. Bir yıl boyunca yaşadıklarımı göz önüne aldığımda en büyük kanıt ortaya seriliyordu. Döktüğüm göz yaşlarının sahibi istemeden de olsa beni bu intikama karşılık verme planının içine dahil etmişti, acaba farkında mıydı?
Canımın nasıl yandığını biliyor muydu?
"Gösterinin sonuna geldik," dedi Alex. "Hanımlar ve beyler, hepinize teşekkür ederim. Şimdi eğlencenize devam edebilirsiniz."
Arkasını döndü ve kapıya doğru ilerlemeye başladı. Arkasından bakan kalabalığa aldırış etmiyor gibi görünüyordu. Hızlı adımları saniyeler sonra yavaşlamaya başladı ve kapının kolunu tuttuğu anda tamamen durdu. "Bu arada," dedi arkasını dönmeden. "Çok güzeldi, çalışınız çok güzeldi Mrs. Aileen."
Cümlesinin sonunda, ardında büyük bir harabe bırakarak kendini soğuğa bıraktı ve kar taneleri siyah paltosunun üzerine tutunarak ona eşlik etmeye başladı.
Sertçe kapatılan kapının gerisinde kalan ve şaşkınlığıyla henüz vedalaşamamış kalabalık bir süre hareketsiz kaldı. İnsanların yüzünde onlarca duygunun ifadesi vardı; korku, heyecan, ve bazılarında gerginlik görülüyordu.
Miles öfkeyle bağırmaya başladığında sinir krizi geçirdiğini düşünüyordum. Alex'in öldüğünü öğrendiği andaki gibiydi, hatta tamamen aynı sahne yaşanıyordu. Etrafında onu sakinleştirmeye çalışan birkaç öğretmen vardı ve hepsini de sertçe iterek karşılık veriyordu.
Odağımı yavaşça ondan çektiğimde titremesini sürdüren bedenimi hissetmeye başladım, ayaklarım o kadar güçsüzleşmişti ki bir yere tutunma ihtiyacı hissediyordum.
"Clarissa!" Piyanonun önündeki tabureye doğru ilerlemek için hamle yaptığım sırada beklediğim şey gerçekleşti ve taburenin önünde düşmeden hemen önce Mystery'nin çığlığı andıran sesini duydum.
Taburenin bacaklarını sıkıca kavrayan ellerimde parmak boğumlarım cansız bir renge bürünürken sağ gözümün üzerinden süzülen sıcak bir sıvıyı hissettim ve elim istemsizce göz yaşını andıran bu sıvıyı silmek için hareketlendi. Kırmızı sıvının bir kısmı elime bulaşırken bir kısmı da yanağıma kadar süzüldü ve ufak bir damla beyaz elbisemin üzerine düştü.
"Bayılıyor!" diyordu Mystery. "Biri yardım etsin!"
Oturur pozisyona geçtiğimde Mystery'nin yanıma geldiğini gördüm, endişe dolu yüzü bir kar kadar beyazdı. Ona baktım, iyi olduğumu söylemek için kendimi zorladığımda sesim çıkmadı ve bu, uzun süredir tuttuğum hıçkırıklarımı bırakmam için tetikleyici bir hale geldi.
Göz yaşlarım yüzümden akan kana karışırken iğrenç bir görüntü oluştuğunu biliyordum. Kanın paslı bir demiri andıran tadı, tuzlu göz yaşlarıyla beraber dudaklarımın üzerindeydi ve tadı midemi bulandırıyordu.
"Geçti," dedi Mystery. "Bana bak, ağlama. İyi olacaksın."
Saniyeler sonra başka birinin varlığını hissettim, elleri bacaklarımın ve kollarımın ardında dolaşarak beni buldu ve bir kuşmuşum gibi kolayca havaya kaldırdı.
Yüzünde onda daha önce hiç tanık olmadığım bir ifade taşıyordu. "Özür dilerim," dediğinde ağlayışım biraz daha şiddetlendi. "Clarissa, özür dilerim." diye tekrarladı Anthony.
Neredeyse koşar adımları bizi kalabalığın arasından çıkardı, arkamızda büyük bir karmaşa ve gürültü bıraktık. Holden uzaklaştıkça sessizlik etrafımızı sardı fakat bu sessizlik zihnimdeki karmaşayı güçlendirdi ve başımda keskin bir ağrı hissettirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavender Hills
Fanfiction2021 Watty Fanfiction ve En İyi Karakterler Ödülleri kazananı. Tepelerini çevreleyen lavanta çiçeklerinin isim verdiği bir şehre ait olmaya çalışanların hikayesi. Lavanta Tepeleri, 1800lü yıllarda yaşayan karakterlerinin hayatlarını dram ağırlıklı b...