Bölüm 24

625 80 15
                                    

Lavanta çiçeklerinin dört bir yanı saran kokusu bu şehrin sahip olduğu en güzel şeylerden biri olabilirdi.

Açık duran pencereden içeriye dolan rüzgar yanında bu çiçeklerin kokusunu da getirmişti. Burnuma dolan bu eşsiz koku, üzerimde taşıdığım gerginliğin saniyeler içinde yok olmasını sağlamıştı.

Saçlarım esen rüzgarla hafifçe dalgalandığında şampuanımın kokusu ve lavantaların kokusu birbirine karışmıştı.

Yatağıma oturmadan önce ailemin gönderdiği zarfı es geçerek isimsiz olanı elime aldım. Ailemin gönderdiği mektubun içeriğini az çok tahmin edebiliyordum, moralimi bozmak bugün istediğim en son şey olabilirdi.

İsimsiz zarfın arka yüzünü çevirerek yapıştırılmış kısmı dikkatlice yırttım. Saman sarısı kağıtta dikkatimi çeken ilk şey kelime sayısının az seçilmiş olmasıydı. Bu bir mektuptan daha çok bir not, bir hatırlatma gibi görünüyordu. El yazısına baktığımda eğik harflerle yazılmış olduklarını fark ettim. Okunaklı ve düzgündü.

"Clarissa,

Hazır olduğunda dışarıya çıkabilirsin. Seni bekleyen bir araba olacak. Rahat olmanı istiyorum çünkü bir sorun çıkmayacak.

A."

Onun ellerinden yazılmış bu notu okuduğumda kalbim heyecanla dolup taşmıştı ve hayal kırıklığına uğramadığı için seviniyordu.

İsimsiz bir mektubun nasıl teslim alındığı hakkında hala şüphelerim vardı fakat günümü bunun gibi küçük ayrıntılara takılarak yaşamak istemiyordum.

"Alex mi o?" dedi Mystery. Yatağının hemen uç tarafında, ayakta duruyordu.

Başımı sallayarak onay verdiğimde yüzüne kocaman bir gülümseme yerleşti.

"Ne zaman?" diye sordu.

"Ne zaman hazır olursam." diyerek ufak bir kahkaha attım.

"Hadi seni hazırlayalım!" dedi büyük bir sevinçle. Yanıma gelerek beni ayağa kaldırdı ve sıkıca boynuma sarıldı.

"Önce banyo yapacağım," dedim mektubu tekrar zarfın içine yerleştirirken. "Bunu halledebilir misin?" diyerek zarfı ona uzattım.

"Elbette." dedi ve ekledi. "Bekle, ne giymeyi düşünüyorsun?"

Bakışlarım üzerimdeki elbiseye döndüğünde kararsız kaldığımı hissettim. Dolabımda da birkaç elbisem vardı fakat böyle bir günde ne giymeliydim bilmiyordum.

"Böyle bir günde ne giymeliyim?" diyerek aklımdan geçenleri sordum.

"Senin elbiselerin pek iç karartıcı," dedi dürüstçe. "Bugünün güzel geçeceğinden eminim bu yüzden karamsarlık hissettirmeyen ne varsa onu giymelisin."

Elimden tutarak beni kendi dolabının önüne sürükledi. Metal kapağı açtıktan sonra yüzüne yerleştirdiği gülümseme ile yüzüme baktı.
"Bedenlerimiz aynı, seç birini."

"Ben, bilemiyorum." dedim dolaba dönerek ve çeşit çeşit elbiselere kararsızlıkla göz attım.

"Bakalım bir." dedi ve kendi kıyafetlerini karıştırmaya başladı. "Bu nasıl?"

Dolaptan çıkardığı ilk elbisenin rengi koyu maviydi ve saten bir kumaşı vardı. Omuzları ve sırt kısmının büyük bir bölümü açtıktı. Basit bir buluşma için gösterişli görünüyordu.

"Bunu bir baloda giyebilirim." dedim beğenmediğimi ifade ederken.

"Haklısın, fazla gösterişli."

Lavender HillsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin