Alışkanlıklar değişebiliyormuş.
Sahafta güzelliğiyle merakımı üzerine çeken kitabı aldığımda okumak için can atan bir tarafım vardı. Bu tarafım kitabı günlerdir yanımda taşımama sebep olmuştu fakat kitap okunmak için günlerdir aynı yerde, parlak ahşap masanın üzerinde duruyordu.
Her zaman severek okuduğum sayfalarla gözlerimin arasına şimdi düşüncelerim giriyordu.
Yerimden kalkarak dükkanın içinde dolaşmaya başladım. İşe geleli birkaç saat olmuştu ve şimdiden sıkılmaya başlamıştım; neredeyse gelen hiç müşteri yoktu.
Tezgahın üzerinde düzgün ve sıralı bir şekilde duran kurdeleleri bir kez daha düzelterek birkaç dakika geçirdim. Askıda olanları renklerine göre sıralayarak üzerime yaptıklarımı anlamaya çalışan bakışları çektim. Eva, Dorothy ve Mr. Fox uzun süredir durdukları yerde kıpırdamadan oyalanırken dükkanda dolaşan tek kişiydim.
Hava aydınlıktı, gökyüzünde kar ya da yağmura dair herhangi bir iz yoktu. Hills ona yabancı gelen gri bulutları gökyüzünde toplamıştı; bulutlar kimi yerlerde beyaza kimi yerde siyaha yakın tonlara bürünüyordu. Havadaki soğuk ise fazla keskin değildi fakat ilkbaharın esintileri henüz buraya uğramamıştı.
Dükkanda yapabileceğim yeni uğraş arayışları içindeydim. Gözlerimi gökyüzüne diktiğim pencereden çekerek içeriye yönelttim. Temiz tezgahlar, düzenlenmiş kurdeleler ve parıldayan tahta zemin bana alayla bakmaya başlarken gözüme çöpleri doldurduğumuz kırık kova takıldı. Kovanın üst kısmı uzun olmayan bir yarığa sahipti ve keskin ucu hafifçe öne eğilmişti. Yaklaşarak kovanın önünde eğildim. Çöpleri atmak benim için hiçbir zaman sorun olmamıştı, dikkatimi vererek kesik kısımdan her zaman başarıyla muaf olmuştum. Üst üste biriken kumaşlar, kağıtlar tanıdıktı; dolup taşan kovanın tamamı onlara aitti. Elimi uzatarak çöpe bastırmayı düşündüm, çöpleri doldurduğumuz kovayı kaldırmadan önce bunu yapmalıydım yoksa bir kısmı yere dökülecekti. Sağ elim tüm gücüyle kağıtların üzerine kapanırken kırılmış tarafa dikkat ediyordum, kırılmış kısmı başarıyla atlattığıma emindim. Elimde hissettiğim bir acı verdiğim tüm dikkate rağmen elimin kesildiğini çoktan zihnimde uyandırmıştı. Acı, elimi geriye çekerken şiddetlendi ve dudaklarımdan istemsizce "Ah!" sesi yükseldi.
Elimi çektiğimde kesilen kısmın üzerinde asılı kalan ufak parçayı gördüm; parça kırılan kovaya kesinlikle ait değildi ve bu parlak, ufak şey kırılmış bir cama aitti. Baş parmağımın iç tarafında, hemen altında hafifçe sağa dönük bir kesik uzun ve derindi. Şeritler şeklinde ilerleyen kan aceleci ve yoğundu. Burnumu dolduran kanın metalik kokusu paniği hızla bedenime yaymaya başlarken yan tarafımda hareketlilik hissetim. Eva çoktan yanıma ulaşmıştı, ifadesiz gözleri kesilen elime yöneldiğinde aniden şaşkınlığa ve korkuya kapılmıştı.
"Clarissa!" diyerek tiz bir şekilde ismimin dükkanda yankılanmasına neden oldu.
Sol elim aceleyle akmaya devam ederek zemine düşmeye başlayan kanı durdurmak için sağ elimin altına kapandığında tamamen kırmızıya büründü. Buna rağmen birkaç damla kan yere süzülerek dairesel izler bıraktı.
Eva, "Eli kanıyor." dediğinde Mr. Fox ayaklandı. "Neler oluyor?" diyerek yaklaştı ve yeşil gözlerini kesilen elime dikti.
Dorothy eline geçirdiği ilk mendille yanıma yaklaşırken başımı iki yana salladım. "Önemli bir şey değil," dedim. "Sadece çöpleri atacaktım. İçinde cam kırığı olduğunu bilmiyordum."
Uzattığı mendili alarak elime bastırmaya başladım, beyaz mendilin büyük bir kısmı anında koyu kırmızıya döndü. Rengin yoğunluğu midemi hareketlendirmek için yeterliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lavender Hills
Fanfiction2021 Watty Fanfiction ve En İyi Karakterler Ödülleri kazananı. Tepelerini çevreleyen lavanta çiçeklerinin isim verdiği bir şehre ait olmaya çalışanların hikayesi. Lavanta Tepeleri, 1800lü yıllarda yaşayan karakterlerinin hayatlarını dram ağırlıklı b...