Bölüm 51

404 50 3
                                    

"Sevgili anne,

Nasılsın? 

Bugün sınavlarımızın sonuncusunu olduk, bütün öğrencilerin üzerinden ağır bir yük kalktı. Benimkinden de öyle. Artık ders kitaplarıyla kısa bir süre vedalaşacak ve kendimi dinlendireceğim. 

Bu arada sana bir haberim var, bu haberi ister sır olarak sakla istersen de babama söyle.

Birkaç gün önce çalıştığım yere Georgiana geldi. Açıkçası hiç beklemiyordum, onu aniden karşımda görmek beklenmedikti.

İyi görünüyordu, sadece her zamanki ifadelerinden biri yine yüzündeydi. Sinirliydi, onu sorup soruşturduğumuzu öğrenmiş fakat nasıl öğrendiğine dair bir fikrim yok. Bu sinirle bana birkaç laf söyledi ve bunları size iletmemi istedi. Çalışıyoruz, dedi. Yolumuza taş koymayın, bizi aramayın, aramaktan vazgeçin, dedi. Evli olduğunu hatırlattı.

Anne, ben de artık onun peşini bırakmanız gerektiğini düşünüyorum. İstediği takdirde benim yanıma kadar gelebilen biri, eğer isterse sizin yanınıza da dönebilir. Biraz zaman geçmesi ve herkesin aklını toparlayabilmesi kalıcı ilişkiler üzerinde önemli. Lütfen, babama söyleyeceksen de mantıklı olanın bu yönde olduğunu anlat. Kimseyi zorlayamayız..."

İlkbahar aylarındaymış gibi hissettiren ılık bir güne uyanmıştım. Güneş, yatakhanenin bir kısmına can katmaya başladığında çoğunluk uyuyordu. Derin sessizliğin içinde, yatağın üzerinde, ayaklarım soğuk betona değerken bir süre oturmuş ve düşünmüştüm. Georgiana'nın ani ziyaretinin üzerinden birkaç gün geçmişti fakat sözleri etkisini ilk gün gibi koruyordu. Üzerimi değiştirirken, kahvaltı yaparken ve ardından girdiğimiz sınavlar esnasında da aklımın bir köşesinde sözleri vardı. Nasıl bu kadar etkili olabilmişti? 

Sınav sonrasında günün devam ediyor oluşu öğrencilerin çoğunu okul dışına şehre gezmeye ya da evlerine yönlendirmişti. Neşe içinde dağılan bu öğrencilere kesik kesik bakışlar atarken okul bahçesindeki oturaklarda oturuyor ve anneme göndereceğim mektubu yazıyordum. Mystery karşımdaydı ve bir mektup da o yazıyordu. Mektup, ailesine değildi.

"...İşim olmayan ilk anda geleceğim, seni özledim anne.

Clarissa."

Kağıdı özenle katlayıp zarfa yerleştirirken serinlik hissi yaratan bir rüzgar saçlarımı savuruyordu. Güneş hala gökyüzündeydi, varlığı birkaç aydır ölü olan doğanın yeniden canlanmasına sebep oluyordu. Bununla beraber kalbimde de yeşermeye başlayan bir şeyler vardı. 

"Bitirdin mi?" diye sordum başımı kaldırmadan önce.

Yüzündeki gülümseme sürmeye devam ederken, "Bitmek üzere," dedi. "İsmimi yazıyorum."

"Bugün postalamaya ne dersin?" diye sordum. "Hava çok güzel, bir de herkesin gidişini izlemek onlara özendiriyor."

"Tamam," dedi kelimeyi uzatarak. Kağıdı katladıktan sonra zarfa yerleştirdi. Güneş, yüzüne vurduğu için kıstığı gözlerini önce gözlerime ardından başka bir yöne çevirdi. "Ama önce biraz beklemeliyiz."

Bir elim mektubu tutarken, "Neden?" diye sorduğumda bir hareketlilik oluştu. Bir gölge önce masanın üzerine düştü, ardından gölgenin sahibinin yanımdaki boş yere oturduğunu gördüm. 

Ona döndüğümde panikleyerek, "Ne yapıyorsun?" dedim. Alex beklenmedik bir şekilde yanımıza gelmiş ve dikkat çekecek bir davranışta bulunmuştu. 

"Merhaba Mystery," dedi beni duymazdan gelirken. "Nasıl gidiyor?" 

Mystery başını iki yana sallayarak güldüğünde Alex bana döndü. "Ah," dedi. "Clarissa da buradaymış." Ardından Mystery'e eşlik ederek gülmeye başladı. 

Lavender HillsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin