BÖLÜM 19.

43.3K 3.8K 5.2K
                                    



tamino - sun my shine

imagine dragons - warriors

mor ve ötesi - oyunbozan

kendimden hallice - sakince yoruldum      *Bulut için*


BÖLÜM 19.

Bazen herkes bir yerlere saklanırdı. Bulunmak istediği kişi gelene kadar kalbi boğazında çarpar, beklerdi.

Bazen de herkes koşarak kaçardı. Fakat her ardına baktığında peşinden gelen birinin olmasını umardı.

Eğer gerçekten yalnızsa o kişi, kimse aramaz, peşinden koşmazdı.

Ben o yalnızlardan biriydim. Dolaba saklanırdım annem yüzünden. Babamın, abimin beni bulmasını beklerdim. Fakat onlar beni hiç aramadı ve ben bulunmadım.

Ben o yalnızlardan biriydim. Bazen nefesim tükenene kadar sokaklarda koşardım. Peşimden  kimse gelmezdi. Çünkü onlar hiç beni takip etmediler bu zamana kadar.

En sonunda dayanamayıp ben onlara geldim. Bu sefer ise beni kovmaya çalıştılar.

"Ailelerimizle yediğimiz iki yemek de neden zehir oldu?"

Sesiyle beraber düşüncelerin boğucu deryasından çıkıp ona odaklandığımda çatalını salatasının içinde döndürdüğünü fark etmiştim. Kaşlarım havalanırken, "Sanki doğru dürüst bir şey yiyordun da," diye homurdandım. Hafta sonuydu. Buluşmak istemişti ve ben de kabul etmiştim.

"Taktın yediklerime," diye söylendi. Son zamanlar onun yediği salatalar, elmalar beni oldukça rahatsız ediyordu.

"Yemediklerine." Onu düzelttiğim sırada gözlerime dokunmuştu gök maviliğini barındıran hareleri. İçim bir an titreşim modundaymış gibi titredi.

"Ellerinle yedirmeyi deneyebilirsin. Asla geri çevirmem."

Bana meydan okuyordu. "Bakıcın mıyım ben senin, Bulut?"

"Olabilirsin," deyip göz kırptı. "Hem sen niye dokunmadın bol etli dönerine? Bumbuz olmuştur. Yenisini söyleyeyim mi?"

Başımı iki yana salladım. "Yok." Elimi kocaman ekmeğe götürerek dönerden ısırık aldığımda beni izliyordu pürdikkat. Lokmamı çiğneyip yuttuğumda, "Canının çekip çekmediğini sormayacağım. Öyle bakmayı kes," dedim. En son bunu sorduğumda çok yanlış anlayıp dudağımın kenarından öpmüştü çünkü.

Sırıttı. "Tüh."

Dönerimden birkaç ısırık daha alıp tabağa bıraktığımda daha fazla yiyemeyeceğim için geriye yaslandım. Bulut o sırada limonlu suyunu içiyor, gözleriyle mekânı tarıyordu. En sonunda arkamdaki cama gözleri iliştiğinde, "Hayda," diye homurdandı.

Anında arkamı döndüğümde Nail'in camı öptüğünü fark etmiştim. Yüzümü ekşittim. "Ne yapıyor bu maymun kılıklı şey?" Sinirle Bulut'a döndüm. "Telefonundan o uygulamayı neden silmedin?"

Dudaklarını birbirine bastırdı şüpheli bir hâlde. "Silemem."

"Neden?"

"Çünkü silerse onunla ilgili çok önemli bir bilgiyi seninle paylaşırım, kumacığım." Nail'in sesiyle başımı kaldırdığımda elini dudaklarına götürerek bana öpücük attı ve yanıma oturdu.

Bulut uyarıcı tavırla, "Sesini kes," dediğinde gözlerimi kısarak her ikisine ölümcül bakışlar atıyordum. Benden sakladıkları başka ne vardı bunların?

ROTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin