BÖLÜM 10.

46.5K 3.8K 4K
                                    


NF - Oh Lord

🌤

BÖLÜM 10.

Bu zamana kadar bana duyulan en hakiki duygunun nefret olduğunu hissetmiştim. İnsanların bana karşı beslediği nefret duygusuna olan inancım tamdı. Bazıları genelev işleten bir annenin kızı olduğum için benden nefret ederdi. Bazıları annemin babamın hayatına girme şeklinden dolayı benden nefret ederdi. Bazıları sırf doğduğum, Efe'nin hayatına daha beşiğimde gölge düşürdüğüm için nefret ederdi. Bazıları Melike Hanım'ın geçirdiği sinir krizlerinden, Efe'nin bozulan psikolojisinden dolayı beni sorumlu tutardı. Fakat çoğu buraya gelip yerleştirdiğim için beni bir kaşık suda boğup öldürmek isterdi. Çünkü onların gözünde babamdan ileride aslında hakkım olan mal varlığının bir kısmını talep edebilirdim.

Oysa tek kuruş istemeyecektim.

Çünkü onun ailesi ben değildim. Asla olmayacaktım.

Benden nefret eden iki insan şu an buradaydı. Dün akşam babam babaannem ve dedemi Name'ye getirmiş, Nail'i arayarak benim de gelmemi istemişti. Nail evde olmadığı için beni buraya getirme görevi Nihat'a kalmıştı.

Hasta yatağında uzanan babaanneme acımam mı gerekirdi? Ona karşı herhangi bir hissi besleyebilecek kadar duyarlı bir insan olduğumu sanmıyordum. Sanki ona baktığımda kalbim atmıyor, damarlarımdaki kan kuruyormuş gibiydi.

Hasta yatağı salonun camdan kapılarının yanındaydı. Çoğu zaman oturduğum pergolama bakıyordu manzarası. Büyük ihtimal pergola yerine çatı katını tercih etmem gerekecekti artık.

"Kızım?" Bu hitap neden bana değilmiş gibi doluyordu hep kulağıma? "Hoş geldin demeyecek misin?"

Bakışlarım babamı bulduğunda, "Neden?" diye sordum ruhsuz bir sesle. "Bu evde misafir olan benim. Onlar değil."

Nihat kurduğum cümleyle beraber şaşkın bakışlarıyla bana döndüğünde, "Güniz," demişti kısık sesle. "İyi misin?"

Mimiksiz surat ifadesiyle ona döndüm. "İyiyim. Neden kötü olmam gerekiyor ki? Bu kadın hastalanabilir, hatta ölebilir. O ve kocası benim zerre kadar umurumda değil."

"Güniz!" dedi bu sefer sert kadın sesi. Başımı mekanik bir şekilde Melike Hanım'a çevirdim. "Terbiyesizlik yapma."

"Terbiye mi verdiler bana Melike Hanım?" diye sesimi yükselttim bu sefer. "Unuttunuz mu? Anne ve babam bana terbiye vermeye vakit mi buldu?" Son cümlemle beraber ayaklandığımda bana seslenen babamı bile umursamadan merdivenleri çıkıp kendimi odama atmıştım.

Birkaç saniye sonra kapı açıldığında, "Konuşmak istemiyorum! Lütfen ailenin yanına dön!" dedim dişlerimin arasında. Babamın beni teselli etmesine ihtiyacım yoktu.

"Beni kovuyor musun?" Nihat'ın alaylı sesiyle ona döndüğümde sırtını kapıya yaslamış bir şekilde bana baktığını fark etmiştim.

Dudaklarımı ıslatıp, "Özür dilerim," diye mırıldandım. Yatağa otururken o da çalışma masamın önündeki sandalyeye oturmuştu sessizce.

"Dışarı çıkalım mı?"

"Hayır."

"Peki, ne yapmak istersin?"

"Hiçbir şey."

Israr etti. "Güniz, senin için yapacağım bir şey olmalı."

İç çekerek başımı kaldırdım ve ona baktım kararlı bakışlarla. "Benim için yapabileceğin hiçbir şey yok."

ROTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin