BÖLÜM 12.

44.3K 3.8K 3.4K
                                    

Lütfen önceki bölümlere ve bu bölüme oy verdiğinizden emin olun. Sevgilerle...

ali gatie - what if told you that i love you

🌤

BÖLÜM 12.

Nail'in sesiyle beraber ona döndüğümde kalbim boğazımda atmaya başlamıştı. Efe hâlâ odada mıydı? Endişeli gözlerim odanın içerisine doğru döndü. "Merak etmeyin, ilk onları bastım ve ikisini aşağı gönderdim. Sizi kurtarmak için!"

"Bizi nasıl buldun?" diye sordu Bulut huysuzca.

"Telefonunda takip uygulaması var, sevgilim. Kumaya razı olabilirim ama nerede olduğunuzu da bilmek zorundayım."

Yüzümü buruşturup, "Sensin be kuma!" diye cırladım. O sırada hâlâ Bulut'un dizlerinde oturduğumu fark ettiğim için ayaklandım hızla. Başımı Efe'nin odasının içerisine uzattığımda burada olmadığından emin olmuş, rahat nefes almıştım.

"Buradan da diğer balkona, oradan da Güniz'in odasına mı geçeceksiniz?"

"Ha?" diye sordum şaşkınca. "Buradan benim odama gidilebilir mi?" Arada bir koridor ve malzeme odası vardı oysaki.

"Spiderman çok izledin sen," diyerek ayağa kalkmış, Nail'in kafasına vurmuştu Bulut. "Koridoru kontrol et. Kimse yoksa Güniz Işık odasına geçsin."

"Ama!" Nail'in ağzını kapatmaya çalıştığında bu sefer başımı iki yana sallamış, Efe'nin odasına doğru adım atmıştım. Odasına birkaç kereden fazla girdiğim olmamıştı çünkü izin vermiyordu. En son sarhoş olduğu gün Uğur ve Nail'le beraber odasına girmiştim. Odasının duvar rengi beyazdı fakat tüm mobilyaları lacivertti. Duvarlarında Tracy Mcgrady, Kobe Bryant, Magic Johnson posterleri vardı. Bu üç efsaneye hayran olduğunu, onları örnek aldığını biliyordum. Basketbol hakkında pek konuşmazdı evde çünkü babam onu bu konuda pek desteklemiyordu. Fakat yine de hayali olduğunu, okul kaptanlığından ileriye gitmek istediğini biliyordum.

Masasının üzeri bomboştu ama duvarda büyük bir pano vardı. Panoya annesiyle, Öznur'la, arkadaşlarıyla fotoğraflarını asmıştı. Ortada ise kendi küçüklüğünden kalma birkaç fotoğraf vardı. O an gözlerim yanındaki küçük çocuğa iliştiğinde bunun Bulut olduğunu anlamam uzun sürmemişti. Mavi gözlerini o gün bana diken o çocuk kocaman gülümsüyor, öndeki eğri süt dişlerini kameraya gösteriyordu.

Onu unutmuştum. Ya da unutmak istemiştim.

Fakat o benim son kez yanında dilek dilediğim kişiydi.

Silkinip düşüncelerimden arındığım sırada Nail dışarıyı kontrol ederek bana eliyle işaret vermiş, odama geçmem için beni gizlemeye çalışmıştı. Eğilerek peşinden koridoru ilerleyip odama girdiğimde o ve Bulut da gelmişti.

"Siz hayırdır?"

Nail'in gözleri odamda gezindi. "Bir arkadaşa bakıp çıkacağız." O sırada masamın üzerinde üst üste yığılmış kitapları görmüş, şaşkınlıktan ağzı açık kalmıştı. "Tövbe bismillah! Bu kadar ders kitabıyla ne yapıyorsun? Ve bu kocaman harita da neyin nesi? Gözlerim acıdı!"

"Üniversiteye hazırlanıyorum. Hani son sınıfız ya?" Bulut bu dediğime karşılık güldü.

"Üniversite için bu kadar çok okumak mı gerekiyordu ya?" Nail elini uzatıp kitapları inceledi. "Ama aynı kitabın başka yayınevleriyle basılmış hâli var. Neden?"

Omuz silktim. "Tüm yayınevlerinden çıkan her konu kitabını aldım. Bazen birkaç cümleleri farklı oluyor. Hepsini okumam gerekiyor."

Çenesi yere değecek gibi oldu. "Sen delisin." Bu sefer haritayı incelemeye başladı, parmağı Afrika kıtasında gezindi. "Namibya diye ülke varmış."

ROTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin