BÖLÜM 26.

44.4K 3.3K 3.7K
                                        

İletişim için : Instagram / lemveli
Şarkı listeleri için : Spotify / lemveli
Tanıtım videoları için : YouTube / Leman Veli

🌤

mazhar alanson - ah bu ben

ruj - bu güneş yakar bizi

suzan hacıgarip - imkanı yok

redd - aşk, virüs


BÖLÜM 26.

O anın içerisine hapsolmuştum. Kendi çığlığımın okyanuslarında boğuluyor, elimi uzatıyordum. Bir insan kimsenin tutmayacağından emin olduğu elini her defasında yardım dilercesine uzatır mıydı? Yine eli boş kalmıştım. Kalbimin binlerce kez kırılmış küçük parçalarında artık kırılacak, dağılacak yeri kalmamıştı.

Ben de atladım.

Kanatlarımı koparanlara inat uçmayı umarak atladım.

Uçamadım, yere çakıldım.

"Saçım..." Sızlanarak koşmaya başladığım yolda acıyla inliyordum. Saç diplerimin acısını neden hâlâ bu kadar derinden hissedebiliyordum?

"Gün?"

Sesi aradım pervasızca. O anın içinde olmasına imkân yoktu. O zaman bu bir kâbus muydu?

Gözlerimi açmaya çalıştım. Sonra onu gördüm. Puslu görüntüsüne rağmen bana doğru eğilen simasını gördüğümde yattığım yerden doğrulup kendimi kollarının arasına bırakmıştım.

"Bulut..."

"Kâbustu," diye konuştu. Kolları bedenime dolanırken sırtımı sıvazlamaya başlamıştı. "Buradayım."

Kaşlarım çatılırken kollarından çıkmadan, "Buraya nasıl geldin?" diye sormuştum.

"Balkondan."

"Efe'nin balkonundan mı atladın?"

"Evet," diye doğruladı. "Sapık değilim. Sen geceleri üzerini açıyorsun. Bunun bilincindesin. Bu yüzden yazları bile kalın, kapalı pijamalarınla uyuyorsun. Kimsenin üzerini örtmek için odana gelmeyeceğini düşünüyorsun, üşüyorsun, kendine sarılıyorsun ama ben geliyorum, Gün. Pencereden giriyorum odana."

Bunları nasıl fark edebilirdi? Kalbim cümleleriyle beraber teklediğinde durumu şakaya vurarak nabzımı kontrol altına almaya çalıştım. "Edward Cullen?"

Güldü. "Roman okur muydun sen?"

"Yok," dedim. "Filmlerini izlemiştim. Kitapları daha mı iyi?"

"Kitaplar her zaman filmlerden daha iyidir."

Hiçbir şey söylemeden ona daha sıkı sarılmak istedim ama aramıza giren kolum buna izin vermiyordu. Üstelik alçıya alınmış sağ kolum sanki bizi ayırmak ister gibi sızlamaya başlamıştı. "Teşekkür ederim," diye fısıldadım. Sol kolum omzuna tutunmuştu. "Burada olduğun için. Günlerdir başka işin yokmuş gibi yanımdasın."

"Senden önemli bir işim yok."

Bu sefer geri çekildim ve komodinin üzerindeki lambayı açarak ona döndüm. Suratındaki ifade sinirlenmeme neden olmuştu çünkü benden başka işleri olmalıydı. O son sınıf öğrencisiydi. Bu kadar umursamaz davranamazdı.

"Okula gitmen gerekiyor. Maç varmış diye duydum. Antrenmanlara katılmalısın."

Endişe etmememi istemiyormuş gibi gülümsedi. "Sen bunları dert etme. Bir şey istiyor musun? Cips stokladım dolabına."

ROTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin