BÖLÜM 39.

26.5K 2.2K 984
                                    


PVRIS - Old Wounds

BÖLÜM 39.

Parmaklarımı ve avucumu ısıtan sıcak karton bardağı masanın üzerine bırakarak etrafa göz gezdirdim. Üniversite liseden oldukça farklı sayılırdı. Belirli bir forma yoktu. Herkes istediği gibi giyiniyordu ve gerçekten çok tuhaf tarzlarda giyinen insanlar vardı. Hocalar lisedeki gibi kimsenin saçına, sakalına, etek boyuna, paçasına karışmıyordu. Derslere girmediğimiz zaman bizi karalamıyorlardı. Dersi dinleyip dinlememek bile kendi seçimimizdi. Çoğu kişi arka sıraya geçip yanında getirdiği kitabı okur, bazıları telefonunda PUBG oynardı.

Ön sıralarda ise ben ve benim gibiler not tutardı. Vize zamanı gelip çattığında da bugün gördüğüm gibi arka sırada oturan herkes gelip benden notları istemeye başlamıştı.

Bencil bir insan olamıyordum. Mesela benim gibi not tutan Tuğçe bilerek birkaç kişiye eksik notlar vermişti. Özellikle hocaların çıkacağını söylediği soruları kendisine saklamıştı.

Elbette burada da birinci olmak istiyordum ama birinci olmak için başkalarının üzerinden geçersem zaferin hiçbir anlamı olmazdı.

Ben her zaman onurumla, gururumla savaşmıştım ve basit bir vize sınavı kendime olan saygımı, sevgimi bana kaybettiremezdi.

"Işık," diyen sese dönüp dönmemek arasında gidip geldim. Bana kimse Işık demezdi. Çoğu Güniz diye hitap ederdi. Bazıları Güniz Işık derdi ama asla kimse sadece Işık diye hitap etmezdi. Birkaç saniye sonra omzumun üzerinden geriye baktığımda bizim sınıftan bir çocukla karşılaştım. "İsmin Güniz Işık değil mi?

Başımı onayla salladım. "Evet ama ilk kez biri Işık diyor."

Tebessüm ederek, "Kardeşimin ismi olduğu için daha yakın geldi bana," diye mırıldandı. "Müsaaden varsa oturabilir miyim?"

"Tabii," diyerek karşımdaki sandalyeyi ona gösterdiğimde ağır adımlarla gelip karşıma oturdu.

"Hemen konuya giriyorum. Bizim çocukların durumu vahim. Açıkçası önde oturan kızların çoğu notlarını paylaşmayı reddetti. Tuğçe de çoğuna eksik şeyler yollamış. Ben kimseden not istemeyecektim çünkü aklımda sen vardın."

Gözlerimi kıstım. "Belki ben de eksik not vereceğim? Ne biliyorsun?"

"İşte onu yapmayacağını biliyorum," dedi emin bir tonla. "Sebebini sorma, çünkü daha ben de bulamadım ama sen birilerinin dersten kalmasıyla mutlu olacak biri değilsin bence. Kesin birinci olacaksın. Hakkın."

"Analiz yeteneğini mi geliştiriyorsun üzerimde?"

"Evet," dedi. Dişlerini göstererek gülmeye başladı. "İlk deney sensin."

"Ben zaten notları verecektim size. Hatta pdf hâline getirdim, mailinize yollayabilirim."

"Biliyordum!" Yumruğunu sıkarak elini yukarı kaldırdı zaferle. "Analiz yeteneğime inanmayanlar utansın."

"Hepinize başarılar dilerim."

"Ben de sana dileyeceğim ama başarının öz evladısın."

"O kimsenin öz evladı değil, Mete." Konuşmamızın arasına giren tanımadığım bir kız sesi duyduğumuzda ikimiz de ona doğru kaldırdık başımızı. Bu kızı daha önce gördüğüme yemin edebilirdim sanırım. Kumral saçları, ela gözleri bana oldukça tanıdık geliyordu. "Name'de ona gayrimeşru derdik. Buralara kadar gelmiş o gayrimeşru kız. Hayret."

Gayrimeşru.

Üzerime yapışan bu etiketten kurtulmamış mıydım?

Boğazım düğümlenmeye başladığında, "Ne saçmalıyorsun sen Yeliz?" diye sordu Mete. "Yine kıskanç damarın mı kabardı? Bıktım kızım senden. Çık git buradan."

ROTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin