Aviva - Princesses Don't Cry
BÖLÜM 2.
Gözlerimi odamda açtığımda dünün tüm görüntüleri film şeridi gibi zihnimden geçti. Başım ağrıyordu ama sebebinin içtiğim bir kadehte olduğunu düşünmüyordum. Dün başımı çarpmış olabilir miydim? Kaşlarım bu fikirle uyanır uyanmaz çatıldığında yerimde doğrularak başımı yokladım ve teorimin doğru çıktığı bir yara bandına rastladım alnımla şakağımın arasında.
Ayaklarımı yataktan sarkıttığımda sol taraftaki aynanın karşısına geçmiş ve yitik görüntüme karşılık yüzümü buruşturmuştum. Üzerimde dün giydiklerim vardı ama yırtılan çorabım çıkartılmış, dizime ise sargı yapılmıştı. Bunu kim yapmıştı? Melike Hanım'ın üzerimi değiştirmesine imkân yoktu. O bana dokunmaz, temas etmezdi. Babam? Peri teyze?
Saate baktığımda daha servisin gelmesine bir saatten fazla olduğunu fark etmiş ve kendimi koridordaki banyoya atarak duşa girmiştim. Yüzümdeki tüm makyaj akıp gitmişti ama duşun sonucunda hem yara bandı hem de dizimdeki bandaj ıslanmıştı. Islanan bandajları bornozumu giymeden çıkarmıştım. Başımdaki çok küçük bir sıyrıktı. Saçlarımı döksem görüneceğini bile sanmıyordum ama dizim kötü görünüyordu. Bugün okul formasının pantolonunu giyersem daha iyi olurdu sanırım.
Bornozumun kuşağını sıkıca kapatıp banyodan çıktığımda kendimle beraber buharların da dışarı çıkması bir oldu. Başımı kaldırıp etrafa bakındığımda odasından çıkan Efe'yle karşılaştım. Gözlerimiz birbirine dokunduğunda yutkunduğunu gördüm.
Konuşmadık. Zaten onunla pek konuşmazdık.
Birkaç saniyeden fazla bana bakması kaşlarımın sorgu dolu biçimde çatılmasına neden oldu. Gözlerini ilk çeken ve ilk arkasını dönen bendim. Odama seri şekilde girdiğimde derin nefes almış ve onun tuhaf bakışlarının etkisinden kurtulmaya çalışmıştım birkaç dakika. O an komodinin üzerinde gördüğüm poşet ve not dikkatimi çektiğinde elimi uzatarak notu kavradım.
"Dizindeki yarayı temizleyip sarmayı unutma. Pantolon giyin bugün. Saçlarını açık bırak."
Babamın el yazısı değildi. Peri teyze olsa kendisi bunu söylerdi. Efe zaten olamazdı. Hem onun el yazısına da benzemiyordu.
Kimdi çoraplarımı çıkarıp yaralarımı kapatan ve bu notu yazan?
Dudak bükerek düşünceler eşliğinde dizimdeki yarayı poşetten çıkan oksijenli suyla temizledim ve bandajla kapattım. Okul formamızın pantolonu gri rengindeydi ama dar değildi. Momjeans tarzındaydı, bu yüzden beni rahatsız edeceğini düşünmüyordum.
Üzerimi giyindikten sonra saçlarımı kuruladım ve rastgele düzleştirmeye başladım. O an aklıma dün gece ismimin ilk hecesiyle bana, "Gün," diye birinin seslendiği gelmişti. Ses kime aitti? Hatırlamıyordum. Ama içimden gelen bir ses bana dün mesaj atan, üzerimi değiştirmem için poşette forma atan kişiyle aynı olduğunu söylüyordu.
Yüzüm duştan sonra makyajdan arındığı için hiçbir şey sürmek istemedim ve sadece nemlendirici krem kullandım. Telefonumu komodinin üzerinden aldığımda gelen arama ile mesajları bildirimden görmek bir an boş midemin bulanmasına sebep olmuştu. Numarasını kaydetmeye bile gerek duymadığım annem beni defalarca aramış ve mesaj atmıştı. Bu kaçıncı numarasıydı, bilmiyordum ama onu engelledim tekrar.
Tamamen hazır olduğumda aynada son kez kendime bakmış, parfüm sıkarak odadan dışarı çıkıp aşağıya inmiştim. Peri teyze mutfakta kahvaltımızı hazırlıyordu. Mutfağa girerek, "Günaydın," dediğimde bana dönerek ellerini önlüğüne sildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROTA
Teen Fiction"Sen kimsin?" "Gün ışığını öldüren biri. O yüzden kim olduğumla ilgilenme. Yoksa sönersin, Gün." 24.08.2020 © Tüm Hakları Saklıdır.