Sia - Elastic HeartBÖLÜM 9.
"Haritacı kız, tam not almışız projeden. Allah ne muradın varsa versin. Sonunda babam beni evladı olarak kabul edecek. Akşam mutluluktan ağlayacak adamcağız!"
Nail peşimden koşturup yüksek sesle konuşmaya başladığında elimdeki büyük kitapları kafasına geçirip onu susturmamak için kendimi zor tutuyordum. Tam not almamdan daha normal ne olabilirdi? Ben sınıf birincisiydim! Hatta bu dönemden sonra hedefim okul birincisi olmaktı. Çünkü okul birincisi olmak hem de Name şehrinin birincisi demekti.
Hiçbir şey söylemeden yoluma devam edeceğim sırada önümü kesti. "Söyle bana ne hediye edeyim sana?"
"Yokluğunu."
Yalandan düdük büktü. "Kırılıyorum ama! Zaten elimden sevgilimi de aldın. Buna rağmen sana beyaz bayrak sallıyorum." Bu çocuğun Bulut'la derdi neydi?
Yanından geçerken, "Sence bu benim ne kadar umurumda?" diye sordum. Onun bana beyaz bayrak sallamasının nazarımda hiçbir değeri yoktu. Efe'nin hiçbir arkadaşı beni ilgilendirmiyordu.
Nail, "Senin şu cool'luğun beni bitiriyor!" demişti hayran tonla. "Bunun bir ilacı varsa hemen kendime enjekte ederdim."
"Nail," dedim sıkıntıyla nefesimi verip. "Bitti mi?"
Koridoru dönen Bulut'a doğru her ikimiz aynı anda başımızı çevirdiğimizde bir an için dün gece bana dediği şey aklıma gelmişti. Her şeyini Efe'ye borçlu olduğunu ve buradaki her şey tabirinin kardeşi olduğunu dile getirip telefonu yüzüme kapatmıştı ve o zamandan sonra konuşmamıştık.
Üzerindeki siyah futbol forması ve dizlerinin birkaç karış üzerinde biten şortuyla okulun ortasında gezme sebebini merak etsem de bunu ona sormadım. Nail ise benim aksime, "Çok seksi görünüyorsun," demişti anında. "Seni ekmeğin arasına koyup üzerine mayonez sıkarak yiyesim var." Midem bu cümlesiyle kalktığında biraz daha devam ederse kusacağımdan emindim.
"Nail, dilini yutar mısın?"
"Emredersin, aşkım," dedi Nail sırıtarak. "Tabii Güniz'i üzerime kuma getirdiğin için onun yanında aşkımızı bu kadar bariz yaşamamız etik olmaz."
Onlara yüzümü buruşturarak bakmaya başladığımda Nail koşar adım yanımızdan uzaklaşmış, Bulut ise bir adım daha atarak karşımda durmuştu. Gözlerimi kısıp, "Sosyal mesafeni koru," dedim.
Tebessüm etti. "Herkesin gözünde sevgiliyiz. Unuttun mu?"
"Kötü şeyleri unutmam mümkün mü?" diye mırıldanıp kafeteryaya doğru yürüdüm. Bana eşlik etmeye başladığında, "Neden formanı giydin?" diye sormuştum. Antrenman olsa bana haber vermesi gerekirdi sonuçta.
"Ilgar'la özel bir antrenman yaptık. Coğrafya dersi olduğu için seni çağırmadım."
"Maç iki gün sonra," dedim. "Sanırım biraz heyecanlıyım."
Gülümsedi. "Sneijder olmanın sorumluluğu ağırdır."
Birlikte kafeteryaya girdiğimizde tüm gözlerin üzerimizde toplandığını hissetmiştim. Ortada Bulut'un her zaman oturduğu masa vardı. Masada şu an Nail, Uğur, Öznur ve Gizem vardı. Efe hâlâ geri dönmemişti ve Bulut da benim masama oturacağını söylemişti.
Ben onların masasına oturup kimsenin bana saygı duymasına izin verecek biri değildim.
Bulut çok istiyorsa benimle beraber hiçbir özelliği olmayan küçük masama oturabilirdi. Ve öyle de yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ROTA
Genç Kurgu"Sen kimsin?" "Gün ışığını öldüren biri. O yüzden kim olduğumla ilgilenme. Yoksa sönersin, Gün." 24.08.2020 © Tüm Hakları Saklıdır.