Şaşkınlıkla ona bakmak dışında hiçbir şey yapamıyordum. Bu da nereden çıkmıştı? Nasıl bir kadındı bu? Böyle şeyler söylemeye nasıl cüret edebilmişti? Sinirlendiğimi hissettim. Bu kadın Edmond'dan ne istiyordu?
"O kadına inandın mı gerçekten?" dedim şaşkınlıkla. Edmond tekrar bana baktı. Ama bakışları her zamankinin aksine kızgındı. Hem de çok kızgın.
"Elinde kanıtları vardı... Kanıtları vardı. Babamın Frank Rogers olmadığını gösteren bir DNA testi vardı. İnanmayıp ne yapmamı bekliyorsun Erna?" dedi kızgın bir sesle.
Ne yapacağımı, ne diyeceğimi şaşırmıştım. Haklıydı. Bu kadın da kimdi? Ve neden şimdi konuşmuştu Edmond ile? Elinde kanıtlar olduğuna göre bu gerçeği uzun zamandır biliyor olmalıydı. Neden şimdi söyleme gereği duymuştu? Anlayamıyordum. Kafam karman çorman olmuştu.
"Haklısın... Peki ne yapmayı düşünüyorsun? İstersen önce içeri geçip konuşalım." dedim sakin bir sesle.
"Bunu sormadan rahat edemeyeceğim." dedi kapıyı çarpıp çıktı.
Bense arkasından kalakaldım. Gideceğini hiç hesaba katmamıştım. Ne yapmam gerekiyordu? Sanırım haber vermem gerekiyordu. Am annesinin numarası yoktu ki bende. Bu yüzden ben de Emily'i aradım. İlk çalıştı açtı. Emily'nin bu yönünü seviyordum. Özellikle şimdi.
"Efendim?" dedi.
"Emily? Evde misin?" dedim telaşla.
"Hayır değilim. Ne oldu Erna? İyi misin?"
"Ben iyiyim. Ama Edmond oraya geliyor."
"Ee.. Tamam. Ama neden telaşlandığını anlamadım."
"Bak kısaca özetliyorum. Edmond kadınla görüşmeye gitmişti ya?"
"Evet?"
"Şey.. Arabadaysan bir kenara çek önce."
"Erna korkutuyorsun beni."
"Dediğimi yap."
"Peki. Bekle..." dedi. Ben de sesimi çıkarmadan Emily'nin telefonundan gelen sesleri dinlemeye başladım. Bir süre Emily'nin sesi duyuldu.
"Tamam. Söyle."
"Edmond'ın babası senin baban değilmiş." dedim bir çırpıda. Bunu yavaş bir şekilde söyleyemezdim zaten. Emily'den bir ses çıkmamıştı.
"Emily?" dedim korkuyla.
"Edmond buna nasıl inanır?" dedi tiz bir sesle.
"Kadın DNA testini gözüne sokmuş Emily. Annene bunu sormaya gitti. Eve gitmelisin. Hem de hemen."
"Tamam. Sağol Erna." dedi. Her ne kadar sakin konuşsa da sesinden dehşete uğradığı belliydi. Ben de telefonu kapadıktan sonra Eddie'yi aradım. Ama açmıyordu.
Evin içinde volta atarak başka neler yapabileceğimi düşünmeye çalışsam da bulamıyordum. Edmond çok sinirliydi. Daha önce hiç bu kadar sinirli olduğunu görmemiştim. Sinirli olduğu için de yapabileceklerinden korkmaya başlamıştım. Yanında olmalıydım. Ama Carter yüzünden evden çıkamıyordum. Lanet olsun... Telefon çalınca koşarak salona geçtim. Arayan Eddie idi.
"Neredeydin?" dedim rahatlmış bir şekilde.
"Toplantıdaydım Erna. Şimdi çıktım. Ne oldu? İyi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kaçışın Öyküsü...
General Fictionİnsanlar geçmişinden kaçarlar, kötü anılarından kaçarlar, canlarını kurtarmak için kaçarlar, yüzleşmemek için kaçarlar... İnsanlar birçok nedenden dolayı bir kaçışın içine sürüklenirler. Nedenler farklı olsa da çoğu insan yaşamını kaçmakla geçirir...