Sabah güneş ışığıyla yüzümü buruşturdum. tekrar uyumaya çalışsam da uyanmıştım bir kere. Daha istesem de uyuyamıyordum. Bu yüzden gözlerimi hafifçe açtığımda yatağın karşısında kollarını kavuşturmuş ve ggülümseyerek bana bakan bir Edmond gördüm.
"Beni kokrkuttun." dedim elime kalbime götürerek. Ne işi vardı bu adamın? Yoksa uyurken beni mi seyredyordu? Ne alakaydı ki? Neden bir adam bir kadını uyurken seyreder ki? Manyak falan mıydı yoksa? En sonunda kendi kendime saçmalamam gerektiğini söyledim.
"Hadi kalkıp hazırlan."
"Neden?"
"Çünkü seni bir yere götüreceğim." dedi.
Benim kafamda yine alarmlar çalmaya başlamıştı. Nereye götürecekti? Kısa bir beyin fırtınası yapsam da bulamıyordum. Nereye gidecektim? Bir yere kapatıp işkence mi edecekti? İyi rolünü artık oynamayacak mıydı yoksa? Kötü adam olmaya mı karar vermişti? Gidemezdim ben daha Eddie ile buluşacaktım. Hem bu adamın işi gücü yok muydu? Sabahın köründe benim odamda ne yapıyordu bu? Öyle de sinsice gülüyordu ki.
"Neden?" dedim yorgana sarılırken.
"Neden mi? Ne kadar zamandır buradasın biliyor musun? Evde sıkılmış olmalısın." dedi. İçimden bir ahh çektim. Kaç kere çıktığımı bir bilsen dedim içimden ama ona söylemedim tabi.
"Gerek yok. Hem beni bulabilirler."
"Bütün hayatını saklanarak mı geçireceksin Erna?" dedi Edmond. Ben saedce bir ay kalacaktım be adam bütün ömrümü burada tabiki de geçiremezdim. Ama bunu da ona söylemedim.
"Hayır.."
"E o zaman hadi. Giyin ve aşağı gel. Tedbirli oluruz. Söz. Hem öğleden sonra işim var."
"Pekala." dedim yataktan kalkarken. Eddie'ye rahat rahat gidebilirdim o zaman. Kabul etmemin nedeni işe gidecek olmasıydı çünkü. Ben yatağı toparlarken Edmond da odadan çıkmıştı.
Hazırlanırken bile nereye gideceğimizi düşünüyordum. Umarım uzak bir yer olmazdı. Çünkü Eddie'ye geç kalmak istemiyordum. Geç kalırsam da Eddie bekler miydi çok kuşkuluydum. Ama uzak olamazdı herhalde. işe gideceğini söylemişti. İşe geç kalmak istemezdi haliyle. Daha fazla oyalanamayınca aşağı indim. Edmond kapıda beni bekliyordu. Dediğini yapmıştı açıkçası şimdiden. Tedbirli olacağını söylemişti. Ve o etrafı koloçan etmeden de beni çıakrmamıştı.
Yolda giderken her zaman olduğu gibi sessizdik. Ama en azından evde sesi çıkan bir televizyon olduğundan ve bazen de başka odalarda olduğumuzdan aramızdaki sessizlik batmak şöyle kenara dursun iyi geliyordu. Ama şimdi, evet şimdi bunu diyemiyordum. Neredeyse yirmi dakikadır yoldaydık ve ağzımızdan saçma sapan bile olsa tek kelime çıkmamıştı. Televizyonda yoktu ve aramızdaki tek şey vitesdi. Bu yüzden aramızdaki sessizlik geçen her dakika daha çok batıyordu bana.
Neden konuşmuyordu ki bu adam? Tekrar ona baktığımda kendime kızdım. Adam araba kullanıyordu şapşal seninle konuşup da kaza mı yapsın? Sonra hastaneye gidelim de Eddie'nin yanına gidemeyeyim İspanya da suya düşsün? Sıkcaktım dişimi konuşmayacaktım.
Galiba sessizlik sadece bana batmamıştı. Edmond sanırım dayanamamış olacak ki radyoyu açtı. Bu gerçekten iyi gelmişti. Sessiz sessiz durmak adama kafayı yedirtiyordu resmen. Ben de gülümsedim ve dışarıyı seyretmeye başladım. Durana kadar. Durduğumuzda Edmond yavaşça arabadan indi. Ben indiğimde karşımda duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kaçışın Öyküsü...
General Fictionİnsanlar geçmişinden kaçarlar, kötü anılarından kaçarlar, canlarını kurtarmak için kaçarlar, yüzleşmemek için kaçarlar... İnsanlar birçok nedenden dolayı bir kaçışın içine sürüklenirler. Nedenler farklı olsa da çoğu insan yaşamını kaçmakla geçirir...