33 Bölüm

102 3 2
                                    

ERNA...

Sabah olduğunda oldukça dinlenmiş olarak kalkmıştım. Önceki günlere nazaran daha umut dolu kalkmıştım. Hala Edmond'ın beni odada ziyaret edişini düşünüyordum. Dün geceki adamla bana tüm bu lafları söylemiş olan adamı bağdaştıramıyordum. Tüm bunları bana olan öfkesinden yapıyor olduğunu düşünmeye başlamıştım. Bana öfkeliydi. Haklı olarak. Bunun için kendimi suçlayamazdım.

Ben oturmuş dalgın bir şekilde Edmond'ı düşünürken kapı tıklatıldı ve içeri Edmond'ın yanında olan doktor girdi. Çekingen bir ifadeyle bana bakıyordu. Bense cevaben gülümsemiştim. Rahatlamışa benziyordu. Kapıyı kapadıktan sonra yatağımın karşısında durup bana baktı. Bir şeyler konuşacaktı. Bunun için gelmişti zaten. Ama ne konuşacaktı? Bilemiyordum.

"Öncelikle Bayan Houston kendinizi nasıl hissediyorsunuz?"

"Teşekkür ederim. Daha iyiyim. Sizi dinliyorum." dedim sakin bir şekilde. Doktor şaşırsa da bunu hemen toparladı ve tekrar bana baktığında yüzünde ciddi bir ifade vardı.

"Buraya kişisel bir şey konuşmak için geldim Bayan Houston. Konu....Edmond." dediğinde kaygılanmaya başlamıştım. Onun hakkında ne konuşacaktı ki benimle? Anlayamıyordum.

"Dinliyorum sizi." dedim sakin görünmeye çalışarak.

"Bunu size söylemem ne kadar doğru olur bilemiyorum. Ama... Dostumu kaybettiğimi hissediyorum ve bu beni endişelendiriyor. Ondan uzak durmalısınız Bayan Houston. Bunu nasıl yapacağınız zerre umurumda değil. Ona zarardan başka bir şey vermiyorsun."

"Bunu...."

"Size söyleyeceğimi söyledim. Ondan uzak durun. Ülke dışına mı gidersiniz, Mars'a mı taşınırsınız orasını bilemem. İyi günler." dedi ve ben bir şey diyemeden odadan çıktı.

Odadan çıktığında sessizlikle başbaşa kalmıştım. İçten içe haklı olduğunu biliyordum. İstememe rağmen. Haklıydı. Ben ona zarar vermiştim. Hem de çok. Belki de yapacağım en doğru şey ondan uzak durmaya devam etmekti. Peki neden gece odama gelmişti o zaman? Madem hala nefret ediyordu benden neden gelmişti yanıma? Kafam karışmıştı. Telefon çalınca düşüncelerimden de sıyrılmıştım. Arayan Pearl'dü. Yeterince işten uzak durmuştum zaten. Sıkıntıyla telefonu açtım.

"Efendim Pearl?" dedim sakin bir sesle.

"İyi günler Bayan Houston. Nasılsınız? Umarım daha iyisinizdir."

"Teşekkür ederim Pearl. Daha iyiyim. Yalnız bir kaç gün hastanede kalmam gerekiyor." dedim moralim bozularak. Bunu hatırlamak Edmond'ın yabancı tavırlarını da hatırlatmıştı.

"Efendim sizi kızdırmak istemem ama dört gün sonra fuar var." dedi telaşlı bir sesle. Haklıydı. İşte Edmond'a bunu anlatamıyordum. Madem gidemeyecektim eve. İşi yanıma getirirdim o zaman.

"Farkındayım Pearl. Bu yüzden akşam gelebilir misin? Birlikte çalışırız. Yapman gerekenleri anlatırım."

"Tabii efendim. Akşama görüşmek üzere o halde."

"Görüşürüz Pearl." dediğimde kapı açılmıştı. İçeri Miranda gelince şaşkınlıkla bana baktı. Ona susması için işaret edince bir şey demeden koltuğa oturdu. Telefonu kapatınca ona döndüm.

"Arayan Pearl'dü."

"İşe gideceğini söyleme bana Erna." dedi şaşkınlıkla.

"Hayır. Ama işi buraya getireceğim."

"Erna... Kendini yorma. Bu arada gelen doktor sana ne dedi?" dedi merakla. Benimse yüzüm düşmüştü. Derin bir nefes alıp yatağıma oturdum tekrar. Onun dediklerini hatırlamak istemiyordum. Ama hatırlıyordum. Miranda ise endişeli görünüyordu.

Bir Kaçışın Öyküsü...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin