10. Bölüm

109 4 0
                                    

6 YIL SONRA...

Bir an durdum. Madem her şeyi anlatacaktım ona önce biraz sindirmesi gerekiyordu. Gözlerimi yerden kaldırıp ona baktığımda hala pencerenin önünde duruyordu. Sesi çıkmıyordu. Sanki duvara anlatmışım gibiydi. Konuşmadığımı farkedince bana döndü. Şaşkındı bu bakışları. Şaşkın ve bir o kadar üzgündü bu bakışlar. Yanıma gelmedi. Gelmesini de beklemedim zaten. Sadece yüzüme baktı.

"Kevın'dan dolayı mı?" dedi. Çaresizlik içinde ona baktım. Bunu diyeceğini tahmin etmeliydim. Aslında bir çok şeyi tahmin etmeliydim.

"Hayır." dedim sıkıntıyla.

"Bana neden Kevın'ı anlatıyorsun?" dedi hafif sabırsız bir şekilde.

"Bana Erna'yı tanımak istediğini söylemiştin."

"Evet söylemiştim. Bana eski sevgilini anlatmanı istememiştim."

"Kevın Erna için önemliydi." dedim. Edmond sustu. Yüzüme bakıyordu. Ama konuşmuyordu. Bir şey söylemem gerekir miydi bilemiyordum.

"Peki.. Devam et o zaman anlatmaya." dedi ve tekrar pencereye döndü.

Sanırım bana bakmak istemiyordu. Ben geçmişimi anlatırken ona bakmamı istemiyor gibiydi. Kahveden bir yudum aldım. Çok zor olacaktı benim için. Şimdiden anlaşılmıştı. Ama artık başlamıştım. Geri dönemezdim. Anlatmaya devam ettim.

6 YIL ÖNCE...

Annemin kasasından çaldığım parayı sadece benim bildiğim tek yere koymuştum sonunda. her şeye rağmen herkese rağmen olur da bir gün ihtiyaç duyarsam diye böyle bir yola başvurmak zorunda kalmıştım. Bu tamamen tedbir amaçlıydı. Geleceği düşünmem gerekiyordu. Hızlı adımlarla odama girip banyo yaptım.

Hazırlanmıştım ki kapı çalındı. İçeriye Rose girdi. Kendisi bizim evin yardımcısıydı. Gülümseyerek bana baktı.

"Bay Mcmillan geldi." dedi.

"Geliyorum. Teşekkür ederim." dedim neşeyle.

Tekrar kapı çaldığında işin aslı Kevın'ın odama girmiş olabileceğini düşünmüştüm. Ama annem gelmişti. Bu gerçekten de çok şaşırtıcı bir olaydı benim için. Annem ortada hiçbir şey yokken benimle konuşmazdı bile. Neden odama gelmişti ki? Üstelik neşeliydi de.

"Efendim?" dedim soğuk bir şekilde. Ama soğuk konuşmam bile onun neşesini bozamamıştı.

"Kevın ile gezeceksiniz galiba?" dedi. Gözleri bile ışıl ışıldı.

"Evet. Ne oldu?" dedim. O ise omzunu silkti.

"Hiç. Sordum sadece. Bu aralar Kevın ile fazla geziyorsunuz da."

"Bunda bir sorun mu var?"

"Hayır hayır. Sen beni yanlış anladın kızım. Sadece mutlu olduğumu söylemek istemiştim. Bana fazlasıyla benziyorsun." dedi. Bunu derken de acayip mutlu görünüyordu.

Benimse o an kan beynime sıçramıştı. Ne diyordu bu kadın? Neler saçmalıyordu? Nasıl beni kendisiyle bir tutabilirdi? Babama yaşattıklarından ve bir fahişe gibi Black denen adamın altında yattıktan sonra nasıl beni kendisiyle bir tutardı. Hiçbir şey düşünemiyordum. Kevın'ın aşağıda bekliyor olması da umurumda değildi o anda.

"Sana nasıl benzediğimi açıklar mısın lütfen?" dedim olabildiğince sakin bir şekilde. Ama sesimdeki öfke kırıntılarını ben bile hissedebiliyordum.

Bir Kaçışın Öyküsü...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin