Rahatsız Vicdan..

397 13 1
                                    

Eve girdiğim anda düşündüğüm ilk şey düzenli olduğuydu. Ya da o kadar uzun zamandır ev görmediğimden ev nasıl benzer unutmuş da olabilirdim. Merdivenlerden çıktık. Edmond bir kapıyı açıp içeri girmem için kenara çekildi. Ben de rahatsız bir şekilde kıpırdanarak içeri girdim.Oldukça düzenli bir odaydı ve perdeler açık olduğundan güneşin ışıkları odaya dolmuştu. Edmond'a bakmak için döndüğümde bana baktığını gördüm.

“Burası senin odan. Aradığın her şey mevcut burada. Kız kardeşimle bedenleriniz aynı sanırım. Bilmiyorum. Bakarsın en azından.” dedi. Biraz sıkılgan duruyordu. Kafama kız kardeşi takılmıştı. Onunla mı yaşıyordu acaba? Bir an sormamayı düşünsem de sonradan vazgeçtim. Madem bu adamla aynı evde kalacaktım bilmeliydim sonuçta.

“Yalnız yaşamıyor musun?”

“Yalnız yaşıyorum. Kız kardeşim evlenene kadar benimle yaşadı.” diye açıkladı durumu.

“Anladım.”

“Ne istersen burada. Ben aşağıdayım. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenmen yeter.” Dedi ve gitti.

Etrafıma bakınıyordum. Eski odam kadar güzel değildi. Ama eski odamdan çok daha samimi ve sıcak bir odaydı. En azından ben sevmiştim. Daha kötü bir oda bekliyordum açıkçası. Böyle bir odayı kesinlikle beklemiyordum.

Yavaşça yürüdüm ve çekmeceyi açtım. Edmond haklıydı. Bir sürü kıyafetler vardı. İçlerinden birini çıkardım ve baktım. Sanırım kız kardeşiyle aynı bedendim. Bir an önce banyo yapsam iyi olacaktı. Gerçekten de  banyo yapmayı çok istiyordum. Bu yüzden giyeceklerimi bir yere çıkardım ve üstümdekileri çıkarıp bir poşete tıktım. Sonra da havluya sarınıp banyoya gittim.

Banyo bana çok iyi gelmişti. Bunca yıldır hiç bu kadar güzel bir banyo yapmamıştım. Gerçekten de bu kadar rahatladığımı hiç hatırlamıyordum. O kadar güzel bir şeydi ki. Banyonun verdiği rahatlıkla gözlerimi kapamak üzereydim. Ama kendimi toparlayıp banyodan çıktım. Giyindim ve aşağı indim. Edmond masayı hazırlıyordu. Ben de yanına gidip tabakları aldım ve masaya dizdim.

“Yardıma gerek yok.” Dedi çatalları yerleştirirken.

“Bence gerek vardı.” Dedim bende. Sonra sessizce yemeği yedik. Israrlarım sonucunda Edmond masayı benim toplamama izin verdi.  Nerenin nerede olduğunu Edmond'a sorarak masayı toparladım ve bulaşıkları yıkadım. Edmond salondaki koltukta oturuyordu. Televizyon açık değildi. Sessizce karşısındaki koltuğa oturdum.

"Edmond?" dedim çekingen bir şekilde. Sesim onu kendine getirmiş gibiydi. Trans halinden çıkıp yüzüme baktı.

"Pişmansan gidebilirim." dedim. O ise konuşmadı. Bunu deşmek istemiyordum ama bir tek kendimi düşünemezdim. Burada benim dışımda bir insanın hayatı söz konusuydu.

"Beni saklaman başına dert açabilir. Sorun çıkabilir."

"Saklamazsam sana zarar verirler."

"Bana uzun zamandır zarar vermeye çalışıyorlar ama veremediler. Kendimi düşünmüyorum..."

"Kendini düşünmediğini biliyorum. Belki de haklısın. Belki de seni saklayarak dünyanın belası gelecek başıma. Bilmiyorum Erna. Tek bildiğim... Seni o halde bırakmak bana doğru gelmedi." dedi. Buna verebilecek bir cevabım yoktu. Aramızda uzun süren bir sessizlik oluşmuştu. Vicdanım çok  da rahat sayılmazdı. Düşünemiyordum. Ne diyeceğimi bilemiyordum. Üstüne üstlük bir de başımın ağrıması eklenmişti. 

“Sigara var mı?” dedim bıkkınlıkla.

“Hayır. Ben sigara kullanmıyorum.”

“O zaman ben yatmaya gidiyorum. Tekrar teşekkür ederim. Her şey için.” Dedim ve yukarı kata çıktım. Yatağa yattığımda hiçbir şey düşünmedim. O kadar rahat ve yumuşaktı ki. Cennete düşmüş gibi hissediyordum. Hiçbir şey mutsuz edemezdi beni. Kimse ayıramazdı artık beni yataktan. Anında uykuya daldım. 

Sabah kalktığımda acıktığımı hissettim. Yataktan kalkıp aşağı indim. Evde kimse yok gibi görünüyordu. Edmond neredeydi acaba? Banyodan bir ses gelmiyordu. Mutfakta da yoktu. Acaba hala uyuyor muydu? Odamın karşısındaki kapıda durdum. Bir ses duymayı bekledimama duyamadım. İki kere kapıyı tıklayıp bekledim. Tekrar ses gelmeyince yavaşça kapıyı açtım. Kimse yoktu. İçimde bir endişe oluşmuştu. Neredeydi bu adam? Tekrar aşağı indim. Mutfak tezgahında bir kağıt vardı. Hemen alıp okuduğumda Edmond'un işte olduğunu öğrendim. Ne yapacaktım burada bir başıma? Diye düşündüm. İşe önce yemek yemekle başlayabilirdim.

Dolapları karıştırarak bir şeyler buldum ve yemek hazırladım. Mutfakta yemek hazırlamak hem de artık olmayan bir yemek yemek o kadar güzel bir şeydi ki. Tarifi imkansızdı. Yavaş ama sevinerek uzun uzun yemek yedim. Hiç acelem yoktu. Sonra dağıttığım yerleri temizlemeye başladım.

İşim bitince oturup televizyon izlemeye başladım. Televizyonu izlerken tekrar üzerimde bir ağırlık varmış gibi hissetmiştim. Televizyona bakıyordum ama oldukça donuktu bu bakışlar. En son koltuğa yatttığımı duyumsamıştım. Gerisini hatırlamıyordum. Uyandığımda Edmond gelmişti ve televizyon izliyordu. Akşam olmuştu ve üstümde battaniye vardı. Yavaşça kalktım. O da uyandığımı fark etti ve bana döndü.

“Nihayet uyanabildin.” Dedi gülerek. Ben de ona güldüm.

“Çok yorgun olunca böyle oluyor işte.” Dedim bende. O da gülümsedi hafifçe. Sonra hemen ciddileşti.

"Erna? Bu adamlar senden ne istiyorlar?" dedi en sonunda.

"Bilmiyorum. Canım dışında ne istiyorlar bilmiyorum."

"Neden canını istiyorlar?"

"Bilmiyorum." dedim. Ama sesim titrekleşmişti. Edmond  da bunu farketti.

"Tamam bunu sonra konuşuruz. Özür dilerim."

"Önemi yok. Tekrar teşekkür ederim."

"Önemi yok. Bu arada ne zaman uyanacağını kestiremediğimden yemek yapmadım. Dışarıdan bir şeyler söyleyeceğim sen ne istersin?" dedi. Ayağa kalkmıştı. Bende battaniyeyi katlıyordum.

"Farketmez. Sen ne yersen ben de ondan yerim." dedim. O da başını salladı ve mutfağa geçti.

Bende tekrar televizyona bakıyordum. Edmond'a anlatamazdım da. Ne kadar az şey bilirse hem onun için hem benim için iyi olurdu. Bir parçam aslında ona her şeyi anlatmak istese de anlatmamak en doğrusuydu. Zaten onu bu işin içine sokmuştum. Dibine sürüklemek de istemiyordum. Bu kadarını da yapamazdım. 

İşin içine Edmond'ı katarak doğruyu mu yapmıştım? Kafam o kadar çok karışıktı ki... Ne doğru ne yanlış anlayamıyordum neredeyse. Edmond iyi birine benziyordu. Bunca sene sonra karşılaştığım en iyi insan bile diyebilirdim. Ama vicdanım neden rahat değildi? Neden bu kadar rahatsızdım. İçimden bir ses onu bu işe katmamalıydın diyordu bana. Ama artık onu dinleyemezdim. O sırada Edmond yanıma oturdu.

"Yirmi dakikaya gelir. Umarım rahat etmişsindir."

"Bundan daha rahat olamazdım. Teşekkür ederim." dedim. Daha da kapı zili çalana kadar konuşmadık. Siparişler gelmişti tabi. Televizyon izleyerek yemeklerimizi yedik. Bunun ne kadar eğlenceli bir şey olduğunu unutmuştum. Edmond yemekleri kaldırdıktan sonra tekrar yanıma geldi.

"İyi geceler Erna." dedi ve yukarı çıktı. İyi bir gece geçireceğimden oldukça kuşkuluydum. Tek başıma kalmıştım.

"Umarım." dedim fısıltıyla.

 

Bir Kaçışın Öyküsü...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin