ERNA...
Aynanın karşısında durmuş kendime bakıyordum. Korkuyordum. Hem de heyecanlıydım. Az kalmıştı artık. Bu basın toplantısıyla yaşadığım herkes tarafından bilinecekti artık. Korkuyordum. Artık kartlar açık oynanacaktı.
Aynadaki yansımam hissettiklerimin dışa vurumuydu. Hissettiğim gibi görünüyordum. Kararlı, heyecanlı ve korkmuş... Carter'ın sessizliği beni korkutuyordu elimde olmadan. Bu sessizlik iyiye işaret değildi. Bunu biliyordum.
Bir anda aynadaki yansımada arkamda Edmond'ı gördüm. O da aynadaki bana bakıyordu. Endişeli görünse de yüzünde çok sevdiğim gülümsemesi vardı. Öylece arkamda durmuş aynadaki yansımama bakıyordu. Ben de aynaya baktım.
"Korkuyorum." diye fısıldadım. Niye böyle söylemiştim? Bilmiyordum. Ama bunu ondan saklayamazdım. Korkuyordum. Onun bakışları benimkinin aksine oldukça güçlüydü.
"Yapabileceğini biliyorum Erna."
"Niye kendime senin kadar inanmıyorum ben?"dedim çaresizlikle. İşte o zaman Edmond bana sarıldı ve tekrar yansımamıza baktı. Ben de baktım. Hoşuma gitmişti bu görüntü. Sanırım onun da hoşuna gitmişti. Çünkü gülümsüyordu.
"Çünkü sen hiç kendini benim olduğum yerden görmedin." dedi sakin bir sesle.Aynadaki yansımam şaşkın bir şekilde ona bakmıştı.
"Aslında ben de neden buna inanmadığını anlayamıyorum." dedi gülerek.
"Olmadığım için olabilir mi?"
"İşte orada yanılıyorsun. Çünkü ben bu gözlere baktığım her seferde ne kadar güçlü bir kadın olduğunu görüyorum. Ve bu seni daha çok sevmeme neden oluyor."
"Güçlü değilim.. Öyle olsaydım.. O ölmezdi." dedim titrek bir sesle. Edmond ise anlayışlı bir ifadeyle bakıyordu bana.
"Sen güçlü birisin. Ama Tanrı değilsin. Onun ölümü senin suçun değil."
"Ama benimle olduğu için öldü. Ya sana...." dedim gözlerim dolarak. Ama cümlemin devamını getiremedim. Edmond ise elleriyle yüzümü tutup gözlerimin içine baktı. Gözlerindeki telaşı ve kararlılığı görebiliyordum.
"Bunları düşünmeyeceğiz Erna. Bana bir şey olmayacak." dediğinde gözyaşım onun eline değmişti. O da gözyaşımı yavaşça yanağımdan silip tekrar yüzüme baktı. Artık daha yumuşaktı bakışları.
"Hala bir ses yok. Ben bu sessizlikten çok korkuyorum. Ya sana zarar vermeye çalışırsa? B-ben.. Katlanamam. Anlıyor musun beni? Ben bunu bir kez daha yapamam.." dedim ağlayarak. Gücüm buraya kadardı işte. Nasıl güçlü diyordu bu adam bana anlayamıyordum.
"Erna bu korkuların çok normal. Yerinde olsaydım ben de sana bir şey olacak diye aklım çıkardı. Ama bak görmüyor musun? Korkmana rağmen geri çekilmiyorsun. Sırf bunun için bile güçlüsün diyebilirim sana." dedi endişeli bir sesle. Ben de gözümdeki yaşları silip ona baktım.
"Teşekkür ederim. Senin kadar iyi bir insan tanımadım. Senin gibi birisini hiç tanımadım ben." dedim gülümseyerek. O da sözlerimin üzerine rahatlamıştı. Gülümsedi ve beni öptü. Ama kapı çalınınca ikimiz de kapıya baktık. Gelen Emily idi. Bizi görünce hafifçe gülmüştü.
"Böldüm ama gitmemiz gerek. Eddie de geldi." dedi. Edmond da başını sallayıp aşağı indi. Emily mutlu görünüyordu. Koluma girdi ve yürümeye başladık.
"İkinizi de işinizden ettim zaten." dedim suçlu bir şekilde.
"Tabii ki bugün yanında olacaktık Erna. Sen sanki farklı bir şey yapardın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kaçışın Öyküsü...
Ficción Generalİnsanlar geçmişinden kaçarlar, kötü anılarından kaçarlar, canlarını kurtarmak için kaçarlar, yüzleşmemek için kaçarlar... İnsanlar birçok nedenden dolayı bir kaçışın içine sürüklenirler. Nedenler farklı olsa da çoğu insan yaşamını kaçmakla geçirir...