18. Bölüm

120 5 13
                                    

Sabah olduğunda biz yine kanepede uyuyorduk. Mısır kovaları ve bardaklar sehpanın üzerinde duruyordu. Edmond'ın sesiyle hafifçe gözlerimi açtım. Rüya falan değildi. Nöbeti bitmişti ve gelmişti. Hafif yorgun görünse de yüzündeki gülümseme bence kesinlikle paha biçilemezdi. Yavaşça gülümsedim ve kollarımın üzerinde durup yüzüne baktım.

"Hoşgeldin." dedim. O ise mısır kovalarına bakıyordu şimdi.

"Emily ile ortalığı biraz dağıtmışız galiba?" dedi muzipçe gülümseyerek. Ben de hafifçe onun koluna vurdum.

"İkimizin de ihtiyacı vardı çünkü."

"İyi yapmışsınız canım birşey demedim bende. Hem.. Teşekkür ederim Erna. Kardeşimin yanında olduğun için." dedi ve yanağıma dokundu.

"O da benim yanımda oldu Edmond. Tabii ki ona destek olacaktım." dedim. Gerçekten de kastettiğim buydu. Edmond ise hafifçe öptükten sonra tekrar yüzüme baktı.

"Yorgunluktan ölüyorum aslında."

"Git yatmaya o zaman. Biraz dinlendikten sonra uyandırırım seni." dedim. Ama Edmond gülümsüyordu yine. Tam gidecekti ki beni kucağına aldı. O anda bağırmamak için kendimi zor tuttum. Neredeyse Emily'i uyandıracaktım.

"Ne yapıyorsun?" dedim gülerek. O da bana baktı yine.

"Benimle geliyorsun küçük hanım. Çünkü bu adam sensiz uyumak istemiyor." dedi ve merdivenlerden çıkmaya başladık.

"Ama ben uyudum."

"Olabilir. Uyurken seni hissetmek istiyorum." dedi o da tekrar bana bakarak.

 Ardından ayağıyla kapıyı itti ve içeri  girdik. Bense yavaşça onun yüzüne dokundum. Bu adama neden aşık olduğumu gün geçtikçe daha da iyi anlıyordum. Edmond olmasa şu anki Erna olamazdım asla. O beni bir kaçaktan yaşayan bir insana dönüştürmüştü. Ona olan hislerim o kadar kuvvetli ve yoğundu ki... Bazen bedenim bunu kaldıramaz gibi hissediyordum. Ben onun yüzüne dokununca Edmond ise beni tekrar öptü.

Önceden öpüşü hafif, sade bir öpücükken giderek daha ateşli olmaya başlamıştı. Dudaklarının yarattığı etki dışında ne bir şey hissedebiliyordum, ne de düşünebiliyordum. Kendi dudaklarımı araladığımda dilini hissettim. Ve düşündüğümün aksine bu iğrenmeme neden olmamıştı. Tam tersi hoşuma gitmişti. Edmond ise yatağın kenarına takılınca ikimiz de yatağa düştük. Daha doğrusu ben Edmond'ın üstüne düştüm. Teninin sıcaklığını hissedebiliyordum. Ondan ayrılıp gülümseyerek yüzüne baktım.

"Peki sen ne kadar çekici bir adam olduğunun  farkında mısın?" dedim. O da hafifçe doğrulup tekrar beni öptü.Bir eli saçlarımın arasındaydı. Diğer eli belimi tutmuştu sıkıca. Gözlerimi kapayıp bu ruh halinin esiri oldum. Sonra tekrar onun yüzüne baktım.

"Pekala. Hemen banyoya gidip geliyorum. Bekle." dedim. Edmond da gülümseyerek başını salladı. 

Ben de koşarak banyoya gittim. Aynada kendime baktım. Dudaklarım hafifçe şişmişti ve saçlarım dağılmıştı. Yine de umurumda değildi. Ama içimden bir ses o gün bugün diyordu. Bu yüzden saçlarımı hızlıca düzeltip hemen dişlerimi fırçaladım. Ona olabildiğince güzel görünmek istiyordum çünkü. Son kez aynaya baktığımda görünüşümden tatmin oldum ve yine koşarak Edmond'ın odasına girdim. Ses gelmiyordu. Yatağa baktığımda Edmond'ın uyuduğunu gördüm.

Sinirimden neredeyse ağlayacaktım. Neredeyse. Of... Ben neler düşünüyordum o neler yapıyordu? Ben içeride adama güzel görünmeye çalışırken o burada horul horul uyuyordu. Neredeyse üstüne çıkıp tepinesim gelmişti. Odun odun odun.... Hiç mi istemiyordu bu adam beni anlamıyorum ki? Nasıl bir erkek böyle bir şeyin ortasında uyuyabilirdi ki? Kendimi de böyle azgın kadınlar gibi görmek istemiyordum. Ama yani.... Hayalkırıklığıydı. Tam bir hayalkırıklığıydı. Yine de yılmamaya karar verdim. Bu yüzden Edmond'ı dürttüm.

Bir Kaçışın Öyküsü...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin