Bir insan aynı anda hem mutlu hem yılgın hissedebilir mi? Kalp,ruh bu iki zıt hissiyatı aynı anda kaldırabilir mi? Bir insan nasıl aynı anda farklı şeyler hissedebilirdi ki? Nasıl sanki içinde iki farklı insan barındırmış gibi olurdu?
İki insandım şu an. Mutlu Erna. Yılgın Erna. Mutluydum. Neden mutlu olduğumu da o anda anlamıştım zaten. Sevmeyen insan benim için bunca şey yapar mıydı? Ya ben? Sevmesem ona bir şey olmasından ölesiye korkar mıydım? İçimdeki o mutluluk denen hissiyatı biraz hissetmek için izin verdim. Ama sadece kısa bir süre için. Yine de yılgın olmuştum işte. Giden birisi aşık olmamalıydı ama o evreyi geçmiştim maalesef. Kendime her türlü eziyet edebilirdim belki. Ama bana sadece iyiliği dokunan bu adama eziyet edemezdim asla. Ona karşılık verip gitmek gibi bir bayağılık yapamazdım. Diyeceğim her lafla onu kıracağımı biliyordum. Kendim de kırılacaktım. Onu da biliyordum. Ama yapmak zorundaydım.
"Edmond.. Bunun hakkında konuşmak istemiyorum. Eve gidebilir miyiz?" dedim kısık bir sesle.
Gülümseyen yüzünün yavaş yavaş solmasını izledim üzülerek. Oysa gülümserken o kadar güzeldi ki o,ben,her şey... O gülümsemesi solarken benim tüm gerçeklerim geri dönmüştü.
"Erna..." dedi ama sözünü kestim. Devam etmesine izin veremezdim.
"Evde konuşalım olur mu?" dedim. Şaşkındı. Yüzünden sadece şaşkınlık okunuyordu. Yine de başını salladı.
Yol boyunca konuşmadık ikimizde. Bu seferki sessizlik öyle karamsardı ki.. Sanki üstümüzde kara bulutlar var gibiydi. Ona sevdiğimi söylemek istiyor muydum? Evet istiyordum ama yapamazdım biliyordum bunu da. Mutlu olabilirdim onunla. Erna olmasaydım.
"Erna bana bir cevap vermelisin." dedi en sonunda Edmond. Sesi hafiften sinirli çıkıyordu. Haklıydı. Ama ona verebilecek bir cevabım yoktu ki.
"Edmond arabada konuşamayız."
"Ne demek arabada konuşamayız?!"
"Edmond araba kullanıyorsun evde konuşalım." dediğim anda araba ani bir fren yaptı ve Edmond'ın sesini duydum tekrar.
"Seni seviyorum dedim Erna. Hala da söylüyorum. Seni seviyorum...."
"Edmond lütfen böyle söyleme." dedim çaresizlikle. Edmond ise sert bir ifadeyle yüzüme bakıyordu. Bir şey söylemesini istedim. Cevabımı sormasını bekledim. Gözlerindeki sertliği ilk defa görüyordum. Daha önce hiç böyle bakmamıştı bana. Ne yapacağımı ne diyeceğimi şaşırmıştım.
Sonra araba aniden fren yaptığı gibi yine aniden çalışmaya başladı. Artık sessizlik öyle bir boyuttaydı ki bunu hem bozmak istiyordum. Hem de bozmak istemiyordum.
Ev uzaktan görünüyordu. Araba durduğunda Edmond'dan önce arabadan inip eve doğru ilerlemeye başladım. Ona ne söyleyeceğimi düşünüyordum. Birisinin Edmond'a seslendiğini duyana kadar.
Başımı çevirip Edmond'a baktım. O da şaşkındı. Arkasına döndüğünde üç kişinin arkamızda durduğunu durdum. İçlerinden birini tanıyordum. Daha doğru bir ifadeyle Emily bana onun Edmond'ın eski nişanlısı olduğunu söylemişti. Edmond ise derin bir iç çekip onların yanına gitti. Ben de omzumu silkip kapıya gidip orada beklemeye başladım.
Bir süre sonra Edmond ellerinde torbalar yanında o üç kişiyle kapıya geldi. Tam bana anahtarı uzatıyordu ki Julia denen kız benden önce davranıp anahtarı aldı. Artık kesinlikle emindim. Bu kızla yıldızım asla barışmayacaktı. Sessizce kenara çekildim ve kapıyı açmasına izin verdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kaçışın Öyküsü...
Fiction généraleİnsanlar geçmişinden kaçarlar, kötü anılarından kaçarlar, canlarını kurtarmak için kaçarlar, yüzleşmemek için kaçarlar... İnsanlar birçok nedenden dolayı bir kaçışın içine sürüklenirler. Nedenler farklı olsa da çoğu insan yaşamını kaçmakla geçirir...