15. Bölüm

116 4 9
                                    

NOT: Bu bölümde de olayları Edmond'ın açısından izleyeceğiz :)  Bölüm şarkısı da medyada umarım beğenirsiniz :)) İyi okumalar :)

 

 

 

 

EDMOND....

Akşam olduğunda Emily beni zorla eve gönderdi. Üstümü değiştirip gelme şartıyla onu kabul etmiştim. Ayrıca yapmam gereken bir şey daha vardı. Bu yüzden Josh'dan anahtarı alıp hastaneden çıktım.

Erna ile konuşup benim hayatımı mahvetmeye çalışmak neydi gösterecektim ona. Nerede olduğunu az da olsa tahmin ediyordum. Bu yüzden eve gitmeden önce arabayı Carla'nın evine doğru sürdüm. Kapıyı sert bir biçimde vurduktan sonra kapıyı şaşkın bir Carla açtı.

"O nerede?" dedim sert bir sesle.

"Kim?"

"Kim olduğunu biliyorsun! Nerede o?"

"Bilmiyorum Edmond."

"Çekil şuradan Carla." dedim ve hafifçe onu itip içeri girdim.

Carla'nın yalan söylediğini tabii ki biliyordum. Hiçbir zaman iyi bir yalancı olmamıştı. Onun ne zaman yalan söyleyeceğini her zaman anlardım. Yanılmamıştım. Julia ellerini birbirine kavuşturmuş bir şekilde salondaki koltukta oturuyordu. Ama beni görünce korkuyla ayağa kalktı ve geriye doğru yürümeye çalıştı.

"Erna nerede biliyor musun?" dedim kısık bir sesle. Julia ise korkuyla başını iki ana salladı.

"Bilmiyorum."

"Eminim biliyorsundur." dedim alayla. O ise tekrar başını salladı. O anda durmuştu. Gidecek bir yeri kalmamıştı çünkü. Ben de durup onun yüzüne baktım.

"Erna hastanede." dedim tekrar gözlerine bakarak. Julia da yüzüme bakıyordu. Hiçbir şey söylemiyordu. Bu yüzden konuşmaya devam ettim.

"Neden acaba?" dedim sanki hiçbir şey bilmiyormuş gibi davranarak. Ama Carla aramıza girdi.

"Edmond yeter üstüne çok gidiyorsun."

"Üstüne mi gidiyorum? Senin arkadaşın yüzünden Erna hastanede." dedim. Carla ise şaşkın bir şekilde hem bana hem de Julia'ya bakıyordu. Tekrar onun üstüne yürüdüm. Tam önünde durdum. Gözlerindeki korkuyu o kadar net görüyordum ki... Ama umurumda değildi. 

"Neyse ki yaşıyor. Yoksa seni burada oturtturmazdım Julia. Yine de eğer bana ve Erna'ya bir şey, herhangi bir şey, ufacık bir şey dahi yapmaya kalkarsan doğduğuna pişman ederim seni anladın mı?" dedim sert bir sesle. Julia ise yüzüme bakıyor, ama konuşmuyordu.

"Anladın mı dedim." dedim bağırarak. Bağırmam onu yerinden sıçratmıştı. Hızlıca başını salladı.

"Umarım öyle oluruz. Görüşmemek üzere." dedim ve hızlı adımlarla evden çıkıp arabaya bindim. Zaten yeterince vakit kaybetmiştim.

Arabayı eve sürdüm. Oyalanacak lüksüm yoktu. Bu yüzden banyo yapıp hemen üstümü değiştirdim. Tam gidecektim ki Erna'nın odasının önünde durdum. Yarın normal odaya geçecekti. Ona bir şeyler almam gerekebilirdi. Bu yüzden tekrar odama gidip küçük bir çanta aldım. Sonra da Erna'nın odasına girdim.

Hiçbir şey değişmemişti. Emily'nin bıraktığı gibiydi. Hemen eşyalarından bazılarını küçük çantaya yerleştirdim. İşim bittiğinde etrafa bakındım. Komodininde bir kitap vardı. Yavaşça yatağına oturup kitabı elime aldım. Bu benim kitabımdaydı. Benim odamdaydı. Demek ki Erna odama girip almıştı bu kitabı. Bir sayfayı kıvırmıştı. Kıvırdığı sayfaya baktım. 125. sayfaydı.

Bir Kaçışın Öyküsü...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin