MİRANDA....
İçimde o kadar çok duygu barındırıyordum ki... Hangisini hissedeceğimi,ya da özümseyebileceğimi, ya da kaldırabileceğimi bilemiyordum. Korkuyordum. En yakın arkadaşlarım şu an bir manyağın elindeydiler. Öldü diye bildiğim insan yaşıyor çıkmıştı bir kez daha. Ve telaşlıydım da. Zamanında yetişemezsek olabilecek şeylerden dolayı korkmuş hissediyordum kendimi. Yine de içimdeki en bariz duygu korkuydu.
Erna'yı yeniden kaybetmek istemiyordum. Bunca yıl boyunca onu öldü bilirken, yeniden ölmesine dayanamazdım. Zor zamanlar geçirdiğini hiç anlayamamıştım oysa. Annesine karşı neden tavırlı olduğunu hiç anlayamamıştım. Ya da Carter Black'e neden öldürecekmiş gibi baktığını. Ben çok kötü bir arkadaştım işin aslı. O anlatmasa bile benim zorlamam gerekirdi. Ama yapmamıştım. Onun babası ölse bile iyi bir hayatı olduğunu düşünmüştüm. Mutlu olması gerektiğini. Kevın her şeyi anlatana kadar da Erna'yı anlayamadığım anlar çoktu. Ama onu anladığım zaman Erna gitmişti... Öldüğü söylenmişti herkese... Açıkçası yeniden o haberi almak istemiyordum. İstemeden de olsa onun ölümünü duyduğum ana dönmüştüm.
5 YIL ÖNCE...
Eddie,Marco,Kevın ve ben salonda sessizce oturmuş, aynı şeyi düşünüyorduk. Erna'yı... Yokluğunu, ondan gelecek en ufacık bir haberi bile düşünüyorduk. Kaybolalı tamı tamına altı ay olmuştu. Koskoca bir altı ay... Bu kadar zaman içinde bu kız nereye giderdi? Ya da nerede kalırdı? Hiçbir fikrim yoktu. Aklım almıyordu. Erna neden kaybolmuştu? Derin bir nefes alıp, göz ucuyla Kevın'a baktım.
Altı ay onu çok değiştirmişti. Okul koridorunda gezdirdiğim aşık gibi değildi artık. Gözlerindeki ışıltı kaybolmuş,gülümsemesi yok olmuş, sesini kaybetmiş gibiydi. Gerekmedikçe konuşmuyordu. Susuyordu. İçine attığını biliyordum. Bir şeyler söylemem gerektiğini hissediyor, ama söyleyemiyordum. Hem.. Ne diyebilirdim ki ona? Yetkililer umudumuzu azaltmamız gerektiğini söylemişlerdi iki gün önce. Bunu bilen bir adama ne diyebilirdi ki bir insan?
Bakışlarımı Kevın'dan Marco'ya çevirdim. Marco sıkkın bir şekilde elindeki telefonu karıştırıyordu. Bize bakmıyordu. Geldiğinden beri bize, özellikle Kevın'a bakmaktan kaçınmıştı. Böyle ortamlardan nefret eden birisiydi o. Bu yüzden buraya gelmek onun için çok zorlayıcı olmuştu. Öyle olduğunu fark edene dek, ona dikkatli baktığımı fark etmemiştim. Bu yüzden utanarak başımı çevirdim. Ah bir bilseydi...
Evet.. Ona aşıktım. Körkütük,sarhoş gibi aşıktım ona. O ise... Bana bakmıyordu bile. Haberi bile yoktu. Benimle bir yabancı gibi konuşurdu her zaman. Sanırım onun için zaten bir yabancıydım. Ama.. O benim için öyle değildi işte. Beni yabancı gibi görmesi canımı yakıyordu. Hastalıklıymışım gibi hissettiriyordu kendimi. Kendimden nefret etmeme neden oluyordu bu adam. Eddie'nin sesiyle kendime gelip bakışlarımı yere çevirdim. Zamanlamam harikaydı. Çünkü Marco da o sırada başını telefondan kaldırmıştı.
"Ben sandviç hazırlayacağım. İsteyen var mı?" diyordu. Karnım guruldayınca acıktığımı anladım. Eddie'ye başımı salladım. Aynı şekilde Marco da. Eddie de ayağa kalkıp mutfağa doğru gitti.
Sıkkın bir şekilde tavana bakmaya başladım. Erna'yı düşünmekten kafayı yiyecek gibi oluyordum bazen. Onu o kadar çok özlemiştim ki... Onun dostluğuna ihtiyacım vardı. Sanki onsuz.. daha az mutlu hissediyordum. Hayatımın çoğu onunla geçmişti. İlk defa birbirimizden bu kadar uzakta kalmıştık. Bu yüzden çok bocalıyordum. Çocukluğumuzdan beri beraberdik. Artık arkadaştan öte kardeş gibiydik. Ve ben asla iyi bir arkadaş olamamıştım. Hala Kevın'ın anlattıklarının etkisindeydim. Bu bazı şeyleri anlamamı sağlamıştı. Mesela Erna'nın annesine olan kızgınlığını, babasına duyduğu çaresiz özlemi anlamamı sağlamıştı. Ayrıca kendimi suçlu da hissettirmişti. Ona sormayı denemiş, ama onu bu konuda hiç zorlamamıştım. Ben ona her şeyimi anlatırken, o hiçbir şeyini anlatmamış, her şeyini içine atmayı tercih etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Kaçışın Öyküsü...
General Fictionİnsanlar geçmişinden kaçarlar, kötü anılarından kaçarlar, canlarını kurtarmak için kaçarlar, yüzleşmemek için kaçarlar... İnsanlar birçok nedenden dolayı bir kaçışın içine sürüklenirler. Nedenler farklı olsa da çoğu insan yaşamını kaçmakla geçirir...