"Dediğin gibi kırk yıl düşünsem buraya geleceğimiz aklımın ucundan bile geçmezdi. Peki burda ne yapacağız?"
"İçeri girince görürsün, sabırlı ol."
"Bugün sabır kotamı yeterince doldurduğumu düşünüyorum."
"Hasret çok soruyorsun yaa.. Zaten içeri girince anlayacaksın."
Biraz sinir olmuş havası katıp: "Aman iyi tamam Serdar, bir şey demedim." diyerek karşılık verdim.
"Şuna bak ya şimdi de trip atıyor.Yapma böyle."
Hafif tebessüm ederek "Şaka yaptım,durduk yere niye trip atıyım?"
İçeri girdik, takım elbiseli bir adam karşıladı bizi. Herhalde buranın müdürüydü.
"Hoşgeldiniz Serdar Bey."
"Hoşbulduk Kenan Bey."
"Buyurun odama geçelim, bir çayımızı için."
Geldiğimiz yerin huzurevi olduğunu dışardayken de anlamıştım ama neden geldiğimize bir anlam veremiyordum. Gerçi hala da anlamış değilim de...
Serdar, Kenan Beyle biraz sohbet ettikten sonra açıklama yapmak üzere bana döndü:
"Hasret, ben buraya sık sık geliyorum. Yaşlılarla vakit geçirip,sohbet ediyorum. Ne de olsa onlarında konuşacak,dertleşecek insanlara ihtiyacı var. Ömürlerinin sonuna kadar onları yalnızlığa mahkum edemeyiz. Bu bilinçle onlarla vakit geçirmeye çalışıyorum. Bugün bana eşlik edersen seni Semiha teyzeyle ve Sermet amcayla tanıştırıcam. Ne dersin?"
"Ya sen ne kadar değişik, ne kadar iyi birisin. İşte seni bu yüzden çok seviyorum." dedim, yanımızdaki müdüre aldırmadan.
Müdür bize bakıp tebessüm ederek:
"İsterseniz ben çıkayım." dedi.
"Yok, Kenan Bey ne gerek var.Asıl biz çıkalım Hasret'i tanıştıracağım kişiler var.Boşa vakit kaybetmeyelim.Çay içinde teşekkürler."
"Ne demek Serdar Bey lafımı olur. Bir ihtiyacınız olursa ben yardımcı olurum."
"Sanmam ama yine de teşekkürler.Hadi Hasret, gel benimle."
"Tamam geliyorum."
"İlk Semiha teyzenin yanına gidelim. Uzun süredir gelemedim. Kesin bana darılmıştır."
"Olur.."
Üst kata çıktığımızda salon gibi bir yerde belli bir yaşı aşmış amcalar ve teyzeler vardı. Kimisi örgü örüyor, kimisi ayağına patik dokuyor, kimisi de yılların körelttiği gözlere aldırmadan boncuk diziyordu ama köşede bir teyze vardı ki ne elindeki örgü ne de dinlediği müzik onu tatmin etmişti. Yanındaki amcaya sürekli laf yetiştirmekle uğraşıyordu. Ne dediğini anlamak için oraya doğru kulak kabarttığım sırada:
"Benim gibi güzeli gördün izle izle dur. Ohh ne güzel memleket. Şuna bak hiç laftan da üstüne almıyor, önüne bak be adam. Şu kalan ömrümü de sen yedin."
"Seni seviyorum diyorum Semiha'm niye ayak diretiyorsun ki bak ölüp gidicez birgün, bırak da şu zamanlarımızı yalnız geçirmeyelim."
"Ben hiç bir yere gitmiyorum, sen git nereye gidiyorsan.Belki ancak kurtulurum senden.. Yahuu adamm sevmiyorum diyorum, seviyorsun diye diline dolamışsın kurtulamıyorum senden.Yeter düş artık yakamdan."
"Demek sevmiyorsun Semiha'm.Tamam artık ben ölünce; mezara beni, kalbime de seni gömerler."
Yaşlı teyze, amcaya dönerek: "Öyle deme Mehmet'im bak ağlatcaksın beni. Allah gecinden versin, ölürsekte aynı vakit canımızı alsın da, sensizliği yaşamıyayım."dedi ve daha yeni birbirini yiyen yaşlı teyzeyle amca birbirlerine sıkıca sarıldılar.O sırada Serdar, kulak kabarttığım amcayla teyzeyi göstererek "İşte sana bahsettiğim Semiha teyze orda. Gel gidelim yanına."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Teen Fiction"İmkansız bir aşkta, imkan yaratmak için bu kadar acı çektiniz mi siz de ?"