İclal'le okula dönüp, eşyalarımızı alıp hızlıca çıktık, ordan uzaklaştık çünkü Serdar'la karşılaşmaktan çekiniyordum.Okuldan uzaklaşınca derin bir nefes aldım.Hemen durağa gittik.Otobüse binip İclal'le sürekli gittiğimiz bir park vardı oraya gitmeye karar verdik. Canımız sıkkın olduğunda yada çok mutlu olduğumuzda veya da bir konu hakkında konuşacağımız zaman buraya gelir, dertleşirdik. Şimdi de öyle yapacaktık. Belki de bir kutlama gibi bir şey olcaktı da neyi kutlayacaktık ki Serdar evet bana sarılmıştı, öpmüştü ama bana olumlu bir cevap vermemişti. Hatta öncesinde de "olmaz Hasret" demişti.Otobüste giderken kafamda çelişkilerle boğuşuyordum. Umutsuz konuşuyordu fakat sarılmıştı, öpmüştü. Bu zıtlıklara anlam veremiyordum. Kafam karıştı, bundan sonra ne yapmalıydım ki ? Otobüsten indik, biraz yürüdükden sonra İclal'le parka geldik. Bu park normal çocuk parkı değildi. Öyle oyuncaklar felan yoktu, hiç çocuk da yoktu. Böyle hafif bir yükseklikde, etrafı açık, ferah, yer yer papatyalarla çevrili, sessiz bir yerdi. Çok kalabalık olmazdı, genelde bu parka çiftler gelirdi ama biz İclal'le giderdik.Burası insana resmen huzur veriyordu.Olabildiğince yemyeşildi aynı Serdar'ın gözlerinin rengindeydi. Etrafa her baktığımda bana bu park sanki bir şey ima ediyordu. Bu imayı, Serdar'ın göz bebeklerine de her baktığımda hissediyordum bu yüzden onun karşısında kendimi hep kaybediyordum. Neydi ki anlattığı bu şey, adını aklıma getiremiyordum yada adı olmayan çok farklı bir şeydi. Bir dakika buldum, evet buldum aşk.. Evet aşk, bana aşkı anlatıyordu buranın yeşilliği. Çünkü ben aşkı Serdar'ın gözlerinin yeşilinde bulmuştum...
Banklar vardı ama genelde biz İclal'le çimenlerin üstüne, ayaklarımızı bağdaş kurup otururduk. Böyle daha iyiydi, cennetimizdi burası bizim. Karşılıklı oturduk bakışıyorduk dostumla. İkimizde lafa nerden nasıl başlayacağımızı bilemiyorduk. İlk girişi birbirimizden beklediğimiz için bir türlü başlayamıyorduk.
İclal daha fazla dayanamayıp bir anda "Hasret Serdar'ına kavuşucaksın, inanıyorum ben buna."dedi. Sevgili olabileceğimize inanıyormuşum gibi benim yine içim kıpır kıpır olmaya başlamıştı. Ama İclal'in dediğine ne evet diyebiliyordum, ne de hayır. Çünkü ne diyebileceğimi bilmiyordum ve halâ bu olanlara bir anlam veremiyordum. Bana o gün mesajlaşırken itiraf ettiğim de olmaz, umut besleme Hasret demişti. Bende bugün ki buluşmaya giderken, hiç bir beklenti duymadan, zaten olmayacağını bilerek gitmiştim. Yani umudumu yitirmiştim. Fakat onun bana bugün sımsıkı sarılıp, öpmesi beni yeniden umutlandırdı. Bir yandan olacağına inanıyordum bir yandan da saçmalama Hasret kendini kandırıyosun diye iç sesimle kavga ediyordum. İçten içe çok bunalmıştım. Bu cennet gibi yerde darlamak da neyin nesiydi? Demek ki aşk bu denli derin sızılar, yaralar açıyormuş insanın içinde. 17 yaşındayım. Daha öncesinde Serdarı tanımadan 4 yıl önce çıktığım bir çocuk vardı. Onu da çok sevmiştim. Vazgeçmesi çok zor olmuştu, bir buçuk yılı aşkın bir süre zarfı kadar çıkmıştık. İlk aşkı onda öğrendim diyebilirdim. Ama ikimizde çok zıt yaşam koşullarına sahipdik. Kafa yapılarımız, davranışlarımız, her şeyimizle çok zıttık fakat aşk her şeyin önüne geçer diye düşünüyordum ama öyle olmamıştı. O 19 yaşındaydı, kavgacı, agresif, hiç laftan anlamayan, uyuşturucuya kadar herşeye bulaşmış bir çocukdu. Ama bana karşı böyle sert felan değildi yumuşak, romantik birisiydi o yüzden onu bu kadar çok sevmiştim. Diyorum ya zaman geçip, aklım başıma geldiğinde böyle birisiyle bir şeyler olamayacağını kestirmiştim ve sonradan da ayrılmıştım. Onun benden vazgeçmesi kolay olmamıştı, aslında benim içinde öyleydi. Numaramı felan değistirmiştim bana ulaşmasın diye fakat hep bir yolunu bulup bana sesini duyurmuştu. Çok kez ne olur her şeye yeniden başlayalım diye de yalvarmıştı. Çok sevmiştim ama olmayacak duaya da amin demek çok saçma geliyordu o yüzden hiç bir zaman geri dön çağrısını kabul etmedim. Canım acıya acıya ondan vazgeçtim. Çok zor da olsa onu kalbimden söküp attım. Sonraları kısa süreli ister istemez birileri hayatıma girdi. Öyle yaz aşkları olur ya hani o şekilde ilişkilerim olmuştu. O çocuktan ayrıldığımda kendimi boşlukta, hırpalanmış, yıkılmış ve tükenmiş gibi hissediyordum. Artık aşktan vazgeçmiştim resmen. İclal'le lisede dostluğumuz başlamıştı, sürekli onunla her şeyimi paylaşıyordum, dertleşiyorduk, geziyorduk, hiç beni yalnız bırakmıyordu, her daim yanımdaydı bu yüzden sevgiliye, daha doğrusu ikinci bir kişiye ihtiyaç duymuyordum. Hem o çocuktan halâ vazgeçmeye çalışıyordum. Vazgeçene kadar, her aklıma geldiğinde geri dönsem mi diye tereddütler yaşamıştım. Bir kez de hapise girdiğini duymuştum, bir yıl kadar içeride yattı. O zamanlar ona çok üzülüyordum, ağlıyordum onun için. Çok karmaşık duygular içindeydim. Uzunca bir süreden sonra onu kalbimden attım. Fakat diyorum ya kendimi bir boşlukta hissetmeye başlamıştım. Aşktan kendimi soyutlamış, o tarz ilişkilerden uzak durmuştum. Taaa ki 9.sınıfın ikinci döneminde Serdar bizim okula gelene kadar. İşte her şey o zaman, yeniden başlamıştı bende...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Novela Juvenil"İmkansız bir aşkta, imkan yaratmak için bu kadar acı çektiniz mi siz de ?"