Telefonu kapattığımdan beri içim bir kuşku ve korkuyla doldu. Olduğum yerde sessizce derin düşüncelere dalmıştım.Bedenen burada fakat ruhen çok uzaklardaydım. İclal, Arda için piskopat dedi de öyle birine benzemiyordu ki. Bende gayet iyi insan profili oluşturmuştu.Offf ne yapacağım ben? Bu aşk da nereden çıktı? Bu durumdan Serdar'a bahsetsemiydim veya da annemlere? Yok yok annemlere söylememeliyim. Çok tedirgin olurlar. Serdar'a da söylesem başına iş açar. Ne yapacağım ben ya? Kafam allak bullak olmuştu, sağlıklı düşünemiyordum.
"Nasıl oldu?" bu soruyu soran Serdar'dı.
"Efendim?"
"Nasıl oldu?"
"Ne nasıl oldu?"
"Hasret, boynuna taktığım kolye nasıl oldu? Beğendin mi diyiyorum."
Elim hemen boynuma gitti.
"Bunu ne zaman taktın sen?"
"Oo ooo Hasret.. Aklın nerede senin? Sevgilim bir derdin yok demi? Bir tuhafsın. Bir insan dalgın olur da bu kadar da olmaz. Kesin bir şeyin var. Söyle ne oldu?"
"Yok bir şeyim birtanem."
"Annenlerle ilgili bir durum yok demi?"
"Yok, hayır."
Serdar'a bu durumdan bahsetmeyecektim. Benim yüzümden başını belaya sokmasını istemiyordum.
"Kolyeyi senin için yaptırdım. İçini açtığında ikimizin fotoğrafı var. Bunu boynundan hiç çıkarma olur mu?"
Kolyenin açıldığını öğrenince içini açıp fotoğraflara baktım. Kolye kalp şeklindeydi. Bir tarafında onun diğer tarafında da benim resmim vardı.
"Serdar bu çok güzel ve çok anlamlı bir şey. Çok beğendim. Ne ara yaptırdın bunu?"
"Babamlar gelmeden önce onlardan rica etmiştim, bizim için yaptırdılar."
"Çok güzelmiş. Bunu hiç bir zaman boynumdan çıkarmayacağım."
"Bak erkeğe gidecek şekilde, zincirlisini de kendime yaptırdım."
"Serdar seninki de çok güzel olmuş. Ne güzel düşünmüşsün."
"Beğenmene sevindim. Şuanlık yüzük takamayacağımız için böyle bir şeyi uygun gördüm. Her ne olursa olsun hiç bir zaman bunu boynundan çıkarma tamam mı?"
"Söz veriyorum hiç bir zaman çıkarmayacağım sevgilim."
"Bende çıkarmayacağım. Seni çok seviyorum Hasret'im." dedi ve sıkıca sarıldı.
"Bende seni çok seviyorum yeşil gözlüm." dedikten sonra içimi bir endişe kapladı. İclalin dediği mesele tekrardan içime kurt gibi düşmüştü. Ama onun kollarındayken yüreğimde korkuya yer yoktu.
"Hadi dışarıya annemlerin yanına gidelim yalnız kalmasınlar."
"Peki."
El ele tutuşmuş şekilde bahçeye yanlarına gittiğimizde eşyalarını toplamış, yola çıkmak üzere hazırlandıklarını gördük.
Serdar: "Baba nereye gidiyorsunuz?"
Sedat Bey: "Gitme vakti geldi oğlum. Bu kadar misafirlik yeter. Birazda siz başbaşa kalın. Zaten sizde 2 gün sonra döneceksiniz. Tadını çıkarın."
Selma Anne: "Evet çocuklar artık gitme vaktimiz geldi. Bizi çok güzel ağırladınız ve ilgilendiniz.Her şey için size teşekkür ediyoruz. Ellerinize sağlık." dedikten sonra bana dönerek:
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Teen Fiction"İmkansız bir aşkta, imkan yaratmak için bu kadar acı çektiniz mi siz de ?"