Odadan çıkmak için kapıyı açtığı esnada Serdar'ı gördüm. Hemen ona sarılarak:
"Bir şeyin yok demi. İyi misin birtanem?" dememle Serdar bana şaşkın şaşkın bakıyordu.
"Yok bir şeyim. Ne oldu ki? Neden sordun Hasret?"
"Seni...Seni kaçırmadılar mı?"
"Yok canım, niye kaçırsınlar. Sen uyurken markete gittim, bir şeyler atıştırırsın diye alışveriş yaptım. Herhalde sen kötü bir rüya gördün, onun etkisinden kurtulamadın."
Duyduklarımın üzerine kafamı Arda'ya cevirip kötü kötü bakmaya başladım. O ise alttan alttan sırıtıyordu. Demek beni kandırıp kendi ayaklarımla tuzağa düşürecekti. Bende az daha salak gibi ona inanıp, peşinden gidiyordum. Son anda kurtuldum.
Serdar Arda'ya kafasını çevirerek:
"Sen ne zaman geldin Ardacığım?" dedi.
Arda'da: "Çok olmadı aslında. Buralarda işim vardı geçerken bir Hasret'e de bakıyım da halini hatrını soruyum dedim. O da tam beni geçiriyordu. Sizinle karşılaştık. Neyse ben daha fazla rahatsızlık vermeyeyim. Sizin de konuşacaklarınız vardır."
Serdar hemen lafa atlayıp: "Aaa Ardacığım ne rahatsızlığı istiyorsan biraz daha oturabilirsin."
Ahh benim her şeyden bihaber sevgilim. Bilmiyor ki Ardacığım diyip değer verdiği insan, onun kuyusunu kazıp, onu öldürmek için an kolluyor.
Arda: "Rahatsızlık vermeyeceksem biraz daha kalabilirim aslında." demesiyle kapının oraya geçip, öfkeli bir şekilde araya girerek:
"Ne demişler ziyaretin kısası makbuldür. Hadi Arda sonra yine görüşürüz. Hoşçakal!" dedim imalı bir şekilde.
Ardından da kapıyı kapatıp Serdar'a döndüm.
"Buna çok yüz vermeyeceksin Serdar. Bilmezsin sen bunu. Ne plancı programcıdır. Burada ne konuştuysak gider ona buna ispitler. Annemlere, bine bin katar söyler. Sen bunun böyle göründüğüne aldanma ve onunla çok da muhatap olma. Düşmanına dikkat ettiğin kadar buna da dikkat et. Çok tehlikelidir, ben sana en başından söylüyorum. Lütfen, ona çok ama çok dikkat et!"
Serdar şaşkın bir şekilde bana bakarak: "Bu, tehlikeli diye anlattığın çocuk Arda mı?"
"Evet, Arda."
"Güldürme beni. Çok beyefendi bir çocuk. O böyle şeyler yapmaz ve ayrıca hiç de öyle birisine benzemiyor. Başkasıyla karıştırmadığına emin misin?"
"Eminim Serdar. Bende başta onun hakkında senin gibi düşünüyordum ama sonradan gerçek yüzünü gördüm. Aslında melek gibi görünen bir şeytan. Lütfen ona çok dikkat et birtanem. Tamam mı?"
Serdar duydukları karşısında hâla çok şaşkındı. "Sana bir zarar mı verdi de böyle biri olduğunu biliyorsun?"
"Yok ama arkadaşlarıma verdi. Gözlerimle gördüm. O yüzden ben ona mesafeli davranıyorum. Dediğim gibi ne olur kendine çok dikkat et, özellikle de o etrafındayken. Tamam mı birtanem? Eğer sana bir şey olursa ben de yaşayamam, ölürüm."
Bana sarılarak: "Tamam Hasret'im endişelenme. Ben ikimizi de korurum, korkma yeter ki sen. Kendime de dikkat ederim, meraklanma."
Odaya beni yatağıma yatırdı. Kendisi de yanımdaki koltuğa oturup, elimi tuttu ve derin derin gözlerime bakmaya başladı.
Bende onun gözlerinin içine aynı şekilde bakıyordum. Uzun bir süre sessizce birbirimizi izledikten sonra:
"Hasret'im."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Teen Fiction"İmkansız bir aşkta, imkan yaratmak için bu kadar acı çektiniz mi siz de ?"