Bölüm 29

13.4K 345 59
                                    

Bu duyduklarım ve yaşadıklarım benim rüyam olsaydı keşke. Evet benim rüyam olsaydı... Her şey sadece, ben uyandığımda bitecek olsaydı ve bende o rüyadan hiç bir zaman uyanmasaydım...

Yıllarımı verdiğim bu aşkın, burada bu şekilde mutluluğa kavuşacağını kim bilebilirdi ki? Hâla her şey masal gerçekliğinde geliyordu bana, dinleye dinleye usanmadığım ve asla uyuyakalmadığım bir masal..

"Serdar ben bu olanlara hâla inanamıyorum. Duyduklarım gerçek mi?"

"Evet birtanem.Hepsi gerçek.. Bundan sonra hiç ayrılmayacağız. Seni çok seviyorum."

"Bende seni çok seviyorum Serdar." dedikten sonra tekrardan birbirimize sımsıkı sarıldık. Bu sefer daha farklı şeyler hissediyordum, ona böyle sarıldığımda.

Bana ait olduğunu bilerek, kokusunu içime çekmek çok değişik bir duyguydu. Bundan sonra sevgiliydik.. Çok merak ediyordum, nasıl olacaktı? Neler yapacaktık ve ne gibi zorluklar bekliyordu bizi? Bu soruların cevaplarını zamana bırakıp, yaşayarak öğrenmek en doğrusuydu.

"Serdar artık mutfağa gitsek mi? Biran önce yemek yapmak istiyorum." dedim hafif tebessüm ederek.

"Tabiki. Sevgilimi yemek yapma arzusundan mahrum bırakacak halim yok."

"Serdar, sen böyle bana sevgilim diyince bir tuhaf geliyor. Çok değişik hissediyorum."

"Alışırsın merak etme." dedi ve göz kırptı. Birlikte mutfağa gittik. Çeşit çeşit yemekler yaptım, tabiki Serdar'ın büyük destek ve katkısıyla. Yoksa dediğim gibi hayatta yemek yapmakla aram yoktur. Onunla mutfakta hazırlık yaparken zamanın nasıl geçtiğinin farkına bile varmamışım. O kadar mutluydum ki bunu kelimelerle telafuz edemezdim. Saat 18.30'u gösteriyordu. Yemekler hazır bir şekilde ocağın üzerinde sunumu bekliyordu. Masada hazırdı. Fakat biz bitmiştik. Böyle bir yorgunluk daha olamazdı, kendimizi koltuğa bıraktık. Serdar'a doğru dönerek:

"Aşkım çok yoruldum ben."

"Aynı şekilde birtanem. İyi iş çıkardık bugün."

"Evet de bu eşorfmanlarla mı karşılayacağız onları?"

"Mecbur, yapacak bir şey yok. Bu kelepçeyle kıyafet giymek de ayrı bir mesele."

"Neyse artık mazur görürler bizi. Serdar ya ben çok heyecanlıyım."

"Bende öyle birtanem. Gece nasıl geçecek, hiç bir fikrim yok."

"Annenler aramızdaki bu yaş meselesine sorun çıkarırlar mı ki Serdar?"

"Yok sanmam. Onlar benim fikirlerime karşı çıkmazlar. Sonuçta belli bir yaşa gelmiş, kendi kararlarını verebilen biriyim."

"İnşallah güzel geçer bu gece. Onları memnun bırakabiliriz."

"Sevgilim, yapma böyle. Strese gerek yok. Her şey güzel olacak." dedi ve yanağıma küçük bir öpücük kondurduktan sonra sarıldı. Ben de onu tam öpüyordum ki zil çaldı.

"Serdar geldiler.Hadi kalk."

"Öpücüğümü almadım daha." dedikten sonra yüzümde tebessüm oluştu. Bende ona küçük bir öpücük kondurduktan sonra:

"Hadi birtanem. Bekletmeyelim babanları."

"Tamam. Ama sen çok heyecanlısın Hasret. Biraz sakinleş."

"Benim sakinleşmemi beklersek, babanlar ağaç olabilir. Hadi."

Hızlıca kapının oraya gittik. Kapıyı açmadan önce son defa salona baktım, her taraf derli toplu mu diye emin olmak istedim. Herhangi bir sorun yoktu. Her yer tertemiz görünüyordu. En sonunda kapıyı açtık. Tahmin ettiğimiz gibi babası tek gelmemişti, eşiyle beraber gelmişti. Serdar'la aynı anda:

ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin