Bölüm 12

18.3K 529 23
                                    

İclal'le odanın önündeydik de nasıl girecektim ben odaya, bu şekilde gidemezdim çünkü aşırı derece de heyecanlıydım. "İclal, ben şuan strese girdim, karşısında konuşamam hem bir de dün gece seni seviyorum felanda dedim. Nasıl bakıcam yüzüne utanırım." Öğretmenime aşkımı ilân etmiştim.Şimdi de yüz yüze konuşacaktık, gerçekten halâ bu olanlara inanamıyordum. İclal "Sakin ol Hasret, şuan heyecanını anlıyorum. Ama heyecanına yenik düşersen, kendini ifade edemessin. Hadi bir sakinleş sonra odaya gir." Odanın önünde beş dakika kadar durdum, İclal'de beni sakinleşmeye çalışıyordu. Ellerim bumbuz kesilmişti, yüzümde kızarmıştı. Ama artık girmeliydim. "Tamam hazırım İclal, içeriye girebilirim." dedim. İclal "Süpersin, hadi bakalım. Ben gidiyorum. Çıkınca mesaj atarsın, gelirim. İyi şanslar bebeğim." Kapıyı çekingen bir tavırla açtım. Onu görünce daha da fazla stres oldum sanki hayatımın en büyük sınavına giriyordum. Sandalyesine oturmuş, arkasına doğru yaslanmış, bir eli masa da parmaklarını hareket ettiriyordu. Bende hiç bir şey demeden karşısındaki sandalyeye oturdum. Gözlerine baktım o da stresliydi, hatta masadaki eli titriyordu. Birbirimize baktık. Ben onun lafa başlamasını bekliyordum, o da benim.. İkimizde o girişi yapamadığımız için susuyorduk. Bir süre karşılıklı sustuktan sonra baktım ki o bu tutumunda ısrarlı. Bende "Eliniz titriyor"diye bir giriş yaptım. Evet eli titriyordu çünkü o da heyecanlıydı. Onu böyle görmek beni sevindirdi, biraz daha sakinleştim. Lafımın üzerine eline baktı hafif bir tebessüm etti. Halâ konuşmuyordu hiç bir şey demiyordu. Bende dün gece söylediklerimi, bu defa gözlerine bakarak anlatmaya başladım. "Dün konuştuğumuz da her şeyi söyledim ben. Duygularımı, hislerimi, sana karşı duyduğum arzuyu hepsini tek tek anlatım. Eksik bir şeyin kaldığını düşünmüyorum. Şimdi senin bu duydukların karşısında düşüncelerini öğrenmek istiyorum."dedim. Oturuşunu düzeltti. Yüzünde küçük bir tebessümle "Hasret, bu yaşadığın duyguları normal karşılıyorum, sevebilirsin kalbine engel olamazsın ama" dediği anda ben çöktüm. "Ama" kelimesinden sonra olumsuz şeyler duyacağımı kestirememek imkansızdı. Bunun bilinciyle, çekingenliğim iyice arttı. "Ama aramızda çok yaş farkı var, nasıl olcak bu?"

Ben: "Sevdikten sonra yaşın ne önemi var, ben seni çok seviyorum bu yetmez mi?"

Serdar : "Sen daha çok gençsin Hasret, aramızda on beş yaş var. Hem insanlar buna nasıl bakarlar, ne derler diye hiç düşündün mü?"

Ben : " Her şeyi defalarca düşündüm fakat aşkım, bütün bunların önüne geçti. Hem bu aşkı yaşayacak olanlar biziz. İnsanların ne dediği, ne düşündüğü ilgilendirmez bizi. Ne olur bunlar yüzünden bu aşktan kaçma.."

Serdar : "Hasret, ben de artık belli bir yaşa geldim. İşimi, kendi hayatımı bir düzene oturttum. Şimdi evlenip bir yuva kurma vaktim geldi. Senin böyle şeyler için daha çok zamanın var. Nasıl olacak?" yani senin evlenmene daha çok var, seni bekleyemem demeye getirmeye çalışıyordu lafı. Aslında ben bunuda düşünmüştüm. Liseyi bitirmeme bir yıldan az bir süre kalmıştı. Eğer sevgili olursak, bir yıl içinde sözlenirdik. Ben üniversite bire giderken nişanlanır, üniversite üçteyken de evlenirdik. Fakat bunu ona söylemeye çekindim.

Ben : " Hemen karar vermeye çalışma biraz düşün, çok seviyorum seni. Ben sana, seni ilk gördüğüm o andan beri aşığım. 9.sınıftaydım, ikinci dönem gelmiştin bizim okula. Salı günüydü beden eğitimi dersimiz vardı. Sınıf başkanı deftere bakarken beden eğitimi hocamız değişmiş dedi. Ben de adını sordum "Serdar" dedi. Hep beraber salona gittik. Merak ediyordum, nasıl biri diye. Başkan defteri sana verdi. Yoklamayı almaya başladın, "Hasret" dedin, kafamı çevirip gözlerine baktığım an var ya işte tam o an başladı her şey.. Bir süre duraksadıktan sonra "Burdayım" dedim. Evet o anda bedenen burdaydım ama ruhum göz bebeklerinden kalbine inmeye çalışıyordu. Sonra diğer isimleri söylemeye devam ettin. Yoklamayı aldıktan sonra da sınıfa gitmek isteyenler gidebilir, isteyen de kalabilir dedin ve salondaki odana geçtin. İki gün öncesinde de edebiyattan hoca ödev olarak bir kitap vermişti bunu okuyun, sınav olacaksınız diye. Herkes kitabı okumak için sınıfa gitmeye karar vermişti. İclal de hadi bizde sınıfa gidelim, beden eğitimi dersin de bu kitabı okuyalım diye beni çekiştiriyordu. Ama ben gelemiyordum, burda kalmam için bir güç gitmemi engelliyordu. Senin odana girdiğini görünce, kapının oraya geldim. Gizlice sana bakmaya başladım. Telefonunla uğraşıyordun, sana baktığımı farketmedin. İşte ben o zamandan beri sende tutuklu kaldım. Sonraları ettiğimiz her muhabbette, sende beni çeken bir şeyin olduğunu gördüm. Sen farklıydın, diğer hocalardan farklıydın. Zamanla seni bende farklı kılan şeyin, sana karşı beslediğim sevdan olduğunu gördüm. Ben seni işte o günden beri, deliler gibi çok ama çok seviyorum..O gün bugündür de vazgeçemiyorum. Ben sana mecburum...

ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin