"Hasret ben sana ne diyorum, sen ne yapıyorsun?" İclal'in dediklerini duymazdan gelerek, hiç duraksamadan halâ "Seni seviyorum Serdar, anlayamayacağın kadar çok.." diye gözlerimden yaş boşala boşala ardardına aynı kelimeleri tekrarlayarak haykırmaya devam ediyordum.Çünkü; evett gerçekten onu çok seviyordum ve bunu herkes duysun istiyordum. İclal yanıma yanaştı, beni uçurumun kıyısından, ani bir atakla geriye yani kendine doğru çekti.Kollarımı sıkıca kavrayıp, adeta beni sarsarak ve delirmiş gibi bağırarak "Yeter!! Ağlama bırak onu, vazgeç Hasret. Olmuyor görmüyor musun?
İmkansızlığın içinde yüzmeye çalışıyorsun, sende bunun farkındasın. Bu şekilde yol alamayacak, kıyıya çıkamayıp, dalgalarla darmadağan olup, savrulup boğulacaksın. Ölüme yol alıyorsun. Yapma bunu kendine, yapma bunu kalbine! Ben seni bilirim, yüreğin dayanamaz buna.. Sen farkedemiyorsun,ölüme sürükleyecek bu sevda seni görebiliyorum. Ne olursun dinle dostunu, her seferinde olduğu gibi. Sen yapman gerekenleri yaptın. Bırak onu, ne hali varsa görsün. Ben sana bir şey olcak diye korkuyorum. Bak! daha önümüzde yaşanılmamış, uzun bir hayat var. Hayallerimiz, emellerimiz ve amaçlarımız var. Bunlardan vazmıgeçtik. Hani aynı üniversiteyi kazanıp, tıp okuyacaktık. Sen kalp damar cerrahı, ben ise beyin cerrahı olacaktım. Aynı hastahanede çalışıp, ekip arkadaşı olacaktık. İnsanlar için, onları yaşatmak için sırt sırta mücadele verip, bu mesleğe ömrümüzü adayaktık. Ne değişti Hasret üç yılda? Şimdi bunlardan, geleceğinde olup olmayacağı meçhul biri için vazgeçip, bir kağıt parçası gibi buruşturup atacakmıyız? Nereye gitti bizim hayallerimiz, düşlerimiz? Böyle mi olduk, biz kaybettik mi herşeyimizi ? Bundan sonra amaçlarımız yerine yıkık, yitik ve bitik hayal kırıklıklarımız mı konuşacak? Söyle, bana bir cevap ver Hasret. Her şey sadece bir hayal olarak mı kalcak, bu mu yani? Bu kadar ucuz, sahipsizmiydi düşlerimiz? Başı boş sokağa salınıp, yol verilecek kadar kimsesizmiydi?..
İclal'in söyledikleri karşısında kanım dondu. Gerçekler suratıma, sert tokatlar atmıştı adetâ. O denli sarsmış, o denli ürkütmüştü beni. Dışardan bakılınca, yaşama hevesi, hayata neşesi kalmamış, düşlerinden vazgeçmiş, hedefsiz bir insan olarak mı görünüyordum? Hayır, hayır bu ben değilim! Yere eğilip ani bir hareketle çantamı açıp, içinden makyaj aynamı aldım. Yüzüme bakmaya başladım. Gözlerim ağlamaktan şişmiş ve kızarmıştı. Gözyaşlarım, gözlerimin altından çeneme doğru akıyordu. Bu ben olamazdım.. Gözlerimin içine baktım, yorgun, hiç bir umudu, neşesi kalmamış. Kendinden vazgeçmiş bir insan görüyordum. Halâ büyük şok yaşıyordum. Ben bu hale ne zaman gelmiştim? Ben ne zaman hayattan ve kendimden böylesine vazgeçmiştim? Mutluluğumu, gülüşlerimi ne zamandan beridir kaybetmiştim de farketmemiştim?
Şimdi İclal'in neden böyle davrandığını anlayabiliyordum. Ben, ben olmaktan çıkmış. Umudunu kaybetmiş,gülmeyi unutmuş, her şeyden vazgeçmiş biri olmuştum. Onun yüzünden, onun sevdası yüzünden, ben hayatımdan vazgeçmiştim...
"Bu ben değilim?"diye haykırmamla, elimden aynayı yere fırlattım. Paramparça olmuştu, tıpkı benim yüreğim gibi..
Gözyaşlarımı sildim hızlıca ve derin bir nefes aldım. Kendine gel, Hasret! Bu sen değilsin, olamazsında zaten. Sen gülüşünle etrafına, neşe saçan. Herkesi muhabbetinle eğlendiren, sohbetinle güldüren Hasretsin. Amaçları, hedefleri olan, onlar için mücadele eden, savaşan, uğraşıp, didinen. Çocukla çocuk olup, onlarla oyunlar oynayan. Kendi yaşıtlarıyla, gönlünün istediği gibi gezen, onlara dostluk, sırdaşlık, kimi zaman onları abla gibi koruyup,kollayan Hasretsin. Bu sen değilsin! Senden yaşca büyük teyzelerle amcalarla sohbetler edip, onları bezdirene kadar şarkı söyleyip bu yüzden duygulandırıp, onları geçmişlerini hatırlatıp ağlatan, kimi zamanda saatlerce onları dinleyen Hasretsin. Bu sen değilsin,olamazsında... Daha yeni aynada ki sen değilsin, kendine gel, artık! Diye kendime söyleniyordum. İclal'in karşısına geçtim " Ben ne zamandır böyleyim, İclal?" beni, benden iyi tanıyan dostum, neyi kastettiğimi hemen anlamıştı. Oldukça emin bir üslupla "Onu sevdiğinden beri.." bu laf ok gibi sol tarafıma saplanmıştı adetâ. Yeni yeni ayıkıyordum, kendime geliyordum resmen. Sanki uzunca bir rüyadaymışım, o rüyada bir dünya yaratmıştım ve o dünyaya onu, kendimi ve dostum İclal'i almış. Orda yıllarca yaşamıştım. Şimdi ise o dünya yerle bir olmuş, rüya bitmiş, gerçeğe yeni dönmüş gibiydim..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖĞRETMENİM
Teen Fiction"İmkansız bir aşkta, imkan yaratmak için bu kadar acı çektiniz mi siz de ?"