Bölüm 10

18.8K 582 12
                                    

Bugün benim için çok farklıydı. Serdar'ın karşısına, duygularını ilan etmiş bir genç kız olarak çıkacaktım. İçim kıpır kıpırdı, kalbim ritmini bulmaya çalışır gibi hızlı hızlı çarpıyor, engel olamıyordum. Çok heycanlıydım tabi bir o kadar da endişeli. Uyanır uyanmaz telefonuma baktım, mesaj atmış mı diye. Nerde konuşucağımızı söyleyecekti. Evet mesaj vardı ama ondan değil İclal'dendi. Açıkcası biraz burukluk yaşadım. Benim gece boyunca gözüme uyku girmemişti, o mışıl mışıl uyuyordu heralde. Ne rahat bir insandı ya.. Neyse bugün hiç bir şeyin morelimi bozmasına izin vermeyecektim. Kendi kendimi "Her şey güzel olacak."diye motive etmeye çalışıyordum. Fakat ne kadar da güzel olabilirdi ki. O bana "Olmaz Hasrettt"demişti. Onun dilinden dökülen bu cümle, benim yüreğime düştü kor gibi. Bu dediğini hatırladıkça umudum biraz daha kırılmaya başladı. Oysa ki ben "Hayaller de yaşatmış, düşlerimde yaşamıştım onu." Eğer kabul etmesse, bunca yıl kalbimde sakladığım adamın, ellerimden kayıp gitmesine göz yumarak, elveda demesine müsade mi edicektim? Hayır bu böyle olmamalıydı. Allah'ım yardım et, onsuzluğa dayanamam ki ben diye ellerimi açıp yalvarmıştım adeta. Kendimi motive etme çabam da bu düşündüklerim karşısında hüsranla sonuçlandı. Bunu kendime yapmamalıydım artık pozitif düşünmeliydim. Tekrardan kelimemi söyledim "Her şey güzel olacak..." Tam hazırlanmaya başlayacaktım ki telefonum ısrarla çalıyordu. Arayan baş belamdı. "Efendim İclal, neden bu saatte bu kadar ısrarcısın? Daha durağa gitmemize 1 saat var."

İclal : "Erken buluşsak, anlatacaklarım var"

Ben : " Olmaz, şimdi çok erken hem benimde sana anlatıcaklarım var ama daha hazırlanmadım. "

İclal : " Hemen hazırlan çık, geliyorum size doğru."

Ben : "Tamam o zaman, gelince kapıyı çal, girersin bizde konuşuruz."

İclal : "Olur beş dakikaya ordayım." Çok yoruyor bu kız beni ama bende onu böyle seviyorum. Mecbur gülü seviyorsak dikenine da katlanıcaz :)

Tam tişörtümü giyiniyordum kapı çaldı. Telefonu kapatalı bir dakika bile geçmemişti hemen gelmişti şaka gibiydi bu kız. "Hasrettt, sen daha hazır değilsin çabuk ol biraz ya" dedi. Ben de alaylı bir tavırla "İclal her sabah bu enerjiyi nerden buluyosun çok merak ediyorum, bu sırrı benimle de paylaşır mısın?" dedim.

İclal : "Olmaz, iki kişinin bildiği sır değil, dedikodu olur."

Ben : "Hıhııı kesin öyledir."diyip cümlemi bitirmemle İclal başladı dün geceden beri anlatamadığı için sıkıntı ettiği mezuyu tek tek, en ince ayrıntısına kadar anlatmaya. Abartmıyorum arkadaş yarım saat boyunca aralıksız, hiç duraksamadan konuşma potansiyeline sahip. Meğerse kız sevgili yapmış kendisine. O yüzden bu kadar söylemek için can atıyormuş. Konuştuğu bir çocuk vardı adı Anıl, dün gece İclal'e teklif etmiş çıkmaya başlamışlar hatta bugünde okulda buluşcaklarmış. Zaten çocuk da bizim okuldaydı. "Çok sevindim buna İclalcim, hem çocuktan hoşlanıyordun, iyi olmuş. İnşallah ayrılmazsınız, bir ömür sürer" dedim. İclal : "Teşekkür ederim birtanem. Eee senin durumlar ne alemde. Hiç konuştunuz mu?" demesiyle yüzüm düştü. Üzgün bir şekilde "Evet dün gece mesaj attım konuştuk ve en sonunda her şeyi söyledim. Bugünde buluşucaz"

İclal şaşkın bir şekilde "Söyledin mi?Buluşcak mısınız? İnanamıyorum anlatsana kızım ya. Ne dedi? Hem senin şimdi mutluluktan havalara uçuyor olman lazımdı. Ne oldu, niye böyle durgunsun. Hadi anlatsana?" hiç içimden anlatmak gelmiyordu ki. Ne anlatcaktım hem. Serdar ; olmaz, yaş farkımız çok hemde engeller var demişti. Bunun neyini anlatcaktım " Söyledim de İclal, umduğum şeyleri duyamadım. Yaş farkını sorun ediyor, insanlar ne der diye de tedirgin ve bunun gibi bir çok bahane..Ben ısrar edincede olmaz Hasret dedi."

İclal : " Yaş farkını mı sorun ediyor? Gerçekten duyduklarıma halâ inanamıyorum. Olmaz dediyse, yüz yüze ne konuşcakmış o zaman?"

Ben : "Yüz yüze konuşalım diye ben ısrarcı oldum. Belki kararını değiştirebilirim ama pek de umudum kalmadı açıkcası."

İclal : "Üzülme ya asma suratını, yakışmıyor sana. Birde karşılıklı konuşun bakalım ne karar alcaksınız."

Ben : " Açıkcası ümidimi yitirmeye başladım. Çünkü ben hiç böyle olabileceğini düşünmemiştim. Ne biliyim en azından böyle hayal etmemiştim. Bir buluşalım bakalım, neler olucak. Mesaj atcaktı, nerde konuşcağımızı söyleyecekti, halâ ses de yok. Offfff..."

İclal'inde yüzü düştü. Kız kendi sevincini de yaşayamadı doya doya. İkimizde çıktık evden. Otobüse bindik. Telefonuma mesaj gelmişti,Sedardı. Bugün sabahtan bir kaç saati boşmuş, odamda konuşalım yazmıştı. Bende kabul ettim. İclale'de söyledim.

İclal : " Asma suratını. Olumlu düşünmeye çalış. Kendine gel, Hasrettt. Bu sen değilsin. Bu halde hiç gitme daha iyi. Bitmiş, yıkılmış gibisin. Daha bir şey olmadı. Pes mi edeceksin? Hemen karalar bağlamışsın sen. Hadi kendine gel. Git konuş, bütün duygularını hislerini anlat,söyle. Bakarsın ki gerçekten umut yok. Bir gecede oturur buna içeriz kardeşim, sakın yıkılma." İclal'in bu sözleri beni kendime getirdi. Şimdi toparlanmaya başlamıştım. Daha doğru düzgün bir şey konuşamamıştık ki, peşin hüküm veriyordum resmen. Kelimemi söyledim tekrardan "Her şey güzel olacak."

Serdar'dan bir mesaj daha. "Odaya geçtim, gelebilirsin." Okula girdik İclal'le. Mesajı görünce beni heyecan bastı. Karnım ağrımaya başladı. Soluk alışım yine hızlandı...

ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin