Bölüm 37

3K 102 24
                                    

Yeterrr...Yeter! Ne bunlar? Bunlar nee? Allah'ım sınıyor musun beni? Dayanamıyorum ki ama ben... Kalbimi sök al Allah'ım. Sök al ya da durdur atmasın bir daha.
Canımm... Canım çok yanıyor. Tahammülüm yok bu olanlara.
O gitti ya... Aylardır elimde tutmaya çalıştığım adam biranlık baygınlığımdan faydalanıp gitti. Hepsi kâbus gibi.

Bağırıyordum etrafımdakilere aldırmazcasına, kin, nefret kusarcasına haykırıyordum.

"Serdar! Neden Serdar? Hani hani hep yanımda olacaktın? Bu giden sen.... Sen olamazsın! Bana bunu yapamazsın. Evlendin mi yani şimdi sen? Yalan! Hayır hayır! Yalan yaaaa... Deliricem. Kafayı yiycem." diyerek bağır çağır ağlamaya başladım.

İclal sarıldı bana sıkıca.

"Yapma Hasret hastasın zaten. Yapma kardeşim. Yalvarırım ağlama. Sakin ol. Gel oturalım şuraya."

"Bırak beni! Bırak! Ben ona gideceğim." diyip koşmaya başladıktan sonra Arda hızlıca gelip önümü kesti.

"Nereye gidiyorsun? Adam yok! Gitti başkasıyla başka bir şehire. Başka bir hayat yaşamaya gitti. Anlasana! Sok artık bunu o kafana."

"Kes ya kesss..."

"Seni isteyen burada. Gözünün önünde! Gör artık beni Hasret. Bende dayanamıyorum. Bende senin gibi kahroluyorum, ölsem daha iyi diyorum. Umursuyormusun ki beni? Yok... Bir nebze bile umrunda değilim ki! İşte sende onun için böylesin. Gör artık. Kör olma. Yeter!"

Ellerimle Arda'nın göğsüne vura vura
"Çekil önümden çekil! Seninkiyle benimki aynı şey değil. Çık! Gideceğim engel olamayacaksın." dediğim sırada kendimi Arda'nın kollarında buldum. Etraf kararıyordu yine...

Arda: "İclal sen çabuk hastaneye koş sedye getirsinler."

İclal: "Tamam hemen gidiyorum." diyip hızlıca hastaneye doğru koşmaya başladı.

O sırada Arda geçen taksiyi durdurup kucağında Hasret'le bindi ve gitti...

İclal doktorlarla döndüğünde ikisi de yoktu orta da.

"Allah kahretsin! Kaçırdı. Hasret'i kaçırdı. Polisi arayın hemen. Lütfen! O ruh hastasına güvenip nasıl bırakıp, gittim ben ya."

İclal çaresizlikle yere çöktü:

"Kızın hayatı mahvoldu onun yüzünden. Ya Hasret'e şimdi bir şey yaparsa. Aman Tanrım! Ömür boyu yaşayamam ben bu vicdan azabıyla. Çağırın, polisi çağırın hemen yalvarırım..."

Gözlerimi açtığımda yine yataktaydım. Hep böyle mi olacaktım? Hep mi gözlerim kararıp, uyandığımda yatakta bulacaktım kendimi? Bence bu bir acizlik.
Acizim ve birde sefil olarak kalacaktım onsuzluktan..

Allahım çıldıracağım. Gitti mi o gerçekten? Hâla inanamıyorum. Kolaymıydı böyle hiç birşey demeden çekip gitmek... Hangi kitapta yazar böyle bir veda.

"Bura.. Burası neresi? Neredeyim ben?" Dediğim esna da Arda girdi içeriye.

"Evimizdeyiz." Dedi.

"Arda... Senin ne işin var burada?"

"Artık birlikte yaşayacağız bu evde. Tamda hayallerimdeki gibi. Çok mutlu olacağız."

"Sen ne diyorsun. Böyle olacak mutluluğu istemiyorum ben! Gideceğim" Diyip hızlıca ayağa kalktım. Tam odanın kapısına yönelecekken, kolumu sıkıca tuttu. Ve bana yaklaştı.

"Hiç bir yere gidemezsin! Burada beraber yaşayacağız. Anladın mı?" Diyip koltuğa itti beni.

"Saçmalama Arda. Hastayım kanserim. Burada yaşayamam ben. Tedavi olmam lazım."

ÖĞRETMENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin