3- "Kuru Bir Ses"

25.5K 1K 215
                                    

3. BÖLÜM

"Ben..."

"İnkâr etmeni dinleyecek vaktim yok."

Sesi netti. Harflerim birbiri üzerine devrilip yıkıldı içimde. "Yarım bıraktığın işi tamamla." diye alıntıda bulunduğunda yatak yarılsın ve oraya gömüleyim istedim. Yanaklarım, göz kapaklarım üzerlerine kızgın yağ dökülmüş gibi yanıyordu.

"Açıkla." dedi. Sakinliği korkutuyordu. Her an üzerime gelip beni boğabilecek kadar sert bakıyordu. Bakışlarından kaçmak ister gibi farklı yöne çektim gözlerimi. Duyduğum suçluluktan dolayı parmaklarımla oynamaya başladım ama ellerim deli gibi titriyordu.

"Bu notu sana kimin verdiğini söyleyeceksin."

Sabır diler gibi gözlerini kapatmıştı ve bu durum beni ürkütüyordu. Yüzünde ölümün çizgileri vardı, dağınık saçlarının her bir teli yaşama meydan okuyor gibiydi.

"Bilmiyorum." diyebildim. Doğruyu söylemiştim. Asırlar gibi süren saniyelerin sonunda deri koltukta kalçasını öne kaydırıp başını arkaya atarken ensesini sertçe kaşıdı.

"Madem bu işin içindesin..." Yüzümü inceledi, inceledi. "...ne düşünüp önüme atlıyorsun?"

Kafamı şimşek yemiş gibi kaldırıp ona baktım, aralarında anlaşmış gibi aynı şeyi sayıklayıp duruyorlardı. Deli değilsem ne yaptığımı gayet iyi biliyordum ama şu durumda önüne atlamadım savunması yapmayı düşünmüyordum.

"Ölüyordun az daha."

Sertçe açtığı elini öne savurdu benden açıklama beklercesine.

"Kucağımda ölüyordun."

Sesi suçlayıcıydı, gözleri parladığında ne diyeceğimi bilemeyerek onu izledim. Yüzündeki bu demir gibi ifadeyi duygularının üzerine set gibi çekmişti. Ne düşünüyordu benimle böyle konuşurken? Kafasının içine girip sözlük inceler gibi bakışlarının anlamlarını öğrenmek, düşüncelerine bakmak istiyordum.

"Özür dilerim ölmediğim için." diye çıkıştım. Yüz ifadesi değişmedi. "Anlat." diye yineledi. Sesi korkutucu derecede soğuktu, nefesi karanlık odanın içinde adeta bir buz olup bana değmiş ve tenimi yakmıştı. Ondan korkmuyordum, mümkünmüş gibi başımı daha dik tuttum. "Anlatacak bir şey yok."

Sinirlenmiş olmalıydı. Yerinden hışımla kalktı ve söyleyeceği şeyden son anda vazgeçmiş gibi güldü. Dudaklarına yerleşen bu gülüş sahici olmaktan ziyade uyarıcıydı.

"Boş versene. Zaten bulacağım." dedi kıstığı gözleriyle. Karşımda korkutucu heybetiyle durup işaret parmağını bana doğrulttu. "Ben bulana kadar gözümün önünde olacaksın."

Neyi kastettiğini anlamadığım için çatık kaşlarımın altından gözlerimi kısarak onu izledim.

"Hem yarım bıraktığın işi tamamlaman daha kolay olur."

Bakışlarında beni küçümseyerek ezen bir ışıltı vardı. Beni ciddiye almadığı belliydi.

"Seni öldürmek istemedim." dediğimde kaşlarını kaldırdı.

"Öyle mi?" dedi ama külahıma anlat der gibiydi daha çok. "Neden öyle yazıyor o zaman? Demek ki bir girişimde bulunmuşsun."

Sıkıntıyla nefesimi verdim. Ben uyurken notu bulmuş olmalıydı.

"İnkâr etmiyorum. Sadece benim keyfime ya da isteğime bağlı bir durum olmadığını izah ediyorum."

İHTİLALHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin